Fehim TAŞTEKİN
Rakka’dan sonra en kritik soru: Rus ve Amerikan etki alanları nasıl birleşecek? Zurnanın zırt dediği yer işte burası. O noktaya giderken kilit konuma yükselen Kürtlerin tutumu belirleyici olacak. Bu yüzden Rusya Kürtleri yakın planda tutuyor.
Antalya’da aynı karede üç general: Hulusi Akar, Joseph Dunford ve Valeri Gerasimov. Türk, Amerikan ve Rus genelkurmay başkanları. Soğuk Savaş’ın bitişine yakışır bir fotoğraf olabilirdi. Lakin o savaş biteli çok oldu!
Bu fotoğrafın altına ‘yeni dünya düzeni’ başlığını atıp küresel nizama dair heyecan pompalayanlar var.
‘Yeni Dünya Düzeni’ değil de ‘Menbic Düzeni’ derseniz bu tezin altını azcık Suriye toprağıyla doldurabilirim! Birkaç solukluk mesafede iki küresel güce ilaveten Türkiye ve Suriye orduları, bir de bunların yedeğinde bir sürü milis gücü yüz yüze sırt sırta birbirine o kadar çok yaklaştı ki üç general kafa kafaya vermesin de ne yapsın! Aksi halde istenmeyen felaketler yaşanabilir.
Aradan “Ya Rakka?” diye seslenenler olabilir. Haklılar. Menbic, Rakka operasyonunun bayrak yarışının yapıldığı yer olduğu için buna ‘Menbic Düzeni’ dedim. Heyecan veren Antalya buluşmasından Rakka ile ilgili bir ortaklık formülü çıkmadı. Tarafların ısrarla vurguladığı şey sahada çakışma ve çarpışmaları önlemek için koordinasyon seviyesini artırmanın ne kadar elzem hale geldiği. Medya suflörlerine göre toplantıda Türkiye, YPG’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ABD’nin ortaklığına yönelik itirazlarını sürdürdü. İtirazların hiçbir karşılık bulmadığını, toplantıya eş zamanlı olarak 400 Amerikan askerinin Rakka’ya ulaşmasından anlıyoruz. Yani SDG’ye destek, M-777 Howitzer topları ve Osprey tipi helikopterlerle gelen Deniz Piyadeleri ve Komando Birliği ile büyüyor. Şimdiye dek SDG’ye eğitim, taktik ve koordinasyon desteği sağlamış olan Amerikan güçleri ateş gücüyle bizzat oyuna giriyor. Hava operasyonlarından sonra bu da bir ilk.
Türkiye, Menbic’i hedef tahtasına oturtur oturtmaz Amerikan askeri araçlarının Menbic etrafında ‘caydırıcı-önleyici’ misyonla Fırat Kalkanı’na bayrak göstermesi tercihin zaten YPG’den yana yapıldığının işaretiydi. Öyle anlaşılıyor ki SDG yerine, muhaliflerden devşirilecek 10 bin savaşçıyı Rakka’ya gönderme önerisi de Amerikalıları pek etkilemedi. Koalisyon Sözcüsü Albay John Dorrian, Amerikan güçlerinin SDG ile birlikte çalışacağını belirtip “Türkiye’nin olası rolü askeri ve diplomatik düzeylerde hala ele alınıyor. Mantıklı bir sonuca varılması için bu istişareyi sürdüreceğiz” dedi. Demek ki Türkiye’nin olası katkısı belirsizliğe bırakıldı.
Halihazırda üç ülkenin fırça darbeleriyle şekillenen yeni Suriye tablosu bugün Moskova’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin arasındaki zirvede biraz daha şekillenecek. Bakalım ne çıkacak?
***
Ancak generaller arasında böylesi bir toplantının olabilirliği bile tarafların birbirlerini törpülemesi ve dengelemesi açısından önemli bir zemin sunuyor. Çıkar çatışmaları, bitmeyen garezler ve tarafların kurdukları ittifak kombinezonlarının ürettiği çelişkilere rağmen Rusya ve ABD birbirini göz ardı edemiyor. Ettikleri takdirde Suriye’de tökezleyeceklerini biliyorlar. Türkiye de ‘müstahak’ bir pozisyonda bu dehşet dengesinin üçüncü ayağı olmak durumunda.
Tuhaf olan şu: Asıl çatışma ABD ve Rusya arasında değil NATO müttefikleri Türkiye ile ABD arasında yaşanıyor. Rusya aradan çekilse neredeyse Amerikalılar ve Türkler birbirini boğazlayacak.
Peki, Rusya’yı hem Ortadoğu’da ABD’yi tek başına hareket edemez duruma sokan hem de NATO’nun iki önemli müttefiki arasında handiyse arabulucu pozisyonunu armağan eden iksir nedir?
İşte bunu Russofobik damarın deli gibi attığı Batılı okumalarla anlayamayız. Rus satrancını, bütün argümanını ‘Moskof kâfiri’ repliğine bağlamış milliyetçi-mukaddesatçı çerçeveyle de anlayamayız.
Batılı kurumlarda çalışan Ortadoğu uzmanları sürekli olarak “Obama yönetimi pasif kaldığı için oluşan boşluğu Rusya doldurdu” diye ahkâm kasıyor. Donald Trump’ı etkilemek için son zamanlarda bu söylem yine tavan yaptı. Pasif olmak ne kelime! Sanki yüzlerce silahlı örgüt Amerikan yönetimi ve ortakları sayesinde Suriye sahnesine çıkmadı. Vekâlet savaşını anlatmaktan bize gına geldi. Ama elbette o kadar da naif olmaya gerek yok; pasiflikten kastettikleri Irak’ta olduğu gibi ABD’nin bütün yok edici gücüyle sahaya inmemesi.
