Besim F. Dellaloğlu
“Faşist” nitelemesi Türkçede oldukça yaygın bir kullanımı olan bir kavramdır. İnsanlar genellikle beğenmedikleri, karşı oldukları ideolojiye, fikre, eyleme yönelik olarak kullanır onu. Ve böylece kavram, aşırı, gereksiz, bağlamsız kullanımın getirdiği kolaylıktan dolayı sahici anlamını yitirir ve giderek bir “boş gösteren”e dönüşür. Yani her şey “faşist” ise aslında hiçbir şey “faşist” değildir. Her şeye faşist diyenler sahici bir faşist gördüklerinde artık onu ayırt edemez hale gelebilirler.
Öyleyse faşizm nedir? Faşizm modern bir siyasal ideolojidir. Tıpkı muhafazakârlık, liberalizm, milliyetçilik, sosyalizm, komünizm, anarşizm gibi. Hatta faşizm bunlar içinde en son sürüm ideolojidir. Diğerleri genellikle on dokuzuncu yüzyıl içinde oluşmuşlardır. Ancak faşizm büyük ölçüde yirminci yüzyılda, iki dünya savaşı arasında ortaya çıkmıştır.
Faşizm ile diğer ideolojiler arasındaki fark aslında daha farklı bir biçimde de gösterilebilir. Diğer ideolojiler genelde seçim/sandık geleneğinin yerleşmesinden önce ortaya çıkmışlardır. Hatta bu ideolojilerin çoğunluğunun seçim/sandık geleneğinin ortaya çıkmasında katkıları olduğu bile söylenebilir. Oysa faşizm ancak ve ancak seçim/sandık yerleştikten sonra mümkün olabilmiştir. Bu realite pek çoklarına paradoksal gözükebilir. Ancak faşizm hakkındaki en can alıcı gerçek budur. Faşizm seçim/sandık geleneği olan, görece demokratikleşmiş, toplumsal kutuplaşmanın yoğun olduğu, yani klasik anlamıyla kriz toplumlarının ideolojisidir. Faşizm otoriteryanizmin sandıktan çıkmış halidir.
Dolayısıyla faşizmin modernlik öncesi otoriteryanizm, mutlakıyet biçimlerine yönelik olarak kullanılması en azından anakronizmdir. II. Abdülhamit, Napoleon Bonaparte, Fatih Sultan Mehmet, Julius Ceasar “faşist” olamazlar. Bütün bunların ortak nedeni bu isimlerin hiçbirinin seçimle iktidara gelmemiş olmasıdır.
Faşizm genellikle darbecilikle kolaylıkla karıştırılır. İtalya’da Faşistler, Almanya’da Naziler demokratik, prosedürel süreçler sonucunda iktidara gelmişlerdir. Faşizmin darbeyle ilişkisi geliş tarzıyla ilgili değildir, geldiği gibi gitmeyi kabul etmemesiyle ilgilidir. Faşizm darbeyle iktidara gelmez, iktidardayken darbe yapar. Ancak bu gerçek faşizmin ve darbenin ciddi bir toplumsal desteğe yaslanmadığı anlamına gelmez. Faşizm sivil bir harekettir. Hatta faşizm en organik halk hareketlerine yaslanır. Faşizm birtakım kötü insanların iktidarı ele geçirmesi değildir. Toplumsal bilincin derinliklerine nüfuz etmiş olanın iktidara yansımasıdır.
Faşizmin diğer ilginç bir özelliği daha önce adlarını andığım her ideolojiden feyz alabilmesidir. Bu ideolojilerle faşizm arasında sanıldığından çok daha az mesafe vardır. Bu nedenle her türlü ideolojiden faşizme atlamak sanıldığından kolaydır. Bunun en önemli nedeni ise faşizmin sosyolojik tabanını bu ideolojilerin hepsinin tabanından devşirebilmesinde yatar.
Birçok faşist arkasında halk desteği olmasını kendisinin faşist olmamasının bir kanıtı olarak kullanır. Oysa arkanızda halk desteği olması sizi faşist olmaktan otomatikman alıkoymaz. Hatta çok güçlü ve koşulsuz halk desteği faşizmin olmazsa olmazıdır. Faşizm popüler desteğin kaynağıyla ilgili değil, iktidarın kullanılma biçimleriyle ilgilidir. İlkindeki meşruluk, ikincideki gayrimeşrulukları örtemez.
Türkiye’de faşizm denince ilk akla gelen genelde askeri darbelerdir. Oysa faşizm ancak ve ancak kitle toplumlarında mümkündür. Demokrasinin asgari koşullarının, mesela sandık geleneğinin oluşmuş olması gerekir. Türkiye sosyolojik manada büyük ölçüde 1980’lerden sonra kitle toplumu olmaya başlamıştır. Dolayısıyla bu dönemden önce otoriterlik biçimleri açısından faşizm uygun bir niteleme olamaz. Seçim geleneğinin oturmadığı ya da kitle desteği olmayan tek parti rejimlerin olduğu yerde de faşizm olmaz. Onlara başka isimler bulmak gerekir. Askeri darbeler de faşizm değil, adı üzerinde askeri darbelerdir. Örneğin 12 Eylül 1980 askeri darbesi faşizm ile birlikte en çok anılan olaylardan biridir. Oysa bir askeri darbenin, arkasında sivil bir halk desteği olmadığı için doğrudan faşizm olarak adlandırılması güçtür. Bir darbeyi esas faşist kılan sertliğinden çok arkasındaki halk desteği desteğidir. 12 Eylül 1980 darbesini faşizmle birlikte anılabilir kılan darbenin öncesi değil sonrasıdır. 12 Eylül Anayasası toplumdan % 90’lar oranında kabul aldığında artık darbenin ve uygulamalarının halk tarafından en azından onaylanmış olduğu göz ardı edilemez. İşte o andan itibaren 12 Eylül’ü faşizmle birlikte anmak meşru hale gelir.
Tüm diğer ideolojilere kendilerini yakın hissedenler bununla gurur duyarlar genellikle. Kimse liberal, muhafazakâr ya da sosyalist olmaktan utanmaz. Ancak faşistler bile kendilerine faşist denmesinden pek haz etmezler. Bunun temel nedeni faşizmin tarihi sicilinin pek parlak olmamasından kaynaklanır. Aslında tertemiz ideoloji yoktur. Bütün ideolojiler öyle ya da böyle tarihle kirlenmişlerdir. Ancak yine de bu konuda hiçbiri faşizmle yarışamaz. Şairin dediği gibi: Bütün ideolojiler hızla kirleniyordu, ama faşizm birinciliği hiç kaptırmadı!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.11.2022
17.11.2022
7.11.2022
19.09.2022
26.08.2022
29.07.2022
12.06.2022
12.06.2022
6.05.2022
25.04.2022