Besim F. Dellaloğlu
Değerli okurlara, bu yazıyı okumadan önce yine Gazete Duvar’da geçen hafta yazdığım “Bir başkadır sınıfın simyası” başlıklı yazıyı okumalarını tavsiye ederek söze başlamak isterim. Böylelikle bu yazıda ifade edilenleri hazmetmeleri daha kolay olacaktır! Geçen haftaki yazımda Karl Marx’ın üç meta kavramından söz etmiştim. Bunlar “sınıf”, “burjuvazi” ve “proletarya” idi. Bu yazıda öncelikle proletaryanın tarihsel olarak ne anlama geldiğini kısaca anlatmak iyi bir başlangıç olabilir.
Karl Marx’ın bir meta kavram olarak önerdiği proletarya on dokuzuncu yüzyılda özellikle Sanayi Devrimi’nden sonra ortaya çıkmış bir toplumsal profil. Büyük ölçüde kır kökenli ve göçle kente gelmiş. Eğitimi ve kalifikasyonu oldukça düşük. Belki de bu nedenle Marx, Engels ile birlikte yazdığı Komünist Manifesto’da proleteri “zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan” olarak tanımlıyor. Zaten bu nedenle de emek gücünden başka onu ayakta tutacak pek bir özelliği yok. İşte on dokuzuncu yüzyılda sanayi işçisi bu şekilde ortaya çıkıyor. Büyük kentlerde yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan devasa fabrika kampüslerinde çalışıyorlar proleterler. Saat başı ücretle. İş güvencesi yok. Emeklilik yok. Yıllık izin yok. Sağlık yardımı yok. Kadın emeği, çocuk emeği proleterleşmenin içinde. Proleter ailelerin çoğunu başını sokacak bir evi bile yok. O yüzden fabrikalar bir kampüs gibi zaten. Üretim mekânlarının yakınında yatakhaneler var. İşçiler aileleriyle buralarda kalıyorlar. Daha doğrusu uyuyorlar. Hatta iki aileye bir yatak öngörülmüş çoğu zaman. On iki saatlik vardiyalar halinde çalışıldığı için, bir aile çalışırken diğeri uyuyabiliyor yatakta. Patronlar aslında çok düşünceli: Bu sayede yatak hep sıcak kalabiliyor!
İnsanlık tarihinin geneline soyutlarsak proleter aslında kölenin erken modern bir versiyonu. Hem metafor kurabilmek için hem de metaforu anlamak için soyut düşünmeyi becerebilmek gerekir! Proleter ile zincir arasındaki ilişkiyi belki böyle daha iyi anlayabiliriz! Ama daha sonra işçiler örgütleniyorlar, sendikalar ortaya çıkıyor. Ücret ve hak mücadeleleri başlıyor. Şaka değil, ciddi bir toplumsal devrim olasılığı var Avrupa’da. Ayrıca kâr için üretimin aksamaması gerekiyor. Dolayısıyla yavaş yavaş bugün artık kanıksadığımız çalışma hayatını düzenleyen temel haklar gelişmeye başlıyor. Sosyal devlet, refah devleti ortaya çıkıyor. İş güvencesi, grev hakkı, emeklilik, yıllık izin sıradan hâle geliyor. Devrim riskine karşı kapitalizm evrim geçiriyor.
1929 krizi kapitalizm liberal formunun sonunu temsil ediyor. Ücreti sadece bir maliyet unsuru görmenin sonu da aynı zamanda. Keynes ile birlikte ücret aynı zamanda satın alma gücü içinde de yorumlanıyor. Yani pazarı genişletici rolüyle. İşte sosyal demokrasi, refah devleti, yani bir anlamda sosyal kapitalizm böyle gelişiyor. Kapitalizm medenileşiyor ancak proletarya hâlâ mevcut. Bunu tespit edebilmek için patronla işçinin cüzdanlarını yan yana koymak yetiyor.
