Cemil ERTEM
Sanıyorum önümüzdeki süreci belirleyecek en önemli ekonomik ve siyasi gündemlerden birisi Avrupa’nın içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizden çıkışının adımları olacaktır. Avrupa’nın içinde bulunduğu kriz gösteriyor ki, krizden çıkış ancak siyasi bütünleşme ile olacak. Çünkü AB’nin içinde bulunduğu araf durumu krizi daha da derinleştirirken euronun durumu da tehlikeye sokuyor. Bunun nedeni, çok basit bir iktisat politikası kuralı. Eğer tek bir para birimi ve bu para birimine bağlı ortak bir para politikanız varsa farklı (her ulus-devlete özgü) maliye politikanız olamaz. Maastrich kriterleri tabii ki ortak bir maliye politikası olarak anlaşılamaz. Bunlar, aslında verimliliği en yüksek (Mesela Almanya) ülkeye göre diğer ülkelerin kamu maliyelerini ve temel ekonomik göstergelerini ayarlamasını salık veren başlangıç kriterleri idi. Başta İngiltere olmak üzere Maastrich kriterlerinin üzerinden geçmeyen çok az AB ülkesi kaldı. Avrupa Merkez Bankası’nın işi gerçekten zor; dünkü faiz arttırma kararını bile AMB’nın çok önemli tereddütlerle aldığı ortada. Çünkü değerli euro aşağıdaki tabloda gördüğünüz batma riski en büyük 10 ekonomi arasında sayılan üç AB ülkesini iyice dibe çekecek. Ancak AMB’nın FED’in genişleme politikasına karşılık vermek zorunluluğu da vardı. Çünkü FED genişleme politikasının sonuna geliyor. Bu süreçte AMB’sı doların değerinin düşük olması ko
nusunda ABD’yi desteklemek zorunda. ABD’nin kısa sürede açıklarını azaltması ve resesyon riskini en aza indirmesi en çok AB’nin işine yarayacak bir gelişme.Şimdi ABD, Çin’e biraz daha taviz vererek elindeki dolarlarla AB kaynaklı kâğıtları almasını ve AB’yi finanse etmesini isteyecek. Yani ABD AB’yi kurtarmak için bir kez daha işbaşında. Ama bu işin sonu yok. Çünkü Sanayi Devrimi ile 1800’li yıllara gelirken, yolu kesilen ve kaynakları 15. yüzyıldan beri yağmalanan Asya yeniden doğuyor. Sonuçta, AB yoluna devam etmek ya da dünyayı yeni bir kargaşaya sürüklemek seçeneği ile karşı karşıya. Bu yol ayrımı bizi de çok etkileyecek. AB’nin ekonomik krizinin siyasi bir krize dönüşerek derinleşmesi Türkiye için de çok önemli bir kriz kaynağı. Bu anlamda hem bizim için hem de bütün dünya için şu an AB’nin durumu Ortadoğu’daki gelişmelerden çok daha önemli.
Ortadoğu’nun yolu, uzun da olsa, artık belli. Ortadoğu rejimleri, buna İsrail’de dâhildir, eski yaşam alanları daraldıkça ve yalnızlaştıkça ya kendilerini sürece uyduracak ve hızlı bir reform sürecine girecekler ya da Tunus, Mısır ve Libya örneğinde olduğu gibi radikal ve sancılı geçişler yapacaklar. Bu ülkelerin geriye doğru gitmeleri söz konusu değil. Çünkü olabilecekleri en geri noktada duruyorlardı. Ama AB, tam aksine, bulunduğu yerden daha ileri bir ekonomik ve politik pozisyon olarak ortadaydı. Şimdi AB’nin dağılma sürecine girmesi ya da bütünleşmeyi savsaklayarak krizi derinleştirmesi herhangi bir Ortadoğu rejiminin sallanmasına benzemez. Bu, ilkönce Türkiye olmak üzere, bütün dünyayı tehdit edecek bir tsunami olarak üstümüze gelir.
AB yola devam edecek mi?Ben AB’nin, Sarkozy gibi III. Napolyon karikatürlerini hızla tasfiye ederek, yeni bir toparlanma ve genişleme dalgasını ortaya çıkaracağını düşüyorum. Bunun da, çok önemli işaretleri var. Mesela bir müddet önce AB, 2020 yılına kadar hem Lizbon stratejisinin gerçekleşmesi için hem de ortak bir AB bütçesi geliştirmek doğrultusunda üç temel öncelik belirledi.Bunlar; istihdamı öne çıkartacak politikaların hayata geçmesi, verimliliğin arttırılması- homojenleştirilmesi ve Tek Pazar’ın derinleştirilmesi.
AB’nin bütün bu radikal bütünleşme çerçevesine geçebilmesi için, Türkiye’nin üyelik sürecini hızlandırması ve pazar bütünleşmesi konusunda inandırıcı adımlar atması gerekiyor. İşte AB’nin bütün bu adımlarının ve bunlar sonucunda varılmak istenen Lizbon stratejisi, ortak bütçe ve AB Anayasası hedeflerinin, yeni ve büyük bir genişleme dalgası olmadan gerçekleşmesi imkânsız. Bu genişleme dalgası da Türkiye’den başlıyor. Bunun için önümüzdeki günlerde yine çok önemli gelişmelere tanık olacağız. Türkiye, sanayiden medyaya ve devletin tüm kurumlarına kadar büyük bir kapışmaya hazır olsun... AB’nin krizden çıkışı Türkiye üzerinden olacak. Bunu ABD ve İngiltere’de iyi biliyor.
Bu, aynı zamanda yeni bir Anglosakson-Kara Avrupa’sı dengesi demek. Ama bu denge bu sefer Ortadoğu’dan başlamak üzere Asya’ya doğru genişleyecek. Çünkü 2. grafiğimizde görüldüğü gibi ileri teknoloji ihracatında Doğu Asya AB’yi ikiye katlamış durumda.AB’nin burayı yakalaması ve kendisini kurtarması ancak içine Türkiye’yi alan bir bütünleşmeden geçer.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... (2)
25.10.2018 - Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... Paylaş Twitle
24.10.2018 - SORUNLAR, TESPİTLER VE ÇÖZÜMLER...
18.10.2018 - Ekonomi politikasında ‘popülizm’ nedir, ne değildir?
17.10.2018 - Enflasyonla mücadele: Dün ve bugün...
- Dışarısı ve içerisi: Rakamlar-çözümler...
- BM Genel Kurulu: ABD, Türkiye ve diğerleri...
25.09.2018 - Yeni Ekonomi Programı üzerine
21.09.2018 - Cinayeti çözmek: Bakış açınızı değiştirin!
18.09.2018 - Büyüme ve dönüşüm meselesi üzerine...
11.09.2018
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
murat ufacık
islam dini inananlarına gün içerisinde 3-5ya da 7 vakit halinde bir ritüeli yapmasını zorunlu tutuyor.Bu ritüel yerine getirilirken özel bir mekan yada görevli bir hoca zorunluluğu yüklemiyor.Bireysel olarak her mekanda yapılabiliyor.Hıristiyanlık inancında bu ritüel her gün ve gün içerisinde belirlenmiş vakitlerde değil haftanın bir günü belirli bir mekanda ve bir din adamı eşliğinde yapılabiliyor yani iki dinin zorunlulukları farklı
murat ufacık
islam dini inananlarına gün içerisinde 3-5ya da 7 vakit halinde bir ritüeli yapmasını zorunlu tutuyor.Bu ritüel yerine getirilirken özel bir mekan yada görevli bir hoca zorunluluğu yüklemiyor.Bireysel olarak her mekanda yapılabiliyor.Hıristiyanlık inancında bu ritüel her gün ve gün içerisinde belirlenmiş vakitlerde değil haftanın bir günü belirli bir mekanda ve bir din adamı eşliğinde yapılabiliyor yani iki dinin zorunlulukları farklı