Gülay GÖKTÜRK

2015
30.12.2014
1783

 2015’in ilk yarısından hiç umudum yok. Aynı kavga-nefret-husumet ortamı, aynı sertlik, aynı keskin saflaşma devam edecek gibi görünüyor.

Ama üçüncü seçimin de arkada kalmasıyla birlikte yeni bir dönem açılıyor önümüzde. Havanın tersine döndüğü, sert rüzgârların dindiği yeni bir toplumsal iklime kavuşabiliriz. 

Hepimiz yorgun ve bıkkınız. Bu kıran kırana savaşta herkes bir şeyler kaybetti ve büyük çoğunluk artık normal bir siyasi iklimi solumak istiyor.

Peki bu nasıl başarılabilir?

Hele hele muhalefetin üçüncü seçim yenilgisini de tatması mukadder görünürken, seçim sonrasında “huzuru bulmaktan”  nasıl umutlu olabiliriz?

Ben, siyasi atmosferin normalleşmesinin olmazsa olmazının, “yenilenlerin” bakış açılarında radikal bir değişikliği başarabilmeleri olduğunu düşünüyorum.

Seçim yenilgilerinin yenilen siyasi partilerde sarsıntı yaratması hep olur. Ama biz burada daha farklı bir şeyden; çok daha yaygın ve şiddetli bir toplumsal bir travmadan söz ediyoruz. Nüfusun yüzde 30-35’i gibi büyük bir kitle, artık iktidarı ilelebet kaybettiğini düşünüyor. İçinde doğduğu, her şeyine aşina olduğu ve o haliyle sevdiği eski ülkesini geri dönüş olmayan bir biçimde yitirdiğini;  bundan böyle kendi ülkesinde yabancı gibi yaşamak zorunda olduğunu sanıyor. Ve tek çıkışı da güçler dengesini tersine döndürmekte görüyor... Bir zamanlar altta kalan bugün üste çıktıysa, altta ezilmekten kurtulmanın tek yolu silkinip tekrar üste çıkabilmek!  O yüzden de sürekli “AK Parti iktidarını yıkmak”tan söz ediyor. Bunun için her fırsatı bir hükümet krizine dönüştürmeye çalışıyor. Ama her seçim, böyle bir alt üst oluşun sandık yoluyla mümkün olmadığını gösterdikçe de yoğun bir karamsarlığa düşüyor.

Oysa, olayı “ya hep- ya hiç” olarak ele almak yerine, başka bir yol izlemeyi akıl etse, durumun hiç de öyle umutsuz olmadığını da anlayacak.

AK Parti iktidarını yıkmadan da kendine yaşam alanı yaratabileceğini ve var olanı koruyabileceğini; kendi değerlerini koruyabileceğini; ekonomik ve toplumsal iktidarı gücü ölçüsünde paylaşabileceğini; bunun meşru olduğunu ve eğer böyle bir mücadele çizgisi izlerse Ak Parti tabanının bir kesimi dâhil geniş bir kesimin desteğini alabileceğini düşünmüyor.

Türkiye’nin sosyolojisi, AK Parti’yi iktidardan uzaklaştırmayı kısa vadede neredeyse imkânsız kılıyor olabilir. Ama aynı sosyoloji,  gücün aşırı temerküzünden rahatsız olan, farklı toplumsal kesimlerin güçleri oranında kamusal alanda güç ve iktidar sahibi olmasına cevaz veren, bunu meşru gören bir sosyoloji olduğunu da görmek lazım.

İktidarı kaybeden sınıf ve zümreler, siyasetlerini mevcut iktidarı “yıkmak” üzerine yoğunlaştırmak yerine, onu eleştirmek, düzeltmeye çalışmak ve bu arada kurulan Yeni Türkiye içinde varlıklarını sürdürmek; ekonomik, siyasi ve kültürel anlamda  güç ve pay sahibi olmak üzerine kurabilirlerse, durumun hiç de umutsuz olmadığını da görecekler.

Öte yandan iktidarın da muhalif kesimlerin ruh halini değişmesi için yapabileceği, yapması gereken şeyler var.

Türkiye, 90 yıllık bir tarihi dönemin ardından yeni bir devlet, yeni bir rejim, yeni bir Türkiye kurmaya çalışıyor. Ama bu devasa işi, toplumun yüzde 30-40’nın kuşaklar boyu biriktirdiklerinden hiçbir şekilde faydalanamadan, bu büyük potansiyeli yeniden inşa sürecine katamadan yapmaya çalışıyor.

Bu büyük bir ziyankârlıktır. Ülkenin yetişmiş insan malzemesinin yarısını çöpe atmak, farklı deneyimlerden, farklı formasyonlardan gelen kitlelerin oluşturacakları sentezi imkânsız kılmaktır.

O yüzden iktidar, seçim sonrası dönemde muhalif siyasi partilerin ve toplumsal kesimlerin ön yargılarını kırmak, onları Yeni Türkiye’nin inşa sürecine katmak için özel çaba harcamalı, onlara el uzatmalı; mümkün olan her şeyi birlikte yapmaya gayret göstermelidir.

“Yeni Türkiye” sadece belli toplumsal kesimlerin hayallerine denk düşen bir proje olarak ilerleyemez. “Yeni Türkiye” bu toplumdaki bütün renklerin, tarzların fırça darbelerini taşıyan bir tablo olmak zorundadır.    

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar