Fehmi KORU
Bir temel bilgiyi şu aşamada paylaşmakta yarar var.
Meclis çalışmalarını bizde olduğu gibi ‘tam gün iş’ olarak gören, yılın her haftasının birkaç gününü bu faaliyete ayıran demokrasiler sanıldığından azdır. Pek çok ülkede milletvekili seçilen kişi seçildiği ilde kalmaya ve uğraş alanında çalışmaya devam eder; yasama ve denetleme görevini de yılın belli bir dönemine -genellikle birkaç haftaya- sıkıştırılmış bir mesai ile ülkenin başkentinde yerine getirir.
Demokratik ülkelerin bazısı denetleme görevini bağımsız kurumlara devrettiği için Meclis yalnızca yasama faaliyeti yapar.
İsviçre gibi birkaç ülkede ise, belli konular için sıkça halkın oyuna başvurulduğu için, yasama alanına giren konular bile sınırlıdır.
Türkiye’de meclis sistemin merkezidir
Türkiye’deki durum ise pek çok demokratik ülkeden farklıdır. Meclis yılın neredeyse bütününde haftanın üç günü mutat çalışmasını yürütür, bütçe dönemi ile bazı özel yasama konuları için mesaisini gün ve saat olarak da uzatmaya alışıktır.
Haftanın diğer günleri için de, partisi, milletvekilinden, seçildiği ilde siyasi çalışma yürütmesini bekler.
Hemen her konu Meclis’in ilgi alanına girebildiği içindir ki, her parti her dönem Meclis’te yeni yüzler yanında deneyimli isimleri bulundurmayı yeğler.
Liderler çok deneyimli siyasilerden fazla hoşlanmazlar, ancak yine de onların bilgi birikimleri, deneyimleri parti için elzem görüldüğünden partideki -ve tabii Meclis’teki- varlıklarına tahammül ederler.
Ülkemizde meclisin başka demokratik ülkelerde ona verilen değerden daha fazla bir değer taşımasının tarihi sebepleri de vardır. Padişahın yetkilerini seçilmiş unsurlara da yer veren bir meclis ile paylaşmayı kabul etmesiyle -Meşrutiyet ile- birlikte, halk, seçilmiş temsilcileri eliyle yöneticileri hesaba çekmeyi de öğrenmiştir.
İşgalci yabancı güçlere karşı mücadeleyi yürüten kadrolar da, İstiklal Savaşı’nı cephede sürdürürken, bunun meşruiyetini meclis faaliyeti ile sağlamıştır. İşgal altındaki İstanbul yerine bu faaliyet için Ankara’yı tercih ederek…
Büyük Millet Meclisi ülkenin en karanlık günlerinde de çalışmalarını sürdürmekten geri durmamış, milletin temsilcileri, savaş ortamında bile, anayasanın kendilerine tanıdığı yetkileri devleti idare edenlere -yürütme organına- devretmeye yanaşmamışlardır.
Yakın zamanların en büyük travmalarından birini teşkil eden 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi, her partiden milletvekillerinin Meclis’e koşarak sisteme silahlı müdahaleyi önlemek için direndiklerini biliyoruz.
O direniş Türkiye’deki meclis geleneğinin ne kadar güçlü olduğunu herkese bir kez daha göstermiştir.
Siyasi hayatımızı altüst eden öteki askeri darbelerde sisteme ilk müdahale TBMM’nin faaliyetleri üzerinde gerçekleşmiş, demokrasinin tekrar işlemeye başladığının göstergesi de yeniden milletvekili seçimine gidileceği haberi olmuştur.
Lafı fazla uzatmaya gerek yok: Meclis bizdeki demokratik sistemin en önemli kurumudur.
Peki listeler bu konuda ne diyor?
Partilerin milletvekili aday listelerine bu gerçeği akılda tutarak baktığımda önümüzdeki dönemin farklı olacağının izlerini alabiliyorum. Her ne kadar ‘ehliyet ve prensiplere bağlılık’ özellikleri vurgulansa da, o vurguyu lideri ağzından ifade eden iktidar partisi yanında muhalefetin de, adaylarında daha değişik özellikler aradığı anlaşılıyor.
Deneyimli isimler büyük çapta azaltıldı iktidar partisinde, lidere bağlılık ve çalışkanlık sınavından geçmiş nice isim de listelere alınmadı.
Aynı türden bir değerlendirme diğer partilerin listeleri için de yapılabilir.
Sanki her parti, Meclis’e getirmeyi düşündüğü kişilerde, normal yasama ve denetleme faaliyetleri ötesinde özellikler arayışına girmiş ve listelerini o anlayışla belirlemiş gibi görünüyor.
CHP’nin dışarılıklı isimleri de içeren listeleri de bana bu izlenimi veriyor.
Refah Partisi’nin günümüzdeki uzantısı sayılabilecek Saadet Partisi bile, listelerini, genel hatlarıyla 1991-öncesi bir zihniyetle hazırlamış görünüyor.
Bu tespitleri hiçbir partiyi veya yönetimini suçlamak amacıyla yapmıyorum; yalnızca önümüzdeki döneme, iktidar-muhalefet farkı olmaksızın her partinin benzer bir bekleyiş içerisinde hazırlandığını kayda geçirmek istiyorum.
Nedir o beklenen?
Aslında üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gereken önemli bir soru bu.
Meclis’in ömrünün kısa süreceği ve seçimin yenilenmesinin gerekeceği hesabı mı? Çok gürültülü geçeceği mi hesaplanıyor önümüzdeki günlerin? Ya da iktidarın kendinden emin, muhalefetin de kaderine razı olması mı bu tercihleri yaptırdı? Yoksa dışarıdan bakıldığında fark edilmeyen başka mülahazalarla mı böyle davranıldı?
Gerçek sebebi bilmiyoruz; en azından ben bilemiyorum. Bildiğim tek şey, TBMM’nin sistemin merkez kurumu olduğu gerçeğinden uzaklaşılmamasının ülke için de tek tek vatandaşlar için de hayati önem taşıdığıdır.
Anayasa değişikliği ile cumhur-başkanlık sistemine gidilmesinin önünün açıldığı 16 Nisan 2017 referandumundan sonra içeride ve dışarıda yaşanan hemen her alandaki türlü-çeşitli olumsuzluklar da bu durumu bize hatırlatıyor.
Ben de sizlere hatırlatayım istedim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025