Hadi ULUENGİN

Bosna’dan Hatay’a mücahit
29.08.2012
4099

 ÇETNİK ablukası altındaki Saraybosna yolundayız. Gazete için değil ahlaki değerler adına gidiyorum.

Serum, antibiyotik, ilaç falan götürüyoruz. Deryada bir damla ama belki yine de yaraya merhem sürer.

Fakat bilhassa “Esir Kent”in insanlarıyla dayanışma haykırmak istiyoruz. Onları unutmadık!

Biraz tavsadıysa da savaş hâlâ sürüyor. “Keklikçi” mermisinin aman verdiği yok!

Postu pisipisine İgmar Dağı’nda bırakmak ihtimali de var ki, geceyi Travnik Kasabası’nda bekleyeceğiz.

***

TRAVNİK’te lokantaya girdik. Bizler Türkçe konuşunca iki genç peydahlandı. Onlar da Türk’müş.

Üzerlerinde üniforma, bellerinde palaska, boyunlarında muska var ve yaş olarak ben diyeyim yirmiyi, siz deyin taş çatlasa yirminin ilk küsuratını sürüyorlar. Sünnet sakalları terlemişti ama daha gürleşmemişti.

Aşikâr, her ikisi de “mücahit” denen kategoriye dâhildi ve buradaki “Cihad”a katılıyorlardı.

Sadece ilâç ve dayanışma için geldiğimizi öğrenince küçümser ve müstehzi bir eda takındılar.

Belli ki bizleri komünistlerin “burjuva yol arkadaşlarını” algıladıkları gibi algılıyorlardı.

Naifliklerinden istifade edilecek fakat günü geldiğinde “icabına bakılacak” laik demokrat kesime giriyorduk ki, Boşnak telaffuzla “Alla’manet”, onlar “gaza”ya, bizler Saraybosna’ya gitmek üzere ayrıldık.

Sonra hem “Esir Şehir”de, hem de diğer Bosna yolculuklarımda aynı tür militanlara rastladığım oldu.

***

ZAHİR tahmin ettiniz, yukarıdaki anekdotu sınırdaki mülteci kamplarında barınan ve Hatay ahalisinin tepkisini çektiği iddia edilen “sakallı mücahitler” vukuatından dolayı anlattım.

Önce şunu vurgulayalım: Eğer gerçekten bir asayiş sorunu mevcutsa bunu derhal çözümlemek hariç, Baas’ın 5. Kolu durumundaki “ulusalcı” kesim tarafından yönetilen koroya hiç mi hiç tınmamak gerekiyor!

Biraz dikkatli bakmak yeter. Vaveylaya öncülük edenler daha ilk andan itibaren mezhebî dayanışma ve (veya) Şam rejimi yandaşlığıyla hareket etmiş olan kişi, kurum ve organlardan oluşuyor.

“mücahitler” ise tabii ki melek değiller! Üstelik sundukları imaj “yobaz” öcüsüyle bütünleşiyor.

Dolayısıyla kâh Hatay’daki bir olayda pireyi deve yaparak, kâh da “Özgür Suriye Ordusu”nun bir şiddet eylemini şişirerek dezenformasyon tırmandırmak bugün dünkünden çok daha kolay bir ortam buluyor.

Ancak bunları belirtmem “İslamcı enternasyonal”i hafife aldığım ve geri plandaki ruhiyattan endişelenmediğim anlamına gelmiyor ki, zaten Travnik’deki sahneyi de bunun için hikâye ettim.

***

“ENTERNASYONAL” kelimesini kasten kullandım. Çünkü komünistlerin 3. Enternasyonal’ini hatırlatan biçimde ve onun gibi “profesyonel devrimci” kadro veya gönüllülerini, yani burada“iman mücahitlerini” dört bir yana ulaştıran bir “İslamcı akım” olduğunu hanidir biliyor ve görüyoruz.

Nüvesi SSCB’nin Afganistan’ı işgal etmesiyle birlikte ve Riyad-Washington desteğiyle oluştu.

Ancak bir müddet sonra ok yaydan, cin de şişeden çıktı. İlkin nesnel olarak Batı’ya hizmet eden o“mücahitler” olayların dinamiğinde giderek zıddına dönüştüler ve anti-Batıcılığın simgesi hâline geldiler.

Nitekim zahiri benzerliğe rağmen “İslami Enternasyonal”i 3. Enternasyonal’den ayıran temel özellik de buradan kaynaklanıyor. Birincisi, Moskova’nın yönettiği ikincisi gibi merkezî bir otoriteye itaat etmiyor.

Hepsi aynı matristen türemesine rağmen ve “El Kaide” dâhil, dünkü Bosna’dan bugünkü Suriye’ye Müslümanlık adına kolektif yahut bireysel savaşa soyunanları çok başlılık, hatta başsızlık belirliyor.

***

FAKAT buna karşılık Travnik’teki iki Türk “fedai”nin tıpkı komünist militanlar gibi bizi “naif yol arkadaşı” olarak küçümsemesi sıradan bir örnektir, “halet-i ruhiye” denen şeyi aynı tür fanatizm tayin ediyor.

İdealizmle de bütünleşen ve zihni parametrede türdeş olan “mutlak inanç” dürtüsü öne geçiyor.

Üstelik materyalist felsefenin vaat edemeyeceği “şehitlik mertebesi” yahut “cennet kapısı” gibi metafizik değerler de devreye giriyor. Eh, buradan itibaren de bağnazlık tabii ki en üst kerteye varıyor.

Ve işte bunlardan dolayıdır ki, en az o “sakallı mücahitler” kadar dehşet bir Esad’ın Türkiye avukatları yukarıdaki manzaranın yarattığı haklı endişeyi “gıdıklayarak” (!) öcü dezenformasyonuyla korkutabiliyor.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar