Celal BAŞLANGIÇ
Partisinin il kongrelerine canlı bağlantı ile katıldığı 8 Şubat Pazartesi günü, 10 Şubat Çarşamba günü yapacağı konuşmasının reklamını yapmıştı Erdoğan:
“Çarşamba günü Millete Sesleniş konuşmamı izlemenizi özellikle tavsiye ediyorum. Görüntülü bir millete seslenişim olacak, bu görüntülü millete seslenişte inşallah sizlere birçok güzellikleri orada takdim edeceğim.”
Özellikle iktidarı destekleyenleri bir heyecan dalgası sarmıştı.
Müzmin muhalifler ise “acaba başımıza yine ne iş açacak” endişesine kapılmıştı.
Hele Saray’ın beslediği medya “müjde loto” oynuyordu; “yerli aşı bulundu”, “yeni doğal gaz rezervi keşfedildi” gibisinden…
Ancak 10 Şubat Çarşamba’dan bir gün önce, 9 Şubat Salı günü canlı yayında televizyon ekranlarından “Bu akşam ülkemiz adına tarihi bir dönüm noktasına şahitlik etmek üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz” diye başlamıştı konuşmaya Erdoğan.
“Milli Uzay Programı”na göre Cumhuriyet’in 100. Yılında Ay’la ilk temas sağlanacaktı ve daha sonra bir Türk vatandaşı uzaya gönderilecekti.
İşte büyük “müjde”yi patlatmıştı Erdoğan. Bir gün sonra yapacağını duyurduğu Millete Sesleniş konuşmasında başka hangi “müjde”yi verecekti ki, bundan büyüğü ancak “güneş sistemi dışında yeni bir gezegen sistemi keşfettik” gibi bir şey olabilirdi.
Belli ki Erdoğan, istifa ettikten sonra aylardır ortalarda görünmeyen, hatta hakkında kayıp ilanları verilen damat-bakan Albayrak’ın tespitlerine hala daha güveniyordu:
“Cumhurbaşkanımız ‘Ay’a dört şeritli yol yapacağım’ dese inanacak seçmenimiz var.”
Maşallah, kendisi aylardır ortalıkta yok ama fikirleri hala Saray’ın koridorlarında dolaşıyor.
10 Şubat Çarşamba gününe gelince görüldü ki, Erdoğan Millete Sesleniş konuşması falan yapmayacak, sadece başkanı olduğu AKP’nin grup toplantısında konuşacak.
Anlaşılan o ki, Irak Kürdistanı’ından beklediği “müjdeli” haber gelmemişti ve Gare Dağı’na havadan ve karadan yapılan operasyonda PKK’nin alıkoyduğu MİT mensupları, polisler ve askerler ele geçirilememişti. (Bakınız)
Herkes de “Müjdeli Millete Sesleniş” yerine Erdoğan’ın grup konuşmasıyla yetinmek zorunda kalmıştı.
Erdoğan, 10 Şubat Çarşamba günü “siyasi partilere, akademisyenlere, üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarına, medya mensuplarına, velhasıl tüm fikir ve aksiyon insanlarına“ yeni bir anayasayı hep birlikte yapma çağrısında bulundu.
Tüm siyasi partilerin de bu sürecin içersinde yer almasını ısrarla vurgulamıştı konuşmasında Erdoğan.
Gerçi bu çağrıyı konuşmasının başında yapmış, sonra da birlikte anayasa yapmayı düşündüğü partilerin bazılarına “faşistler” diyerek sözlerini bitirmişti.
Aslında bu karşısında oluşan muhalefet bloğunu dağıtmak için çaresizce kurulmuş bir tuzaktı.
Bir süredir CHP, İYİ Parti, Saadet, DEVA, Gelecek, HDP arasında yoğun bir görüşme trafiği vardı ve hala sürüyordu.
Gerek Millet İttifakı’na dahil olan gerekse de dışında kalan partiler önümüzdeki süreçte “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi” hayata geçirme konusunda ortak bir görüş oluşturmuşlardı.
Bu muhalefet partileri üzerinde anlaştıkları parlamenter yapı için görüşlerini ete kemiğe büründürme, sonrasında da ortak bir metne dönüştürme aşamasına gelmişlerdi.
Bu çalışma aynı zamanda önümüzdeki süreçte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni ortadan kaldıran, yerine “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi” getiren bir yeni anayasa anlamına geliyordu.
İşte Erdoğan bu noktada muhalefetten önceliği almak, muhalif partilerin içinde ve muhalefet bloğunda bir çatlak yaratmak için yeni anayasa hamlesi yaptı.
Bu girişimin içersinde “1921 Anayasası ruhu” gibi unsurları yerleştirerek muhalefetin içersindeki milliyetçi-muhafazakar siyasetçileri gerekirse tek tek avlamak fikri de vardı.
