Ekrem DUMANLI
Bir ülkenin Başbakan’ı “Cadı avı yapacağız” der de, şakşakçılar boş durur mu hiç? Etrafı çapsız muhbirler, işgüzar tetikçiler işgal etmez mi? Üstelik bunların bir kısmı, kendilerine “gazeteci” diyebilir, “politikacı” kartvizitiyle toplum içinde arz-ı endam edebilirler...
Böyle zamanlarda kimin kimi ispiyonlayacağı, kimin hangi ihbarla rakip gördüğü kişilerin ayağını kaydıracağı bilinmez. Bilinen tek şey vardır: Güç karşısında kayıtsız-şartsız itaat ve tabasbus edenler, göze girmek ve takdir kazanabilmek için önüne geleni “cadı” ilan eder ve güya ‘avcılık’ yapar. Sonuç? Aslında akıbet pek de meçhul sayılmaz; zira tarihte ‘cadı avı’nın finali hap aynı: En uzaktan başlayan mesnetsiz iddialar, en yakın daireye kadar gelir ve delirme hali toplum vicdanını derinden yaralar...
Hükümete militanca destek veren operasyonel bir internet sitesi hafta içinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı hedef aldı. Başkan’a tehditler savruldu. Şaşırdınız değil mi? “Kadir Abi’ye de yapılmaz ki bu!” dediğinizi duyar gibiyim. Aslında şaşılacak bir şey yok. Bütün cadı avlarının hazin akıbeti aynıdır; en sadık insanların bile ‘cadı’ ilan edilmesi. Bizdeki av henüz son aşamaya gelmedi; ama daha şimdiden zulmün bin çeşidine maruz kalmış yüzlerce insan var. Malum site, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na çemkiriyor ve diyor ki: “Damadı mı? Davası mı?” İddialarına göre damadı Fethullah Gülen Hocaefendi’ye ve Hizmet Hareketi’ne yakınmış. Velev ki yakın diyelim, biri çıkıp demeyecek mi, “Sen kim oluyorsun ki Başkan’ı ‘damadı’ ile ‘davası’ arasında tercih yapmaya zorluyorsun?” Mütemadiyen şantaj ve tehdit sınırlarında dolaşan malum sitenin sahibi kim? Eski bir OdaTV çalışanı. Şimdilerde AK Parti safında yer alıyor; üstelik Başbakan’ın damadı ile irtibatı olduğu söylenen bir gazete üzerinden. Yani damat himayesinde damat kellesi isteniyor. İyi de bugün damat bahanesi ile kelle isteyenler yarın evlat vesilesiyle insanları yaftalamayacak mı?
“Cadı avı yapacağız” diye meydanlarda bangır bangır bağırılan bir ülkede, kendini avcı, başkasını av sanan bir sürü hokkabaz türer. Topbaş bu cinnetin ne ilk mağdurudur ne de son. Kısa bir tarama yapın; göreceksiniz ki şu birkaç ay içinde nicelerine “paralelci” suçlaması yapılmış, olmadık isnatlarla insanlar karalanmış, işlerinden güçlerinden edilmiş. Hatta bazen meczup bir iktidar gazete(ci)sinin ‘cemaatçi’ ilan ettiği kişiye başka bir tetikçi evrak-ı perişan sahip çıktı. Ölçü ne? İhbar, fişleme, yalan dolan...
