Gürbüz ÖZALTINLI
Son günlerdeki iki önemli olayın siyasi yankılarını tartışmak gerekir. Bunlardan birincisi, Cemil Çiçek’in“teröre karşı ulusal mutabakat” çağrısına verilen tepkiler. Bu çağrı, ilginç biçimde hem siyasal partilerce hem de aydınlar katında sempatiyle karşılanmadı. CHP, girişimin örtük olarak AKP’nin imzasını taşıdığını ileri sürdü, soğuk durdu. Arınç muhtıra benzetmesi yaptı, çağrının muhataplarının belirsizliğine işaret etti, Başbakan önce partilerle temas kurulmalıydı dedi. BDP mutabakat metninin imzaya açılmasının toplumu böleceğini söyledi. Ardından sözünü biraz yumuşattı. MHP malum zaten, ancak savaş mutabakatı imzalar.
Aydınlar da ya görmezden geldiler, ya da eleştirdiler. Ancak az sayıda yazar çağrıyı ciddiye aldı, olumlu uyarılarla tartışmaya katıldı.
İzleyebildiğim kadarıyla, konuya ilişkin önerileriyle en yapıcı yaklaşımlardan birisi bizim gazetedeAkın Özçer’den geldi.
Akın Bey, çağrının İspanya’da 1988’de imzalanan Ajura Enea Paktı’ndan esinlendiğini belirttiği yazısında bu stratejinin uygulanabilmesinde anadilde eğitim hakkı dâhil, evrensel hak ve özgürlükleri temel alan bir sivil anayasanın hazırlanması perspektifinin zorunluluğuna dikkat çekiyor. Ayrılıkçılık dâhil her türlü siyasal düşüncenin savunulmasını güvenceye alan bir hukuk düzeninin inşasının, yerinden yönetimin asgari ölçüde hayata geçirilmesinin, silahı bırakan yönetici ve militanlara siyaset yapma imkânının tanınmasının, siyasi konuların eli silah tutanlarla değil seçilmiş kişi ve partilerce görüşülmesinin önemine işaret ediyor. Sonuçta, içinin daha fazla demokrasiyle doldurulması kaydıyla Çiçek’in mutabakat çağrısını bütün eksiklerine rağmen başlangıç için olumlu bir girişim olarak değerlendiriyor.
Öyle anlaşılıyor ki, her biri ayrı hesaplar yapan siyasi partiler bu tür girişimleri “rol çalmak” olarak görüyorlar ve olumlu refleks göstermiyorlar. Demokrat aydınlar ise Cemil Çiçek imzasına çok anlaşılır nedenlerle sempati duymuyorlar. Fakat, burada aktörlerin kimliğine takılmak yerine fikrin içeriğini tartışmak bana daha doğru geliyor. Sözkonusu olan bir başlangıç çağrısıdır. Onun nasıl bir içerik kazanacağı katılanların yorumlarıyla, tartışmalarıyla belirlenecektir. Bu tür özerk sesler, siyasetin üstünde kurulmak istenen sınırlandırıcı bir otorite girişimi olarak görülmemelidir. Tam tersine, daha demokratik, diyaloga ve işbirliğine dayalı bir siyasal alanın açılmasına hizmet edebilir. Bu çağrı, siyasal aktörlerin hiçbirisinin tek başına anlamlı bir çözüm vaat etmediği koşullarda yine siyasetin içinden kriz aşıcı bir çaba olarak neden değerlendirilmesin? Bu suskunluk ve erken reddiye bana yanlış geliyor açıkçası.
Öte yandan, Diyarbakır Barosu ve GÜNSİAD’IN inisiyatifiyle gelişen âkil adamlar girişimi var. Bu tür sivil girişimlerin barış umuduna hizmet ettiği çok açık. Ayrıca bu çabanın Cemil Çiçek’in çağrısıyla çelişmediği, alternatifi olarak değerlendirilmemesi, tam tersine birbirini güçlendirecek açılımlar olarak ele alınması gerektiği kanısındayım.
İkinci olay ise, Şemdinli’de uzayıp giden çatışmalar üzerine yükselen sesler. Orada çok kan dökülmesi potansiyeli taşıyan kritik bir eşikte durulduğunu düşündürten işaretler var gerçekten. Benim anlamakta çok zorluk çektiğim şey, eleştirilerin hiç beklenmedik bir yön aldığının görülemeyişi.
Öncelikle Selahattin Demirtaş’ın bölgede 400 kilometrelik bir hattın PKK denetimine girdiği böbürlenmesini hiç anlamış değilim. PKK’nın başarılı olduğunun duyurulmasından yarar umulduğu anlaşılıyor. Bunun diğer yüzü hükümetin zafiyetinin ilanı oluyor. İyi de, bu daha büyük çatışmaya, daha altından kalkılamaz can kaybına bir davet değil mi? İnsan canıyla oynanan bu ne büyük bir kumar. Ne yapılmak istendiği meçhul. Hükümet büyük bir kıyıma girsin diye tahrik mi ediliyor? Ya, onlarca, belki yüzlerce asker ve militan cenazesinin kasabalara dağılmasını göze alsınlar ya da,“toprak kaybının” siyasi bedelini ödesinler; her halükârda “kazanan” biz oluruz diye mi düşünülüyor? Bu nasıl acımasız bir oyun.
Peki, hükümeti buradan vuran eleştirilere ne demeli? Buna hakikaten şaşırdığımı söylemeliyim. Velev ki, PKK bir bölge hâkimiyeti kurdu. Hükümeti soğukkanlı davranmaya mı teşvik etmeli yoksa hesap ver diye yakasına mı yapışmalı? Hepimiz yüz bin kişilik ordunun yedi yüz silahlı insana ağır zarar verebileceğini biliriz. Ama bunun muhtemelen yüzlerce askerin canına mal olacağını, bir daha kimsenin unutmayacağı böyle bir katliamın ardından Kürt’üyle Türk’üyle hepimizin artık başka bir Türkiye’ye uyanacağını da biliriz.
Evet, bu hükümet otoriterleşti. Evet, bu hükümet demokratikleşme sürecinin, Kürt sorununun altından kalkamadı. Nefesi yetmedi. Ya da niyeti olmadı. Hepsi doğru. Fakat ben, “koca orduyla yedi yüz gerillaya 400 kilometreyi nasıl kaptırdığının hesabını ver” seslenişinin bu koşullarda makul bir eleştiri olduğunu düşünmüyorum. Eleştirenlerin amacı ne olursa olsun, onların amacından bağımsız olarak bunun, tansiyonu tehlikeli biçimde yükselten bir tutum olduğunu görmelerini diliyorum.
Hepimiz görüyoruz. Bu gidişler gidiş değil.
Kürt’üyle Türk’üyle bir yerden dönmek lazım.
Sözümüzün bu dönüşe katkısı olması lazım.
Yazarlar
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023