Ancak bu tuzağı kurarken Erdoğan gerçek fikrini de gizleyemiyor, sonuçta bu yeni anayasanın (eğer yapılabilirse) mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini daha da tahkim etmeye dönük olduğunu itiraf da ediyor.
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni çalışırken karşımıza hep anayasa meselesinin çıktığını da gördük.”
Saray’ın küçük ortağı Bahçeli de yeni anayasanın temel amacının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni daha da tahkim etmek olduğunu hiç saklamıyor:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 9 Temmuz 2018 tarihi itibariyle resmen uygulanmaya başlamış, yönetim hayatımız bu haliyle güçlendirilmiş, kuvvetler ayrımı arasındaki çizgiler netleşmiştir. Elbette yeni sisteme müzahir ve müstahak bir anayasanın yazılması mecburiyet olmasının yanı sıra demokratik bir mükellefiyettir… Parlamenter sistemin tozu ve tortularıyla Türkiye’nin ufkunun perdelenmesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni en azından zaafa uğratma riski taşımaktadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kökleşmesi, serpilmesi ve taban tutması, devlet ve millet hayatına nüfuz eden kilitlerin açılması bu sayede mümkün olacaktır.”
Belli ki Bahçeli’nin desteğiyle 16 Nisan 2017’de getirilen, daha doğrusu Erdoğan’ın üstüne dikilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilişkin anayasa maddeleri de Erdoğan’a dar gelmeye başladı.
Bu anayasalar Erdoğan’a hep dar geliyor anlaşılan, şimdi bir anayasa değişikliği daha yaparak üstüne uygun yeni bir anayasa arayışı başlamış.
Aslında 16 Nisan referandumundan önceki anayasa maddeleri de Erdoğan’a dar gelmişti.
Bu referandumdan önce, 11 Ekim 2016’daki grup toplantısında şöyle diyordu Bahçeli:
“Karşımızda iki alternatif yol vardır. Biri bizim için en doğru olanı Sayın Cumhurbaşkanının yasal ve anayasal sınırlara çekilmesidir. Bu olmayacaksa ikinci yol fiili duruma hukuki yol aranmasıdır. Bu durum karşısında AKP başkanlık sistemiyle ilgili inadını sürdürecekse karşımıza iki seçenek çıkacaktır. AKP bir anayasa hazırlığı varsa, mutabık kalınan diğer maddelerle birlikte TBMM’ye getirmelidir.”
Yani Bahçeli’ye göre; cumhurbaşkanı olarak fiili bir durum yaratmış Erdoğan, yasal ve anayasal sınırlarını aşmıştır. Bu nedenle de Bahçeli, Erdoğan’a göre bir anayasa değişikliği yapılmasına destek vermiştir.
Bahçeli, fiili duruma göre hukuki bir kılıf hazırlayarak Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yolunu açmıştır.
Anlaşılan Erdoğan’a bu da yetmemiş, var olan anayasaya uyabilmesi için yeniden bir anayasa yapılması gündeme gelmiştir.
Ama bu Erdoğan’ın varacağı son noktadır, yeni anayasa tartışmalarını ortaya atarak bir taşla üç beş kuş vurmayı hedeflemektedir.
Birincisi, uzun bir süredir gündem belirleme fonksiyonunu yitiren Erdoğan, kendi gündemini yaratma peşindedir. Çünkü Erdoğan gündemi belirlemeden uzaklaştıkça ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk gibi iktidarın hoşlanmadığı gerçekler öne çıkıyor.
İkincisi, muhalefetin parlamenter sistemi geri getirecek bir anayasa hazırlığına karşı kendi yeni anayasasını koymak istemektedir.
Üçüncüsü, yeni anayasaya koyacağı bazı maddelerle muhalefet bloğundaki milliyetçi-muhafazakar partilerin aklını çelmeyi hedeflemektedir.
Dördüncüsü, bunu başaramazsa bu partiler içindeki milliyetçi-muhafazakar siyasetçileri kendi yapılarından kopartarak yanına çekmeyi amaçlamaktadır.
Erdoğan-Bahçeli ikilisinin yeni bir anayasa değişikliğini değil TBMM’den geçirecek, referanduma bile götürecek gücü yok.
Eğer Erdoğan yeni anayasa için kararlıysa önümüzdeki süreçte Meclis’te yeni “milletvekili borsası” da kurulacaktır.
Şimdilik yeni anayasayı Erdoğan’ın istediği şekilde yapmak, Ay’a ilk Türk astronotu göndermek gibi uzak bir hayal.
Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak var olan anayasaya uymadığı için 2017’de bir anayasa değişikliği yapılmıştı.
Belli ki bu da dar geliyor Erdoğan’a ve uyabileceği yeni bir anayasa istiyor; görünen o ki bu işin sonu yok.
Erdoğan’ın 10 Ocak Çarşamba günü veremediği “müjdeli” haber aslında bir itiraf oldu; “İpin ucunu yine kaçırdık!”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021