Gülay GÖKTÜRK
Şanghay Beşlisi nasıl bir alternatif?
28.01.2013
3644
Başbakan Erdoğan'ın cuma gecesi Kanal 24'teki konuşmasına öylesine girivermiş gibi duran bir mesele, bence o konuşmanın en önemli kısmıydı.
AB'yle ilişkilerimiz hakkında bir soru üzerine, "Geçenlerde Sayın Putin'e de söyledim, bizi Şanghay Beşlisi'nin içine alın, biz de AB'ye 'Allahaısmarladık' diyelim, ayrılalım oradan. Bu kadar oyalamanın ne anlamı var"dedi Başbakan ve şöyle devam etti: "Şanghay Beşlisi daha iyi, çok daha güçlü. Ortak değerlerimiz Şanghay Beşlisi'nde..."
Aslında, Erdoğan'ın Putin'le arasındaki bu diyaloğu ilk duyuşumuz değil; aynı diyalog daha önce de gündeme gelmiş ama fazla ciddiye alınmamıştı. Bu sözler kimi çevrelerde bir "latife" olarak değerlendirilmiş; çoğunlukla da, AB'ye karşı bir tehdit unsuru, bir nevi zorlama ve hızlandırma taktiği olarak görülmüştü.
Ne var ki, bu defaki üslup Başbakan'ın niyetinin bayağı ciddi olduğunu gösteriyor ve bu da bizim, konu üzerinde acilen tartışmaya başlamamızı gerekli kılıyor.
Hangi ortak değerler?
Erdoğan'ın Avrupa Birliği kapısından duyduğu bıkkınlık haklı bir bıkkınlık. Zaten aynı duyguyu bütün toplum paylaşıyor. Ayrıca, AB'nin gerileyen, büyük zorluklar içinde çırpınan ve neredeyse dağılmaya yüz tutmuş haline karşılık, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün daha dinamik ve "istikbal vadeden" bir birlik olduğu da doğru. Dünya ekonomisinin ve siyasetinin ağırlık merkezinin Atlantik'ten Pasifik'e doğru kaymakta olduğu tespitleriyle birlikte düşünülürse, Erdoğan'ın bu yönelimini dünyanın gerileyen güçlerinin değil, yükselen güçlerinin yanında yer alma tercihi olarak görebiliriz.
Ama şu soru ortaya kalır:
Erdoğan Şanghay Beşlisi ile Türkiye'nin paylaştığı hangi ortak değerlerden bahsediyor?
Şanghay Beşlisi 1996'da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında bir güvenlik anlaşması olarak kurulmuş. Daha sonra Özbekistan'ın katılımıyla üye sayısı 6'ya çıkmış. Moğolistan, Afganistan, Pakistan, Hindistan ve İran gözlemci üye statüsünde. Biz de 2012'de diyalog ortağı statüsünü almışız.
Neredeyse hepsi diktatörlükle yönetilen bu ülkelerle Türkiye'nin hangi ortak değeri olabilir? En temel ortak değerini "demokrasi ve özgürlük idealine bağlılık" olarak belirleyen AB'den uzaklaşıp, ortak değeri diktatörlük tercihi olan bir başka birliğe yönelmek Türkiye'nin yolu olabilir mi gerçekten?
Çevik Bir de aynı adresi göstermişti
Üstelik Erdoğan'ın gösterdiği bu yeni adresin bizde yaptığı çok kötü çağrışımlar da var. Hatırlarsanız, Çevik Bir de "Avrupa Birliği'ne karşı Şanghay Beşlisi'ni düşünmemiz gerektiğini" söylemişti. O dönemin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç da "İran ve Rusya ile ittifak kurup Avrupa Birliği'nden vazgeçmemizi" önermişti. Hatta o zamanlar, ülke içinde olup biten her şeyi dış dinamiklerle açıklamayı sevenler, ABD'nin 28 Şubatçıların arkasında durmayışını ve AK Parti iktidarını destekleyişini de ABD'nin TSK içindeki Şanghay Beşlisi'ne katılma eğilimi gösteren ekipten rahatsız oluşuna bağlamışlardı.
28 Şubat paşalarının (ya da Şanghay Beşlisi'nin en kararlı savunucusu olan Doğu Perinçek'in) bu tercihleri son derece anlaşılabilir. Onların, Türkiye'yi sürekli "demokrasi" diye sıkıştıran bir ittifak yerine, istedikleri kadar gaddarlaşsınlar müttefiklerinin asla umursamayacağı yeni bir ittifakı tercih etmeleri normaldi.
Peki ya Erdoğan'ın katılmayı düşündüğü yeni ittifakın siyasi iklimini hiç önemsememesi normal mi?
Unutmayalım ki bu tercih basit bir pazar tercihi değildir. Önümüzdeki dönem, Rusya ve Çin'in başını çektiği bu blokla NATO ve ABD'nin başını çektiği Batı Bloku arasındaki tansiyonun giderek yükseleceği bir dönem olacağa benziyor. Böyle bir saflaşmada ne tarafta kalmak istediğimizi çok iyi düşünmeliyiz
.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015