Kendini avcı sanan nâdân, ne dost tanır ne düşman. O yüzden en deneyimli bürokratlar, hatta bakanlar bile zan altında tutuldu. Bazen partinin en önde gidenleri ile ilgili iddialar dile getirildi. Bu cinnetin iki zararı var: Bir, suçu günahı olmayan kişilere zulmediliyor, onların emeğiyle ekmeğiyle oynanıyor. İkincisi, hiçbir insanî değeri ciddiye almayan bu hoyrat suçlamalar yüzünden birileri “ben değilim” demek için bir sürü saçmalıklar yapmak gerektiğini düşünüyor. Bürokraside ve siyasette böyle bir cambazlığın yolu açıldı ve mürailik her alana sirayet etti. Bir makama gelebilmek için cemaat aleyhine beyanda bulunmak adeta moda oldu. Tabii bir de dünya-ahiret dengesi uçup gidince insanlarda ne insaf kaldı ne vicdan…
Yine de şaşırmamak lazım; zira dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir lider halkın bir bölümü için “cadı avı yapacağız” diyemez. Böyle bir laf pervasızca sarf ediliyorsa ya bu “av” ile ilgili tarihî/siyasî gerçek bilinmiyor; ya da anayasa ve yasalar askıya alındığı için zaten adalet zulüm tacını çoktan kuşanmış. Tarihî açıdan kısa bir hatırlatmada fayda var. Hiç olmazsa o uzun ve vahşi tarihin en çarpıcı bölümünü dile getirmek gerekiyor: Boston’a yakın mesafede bulunan ve her sene Cadılar Bayramı (Halloween) nedeniyle binlerce insanın ziyaretine sebep olan Salem kasabası, cadı avının nasıl korkunç bir cinayetlere sebep olduğunu gözler önüne serer.
Kasabayı önce dedikodular ve efsunlu hikâyeler esir alır. Gizliden gizliye cadılık yapanların var olduğu, bu kimselerin büyü yaptığı söylenir. Akıl dışı iddiaların içine histerik haller gösteren iki çocuk (Betty ve Abigal) karışınca Ortaçağ’ın küflenmiş bütün dedikoduları Salem sokaklarına saçılıverir. Kasabadaki cadılar yüzünden şeytanın insanları esir aldığı fikri yayılır. Bu iddianın dayandığı çocuklardan biri 9, diğeri 11 yaşındadır. Ortaya çıkan cinnet hali iki seçenek bırakmıştır topluma: Ya bu çocuklar cadıydı; ya da onların işaret ettiği kişiler. Çocukların beyanı üzerine ilk tutuklamalar başlar. Önce aklî dengesi yerinde olmayan yaşlı bir kadın gözaltına alınır; toplum aradığı kurbanı bulmanın sevincini yaşar. Ne var ki ‘şeytan arayanlar’ı şeytan esir almıştır çoktan ve toplum coşkun söylemler yüzünden çok sayıda gizli cadı olduğuna ikna edilmiştir.
Çocuklar kriz nöbetine giriyor, çığlıklar atıyor ve yeni isimler telaffuz ediyordur. Av yayılmış, Salem kasabasını aşmıştır. Diğer kasabalardan getirilen kişilerin cadı olup olmadığını anlamak imkânsızdır; ancak ona da bir çare bulunur: Çocuklar zanlılara dokunup hisseder ve o kanaat sonucu insanlar hapse atılır. Her ihbar değerlendirilir, yakıştırmalar delil sayılır. İş öyle çığırından çıkmıştır ki yoksul bir kadın olan Sarah Good’un 4 yaşındaki kızı bile annesi hakkında şahitliğe zorlanır. O yalancı şahitlik sadece Good’un idam edilmesi ile son bulmaz; 4 yaşındaki çocuk da cadı avından nasibini alır. Cinnet sınır tanımaz, herkesi potansiyel suçlu görür: Din adamları, tüccarlar, sıradan insanlar…
1692’nin sonlarına yaklaşırken kasabalardaki hapishaneler cadılara yetmiyordu. Av bir hâkime, eski bir valinin oğluna kadar uzanıyordu. Hatta iki köpek bile “cadı avı”nın kurbanı olmuştu. Meseleye eyalet (Massachusetts) yargısı da müdahil oldu. Yargıçlardan bir tanesi çocukların şahitliğini hukuki açıdan yeterli bulmadı. Hissetme üzerine kurulu ve hiçbir somut delile dayanmayan suçlamalar yüzünden insanların hapse atılamayacağını, idam edilemeyeceğini söyledi. Sonuç ne mi oldu? Bu fikirleri yüzünden mahkeme heyetinden ayrılmak zorunda kalan hâkim de “cadı” olmakla itham edildi. Delirme sınır tanır mı hiç! Nitekim suçlamalar Salem ve etrafındaki kasabaları aşıp Massachusetts Valisi’nin karısına kadar ulaştı. İşte o noktada cadı avı sona erdi; çünkü hezeyan artık herkes tarafından görülüyordu...
