Hadi ULUENGİN
İĞRENÇ! İnsan gerçekten tiksiniyor. Kendi hesabıma, benim öğürmem geliyor.
Çünkü neo-Nazi Karanlıkçısı, kalpazan komünisti, Odacıbaşı dezenformatörü falan, “sol” diye dolanan ulusalcı şarlatanlar artık Türk kelimesini bile ırkçı safta sahiplenir oldular.
O solun dün olmazsa olmaz addettiği bütün temel kavramları bugün ters yüz ediyorlar.
Mazide söylediklerinin 180 derece aksini söylüyorlar ve bir nebze hicap duymuyorlar.
Hatta yüz surat mahkeme duvarı ya, aynı kavramları hâlâ tavizsiz savunmaya devam eden bizleri“dönek” (!) diye karalamaya yelteniyorlar. Şimdi konuyu enine boyuna açayım.
***
GÜNAHLARI tabii ki diz boyudur ama Marksist Türkiye solunun geçmişte birkaç tane de çok çok önemli doğrusu oldu. Görmezden gelmek inkârcılığa tekabül eder.
Bunların en hayatisini de Kürt sorununa ilişkin dürüst ve ahlaki tavır oluşturuyordu.
Diğer doğruların arasında ana hatlarıyla Ermeni kıyımı; İttihatçılığın ve Kemalizm’in niteliği; ordunun işlevi ve 2. Kıbrıs çıkartmasının eleştirisi gibi yine çok ciddi konular yer alır.
Zaten kırk küsur sene sonra bile ben bir “dönek” olarak hepsine hâlâ imza atıyorum.
Zira aslına bakarsanız bu “sol saptamaların” (!) Marksizm’le falan alâkası yoktu.
Asgari demokratik tezlerdi ki, dün olduğu gibi bugün de geçerliliğini koruyorlar.
***
ŞİMDİ tekrar Kürt meselesine gelirsek, Marksist sol Türk kelimesinin etnik bir boyut içerdiğini daha atmışlı yılların ikinci yarısından itibaren kavramıştı. Bu, onun onurudur!
Dolayısıyla da TC sathında vatandaş olarak yaşayan insanlara Türkiyeli dedi.
Çünkü coğrafya çağrışımlı Türkiyeli kavramı, başta Kürtler, Türk kavmî aidiyeti dışında kalanları veya kendisini öyle hissetmeyenleri de isimlendirmeye imkân tanıyordu.
Nitekim açın yetmişli yılların sol literatürünü! Hangi parti veya fraksiyon olursa olsun, istisnasız hepsi yukarıdaki terminolojiyi kullanır. Asla ve asla Türk genelleştirmesi yoktur!
Meleklerin cinsiyeti Türkiye halkı mı, halkları mı deneceği polemiğinde tartışılır.
***
SÖZKONUSU doğru tahlile önce, Kürt devrimcilerin 1923’ten beri yaşadıkları kimlik inkârını Türk soluna anlatmasıyla ulaşıldı. Gerçeğe ikna olduk. Ama kitabiyattan da öğrendik.
Bununla Lenin’in Stalin’e 1913’te ısmarladığı ve “sınıf tahlili” hariç aslında genel ilkeleri sıralayanMarksizm ve Ulusal Sorun adlı amentüyü kastediyorum. Ezberledik.
Karineyle de TC yurttaşlarının Türk diye genelleştirilemeyeceğini anladık.
Fakat tabii imamın dediğini yap, yaptığını yapma sözü burada da kulağa küpe oldu!
Zira Bolşevik sulta kurulur kurulmaz, eh Gürcü ya kraldan fazla kralcı davranacak, o Stalin hemşerisiOrconikidze ve Çeka şefi Cerzinki’yle birlikte ilkin Ukrayna ve Gürcistan’ a, sonra da eski Çarlık’ta yaşayan tüm halklara en katı Büyük Rus Milliyetçiliğini dayatmıştı.
Öyle ki, aynı Lenin dahi insafa gelmiş ve felçli döşeğinde yazdırttığı 6 Mart 1923 tarihli mektupla yukarıdaki üçlünün o milliyetçi ve şoven zapturaptını teşhir ve telin etmişti.
Ama Stalin mazrufu gizlediği için gerçek ancak arşivler açıldıktan sonra ortaya çıktı.
***
SORU şu: Dün tükürdüğünü bugün şapır şupur yalayan bizim ulusalcıların artık Türk ırkçısı da kesilmesi acaba Stalin’le olan totaliter zihin ortaklığından mı kaynaklanıyor? Evet!
Evet, çünkü zaten adı üzerinde, ister sağ, ister sol yafta taşısın bütün totalitarizmler insanı tekdüze kılmak projesi üzerinde yükselirler. Farklıya ve farklılığa varoluş hakkı yoktur!
Dolayısıyla beyin sistematiğindeki bu ayniyet komünizmden faşizme, kızıldan hakiye, Bolşevizm’den Nazizm’e geçişi bir an ve konjonktür meselesi kılar. Örnekleri de sayısızdır.
Eh açıklamak kolay ama yine de bir nebze vicdanı, en azından midesi olan insan “sol” yaftalıulusalcıların çirkefliğinden iğreniyor, tiksiniyor ve öğürüyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Siyasi islamla Kemalizm birbirine ters ideolojiler olabilir ama ikisi de totaliter zihniyetlidir ve kullandiklari yontemler aynidir. Siyasi islamin iktidar oldugu hicbir ulkede demokrasi ve insan haklarina saygili bir devlet sistemi kurulmamistir, kurulamaz. Cunku islamin hukuku seriattir. Musluman Kardeslerin de kurmak istedigi seriat rejimidir. Musluman ulkelerin icler acisi durumda olmasinin en onemli nedeni siyasi islamdir. Bu arada AK Partinin besleyip buyuttugu ISiDin yaptigi Ezidi soykirimi hakkinda bugune kadar bir cumle bile yazmamis olman manidar. Soykirimin senin icin hassas bir konu oldugunu sanirdik, yanilmisiz. 4800 Ezidi erkegini kestiler, 3000 Ezidi kadin cariye olarak kullaniliyor, onlarcasinin intihar ettigi bildiriliyor. Ezidi cocuklar pedofillere kole olarak satiliyor. 350 bin Ezidi vahsetten kacip gocebe oldu. Hukumetin bu soykirimda sorumlulugu var, hatta hala ISiDle isbirligi icinde olduguna dair deliller var. Bu konu hakkindaki dusuncelerini ne zaman paylasacaksin Yeni Safak okurlari ile?