Naifliğin bu uzmanların nasibine düşen payına dönersek: Nasıl ki Türkiye bütün askeri yapılanmasıyla NATO’ya, dolayısıyla ABD’ye yaslanmışsa Suriye’nin bütün askeri sistemini şekillendiren de Ruslardır. Suriye’nin askeri koridorlarında Arapça ile birlikte yankılanan diğer dil Rusçadır. Suriyeli askerlerin Rus askerlerle çatır çatır Rusça konuştuklarına defalarca şahit oldum. Lafın kısası Rusya’nın boşluğu doldurduğu yok, Rusya zaten Suriye’nin savunma konseptini oluşturmakla kalmayıp bizatihi orada üslenmiş bir güçtü. Asıl 2015’e kadar Rusya’nın kendisini tutmasından kaynaklanan boşluğu dolduran Amerika oldu.
***
Peki, kurduğu savunma kalkanıyla bu ülkenin hava sahasını kontrol eden Rusya, uluslararası hukuk açısından Suriye’de bulunan yegâne ‘meşru güç’ olarak neden hem Amerikalılar hem Türklere alan açtı? Bunu birkaç saike bağlamak mümkün:
Birincisi geçmeyen Afgan sendromu. Afganistan’dan çıkardığı dersle Suriye’nin kendisi açısından bir bataklığa dönüşmesini istemiyor. Bunun için sahadaki askerlerinin sayısını minimum düzeyde tutuyor. Askeri operasyonlara başladığı 30 Ekim 2015’ten bu yana Suriye’nin ikinci Afganistan olacağına dair öngörüleri boşa çıkardı.
İkincisi ABD ve ortaklarını tamamen karşısına alarak Suriye’de savaşı sürdürmeye kalktığı takdirde sahadaki örgütlere tonlarca silah akacağını biliyor. Bu yüzden Fırat’ın batısında ABD’ye operasyonel alan açılmasına göz yumdu. Türkiye’nin Fırat Kalkanı ile El Bab’a kadar inmesine göz yumduğu gibi.
Bu stratejinin sonuç almaya başladığını görüyoruz. Bir kere Batı-Körfez ittifakının rejim değişikliğine endeksli yol haritasını geçersiz kıldı. Bu bağlamda savaşın konseptini değiştirerek terörle mücadeleyi birincil gündeme dönüştürdü. Halep’in tamamen ordu kontrolüne girmesini sağlayan operasyona Türkiye’yi ortak etti! Ankara’yı İdlib’te de işbirliğine razı ederse Putin, Erdoğan’a açtığı kredinin karşılığını almış olacaktır.
Türkiye, Halep’ten çıkanları Fırat Kalkanı’na asker yaparken öne sürülen bir koşul var: Bu güçler Suriye ordusuyla savaşmayacak!
Aynı şekilde ABD’nin ittifak geliştirdiği SDG de prensipte Suriye ordusuyla savaş halinde değil. Bu, Rus stratejisinin selameti açısından önemli bir veri. Bu pozisyonun değişmesi Rus stratejisini batırabilir. Rusya şimdiye kadar askeri güç ile diplomasiyi birbirine koşut olarak götürdü. ABD ve Türkiye’yi kendi çizgisine taşıyabilmesinde bu ikili yaklaşım etkili oldu.
***
Bu kırılgan yakınlaşmanın kırılma noktası Rakka. Rusya bir yandan Rakka’da ABD ile işbirliğine açık kapı bırakırken diğer yandan bir an önce Suriye ordusunu Rakka’ya ulaştırmaya çalışıyor. Bu çerçevede El Bab’ın güneyinde IŞİD’e müdahaleyle Suriye ordusunun kontrol alanı hızlıca genişledi. Bu hareket, Suriye ordusuna batıdan Rakka’ya yaklaşma imkânı veriyor. Bir diğer hamle güneyden geliyor. IŞİD’in Palmira’dan atılmasının ardından buradaki güçler, Hama ve Humus’un doğusunu temizleyerek kuzeye çıkmayı hedefliyor. ABD ise Suriye ordusundan önce Rakka’ya girerse pazarlığı “Fırat’ın kuzeyi” ve “Fırat’ın güneyi” diye koymayı umuyor.
Rakka’dan sonra en kritik soru: Rus ve Amerikan etki alanları nasıl birleşecek? Zurnanın zırt dediği yer işte burası. O noktaya giderken kilit konuma yükselen Kürtlerin tutumu belirleyici olacak. Bu yüzden Rusya Kürtleri yakın planda tutuyor.
***
Bu süreçte Putin ile Trump’ın yakalayacağı ambiyans da belirleyici olacak. Trump ve adamlarının Rus büyükelçisiyle temaslarından dolayı Amerikan Kongresi’nde Jackson-Vanik ruhu hortladığından vaat edilen Rusya açılımı bir türlü gelmiyor. Bu da haliyle Suriye’de olası Rus-Amerikan işbirliğinin gelişmesini geciktiriyor. Trump’ın İran’ı bir nolu düşman ilan etmesi potansiyel olarak Suriye krizine başka bir açıdan bakma fırsatı da verebilir. İran’ın etkisini kırmak için Rusya ile işbirliğini tercih edebilir.
Bu durumda Putin, Erdoğan’la yakaladığı uyumu Trump’la da yakalarsa işte o zaman Antalya’da generallerin verdiği poz yeni bir döneme ithafen çerçevelenir.
Yazarlar
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025