Gelelim “Bir Başkadır” dizisinin başkahramanı Meryem’e. Aslında Meryem kölenin, proleterin son sürümlerinden biri. Mısır piramitlerini inşa edenlerin soykütüğünden! Şekerkamışı plantasyonlarında telef olanların kaderinden! Binlerce yıllık tarihleri Western filmlerine “kötü insan” olmakla sonlananların alınyazısından! Yirmi birinci yüzyılda hâlâ beş yıl okul görebilenlerin neslinden!
Meryem’e baktığımda ben öncelikle bir proleter görüyorum. Bir metropolün varoşlarındaki gecekondusundan kalkıp merkezdeki ıssız adamların evlerini temizlemeye giden; bir laik, demokratik, sosyal, hukuk devletinde sigortası, emeklilik hakkı, iş güvencesi bile olmadan çalışan; yaygın deyimle bir “gündelikçi kadın” değil mi Meryem? Böyle bir kadın profili örneğin, Almanya’da, Fransa’da olunca hiç şüphe götürmeyecek olan “proleter” sınıflandırması Türkiye’de olunca neden bu kadar tartışmalı olabiliyor?
Üstelik Meryem’in proleter olma biçimi daha önce kısaca anlatmaya çalıştığım tarihsellik göz önüne alındığında bir tür vahşi kapitalizm özellikleri gösteriyor. Zaten “gündelikçi” sıfatı her şeyi anlatıyor. Sosyal bir cumhuriyetin yurttaşı olmanın en temel doğal/tarihsel haklarından mahrum Meryem. Sigorta, emeklilik, ücretli izin vb. kavramları tekrar etmeme gerek yoktur sanırım.
Karl Marx’ın “sınıf” kavramına değer veren her toplumsal analistin Meryem profilinde öncelikle bir proleter görmesi beklenir. Marx’ın “sınıf” kavramı üzerinden politika yaptığını iddia eden bir sosyalistin ise Meryem’de başka bir şey görmesi eşyanın tabiatına aykırıdır.
Meryem’in toplumsal kodlarını biraz daha deşifre etmeye çalışalım. Dediğim gibi Meryem gündelikçi bir kadın. Hayatını emeğiyle kazanıyor. İstanbul’un banliyösündeki bir gecekonduda abisi ve ailesiyle yaşıyor. Kırsal kökenli. İlkokul mezunu. Müslüman, başını örtüyor, namaz kılıyor.
Şimdi Meryem’in Fransız bir muadilini tasvir etmeye çalışalım: Marie gündelikçi bir kadın. Hayatını emeğiyle kazanıyor. Paris’in banliyösündeki bir HLM’de abisi ve ailesiyle yaşıyor. Kırsal kökenli. İlkokul mezunu. Hıristiyan, pazar günleri kiliseye ayine gidiyor. Bu hipotetik karşılaştırmada iki kadın arasındaki en önemli fark Meryem’in başörtüsü gibi gözüküyor.
Peki neden bu ülkenin Marx’ın “sınıf” kavramına değer veren okuryazarları, proletarya adına politika yaptıklarını iddia eden solcuları Meryem’i gördüklerinde onu hemen bir proleter olarak değerlendirmiyorlar? Bunun nedeni büyük ihtimalle Meryem’in başının örtülü olması ve namaz kılması.
Geçen haftaki yazımda “Bir Başkadır” dizisinin sınıfsal eksenli bir bakışa sahip olduğunu, üstelik bu sınıfsallığın daha çok ekonomi-politik eksenli bir sınıfsallık olduğunu iddia etmiştim. İşte bu noktada iki yazı birleşiyor. Ancak bu dizi kamuoyunda genellikle böyle yorumlanmadı. Haftaya bunun nedenleri üzerinde durarak “Bir Başkadır” temalı kısa yazı dizimi sonlandırmayı umuyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.11.2022
17.11.2022
7.11.2022
19.09.2022
26.08.2022
29.07.2022
12.06.2022
12.06.2022
6.05.2022
25.04.2022