Baştan beri söylüyoruz: Bir cemaate “paralel” derseniz; bir başkası da çıkar bir gün diğer cemaatlere; hatta bizzat size ve ailenize aynı suçlamayı yapar. “Cadı avı” deyip yola çıkarsanız bir gün en önde giden “avcılar”ın kapısı çalınır ve aynı cinnet ile yüz yüze gelirsiniz. Çocuğunuza, eşinize aynı feci ve deni yakıştırmalar yapılır. En iyisi, ortaçağ dönemlerinden kalma bu saçmalıkları bırakmak, demokratik hukuk devletinin sağladığı özgürlüklerle toplumsal kaynaşmayı temin etmektir…
6 ay oldu itiraf edin artık
Hükümet kanadının “cemaat”i suçlamaya başladığı aralık ayından bu yana nerdeyse 6 ay geçti. Bu zaman zarfında neler denmedi ki! Akla hayale gelmedik ithamlar eşliğinde (utanmadan, sıkılmadan) örgüt, çete, paralel gibi suçlamalar yapıldı. Peki, iddiaların hangisi somut bir gerçeğe dayanıyordu? Hiçbiri! Yandaş gazetelerin kupürlerine yansıyan yalan yanlış bilgiler, içi boş ithamlar, iftira dolu hezeyanlar. Hukukî açıdan hiçbir mana ifade etmeyen onca suçlama tek tek çürütüldü, yalanlandı. Yandaş medyanın umurunda değil; onlar ne hak tanıyor ne hukuk; ne adaleti hesaba katıyor ne ahireti...
Devletin bütün makamları seferber edilerek 6 aydır sürdürülen ama sonuç alınamayan manzaranın özeti şu: Paralel devlet suçlaması kocaman bir yalandır ve Hizmet Hareketi’nin illegal hiçbir işi yoktur. Olsaydı; 6 ay içinde mutlaka ortaya çıkartılırdı.
Şimdi, “Altyapı oluşturuyoruz. Bu işler sabahtan akşama olmuyor...” gibi laflar sarf ediliyor. Bu bir itiraftır. Delil bulamadık ama uyduruyoruz demek gibi bir şeydir. Hele açıktan açığa “cadı avı” vaat ediyorsanız 6 aydır bulunamayan somut delil yerine “altyapısı oluşturulmuş” davaların hukuken geçerliliği kalmamıştır; zira hangi hakimin, hangi savcının parti bağlantısı hesap edilerek nereye tayin edildiği ve onlardan “paralel dosyalar” istendiği artık biliniyor.
İkaz mı gazap mı?
Susuzluk, kuraklık, sel felaketi, maden kazası, deprem… Adeta üzerimizde karabulutlar dolaşıyor. Afetler Allah’ın gazabı mıdır diye tartışılıyor. İnançsız bir insan için bu tartışmanın bir anlamı yok. Onlara göre her şey tabii ve tesadüfi. Hiçbir olaya tesadüf gözüyle bakmayan mü’minler için bu tür hadiseler her halükârda ikaz-ı İlahi’dir. Afetten bizzat mağdur olanları suçlamak yanlıştır... Mümin odur ki her hadiseden sonra kendi nefsini suçlar, umumi bir felaketin gelmemesi için dua eder. Kur’an, sünnet ve İslamî eserlerde tabii afetle gelen uyarılar yüzlerce kere zikredilir ve özellikle insanların günahtan, yöneticilerin zulümden sakınmaları emredilir; çünkü bunlar bela ve musibetlere davetiye çıkarır. Dolayısıyla iman eden her ferdin hadiselerin manevî veçhesine de bakması, ikaz-ı İlahi’den ders çıkarması, zulümden sakınması, zulme ortak olmaması gerekir...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
adil ozcan
bence askerlik tumuyle ortadan kaldirilmalidir cunku turkiyenin geri kalmasinin gucsuzlugunun tek sebebi turkiyenin kendi ordusudur .turkiye buyuk millet meclisinde bu durum iyice muzakere edilip gerekli kararlar verilmelidir turkiyeyi yoneten onbes generalin diktatorluguna son verilmelidir yoksa sonumuz filistinlilerden de kotu olur bence gercek suclu turkiye buyuk millet meclisidir hic bir subayi generali suclu gormuyorum.butun darbe yapanlar da dahil olmak uzere .