Hadi ULUENGİN
Buğu mu, buhar mı
DÜN üç ana neden sıralayarak AB ütopyasının şu sıra buğulanmakta olduğunu yazdım.
Bu takdirde Türkiye açısından şöyle bir hipotez geliştirilebilir:
Madem organizma sarsılıyor, o hâlde zaten ezelden beri Ankara’ya mırın kırın eden Brüksel kurumuna üyelikte ısrarın ne anlamı var?
İpin ucunu bırakalım ve dümeni başka ufuklara kıralım...
***
ASLA! Asla, çünkü ilk bakışta makul gibi gelse de bu yaklaşım sonsuz tehlikelidir.
Ülkemizi otoriter ve totaliter coğrafyalara itecek rotanın ta kendisidir!
Zaten de bu yüzdendir ki ister laikçi, ister dinci olsun bilumum ulusalcılar hep aynı teraneyi tekrarlıyorlar. AB krizine paralel olarak dozu şimdi daha da artırdılar.
Nitekim Erdoğan hükümetinin hedeften uzaklaşmasını kâh ikinciler gibi avuç patlatarak, kâh da birinciler gibi sinsi sinsi alkışlıyorlar.
***
OYSA Avrupa ütopyası aslında o AB kurumsallığının çok, çok ötesinde bir olgudur.
Bir etik değerler manzumesidir.
Bir hâl ve oluş tarzının; bir zihin sistematiğinin; bir varoluş şeklinin uzantısıdır.
Ütopyayı benimsemek de bunların tümünü birden benimsemekten geçer.
Ya bir bütün olarak alırsınız, ya da hiç almazsınız! Daha doğrusu, vermezler!
Oysa ABD’sinden Rusya’sına veya Çin’ine, diğer hiçbir medeniyet felsefi planda hür düşünceyi; siyasi planda sivil demokrasiyi; ahlaki planda da insan haklarını böylesine kesin kurallarla donatmadı ve donatmıyor. Oralar alargadır... İnce eleyip, sık dokumazlar...
Dolayısıyla da Türkiye’nin AB üyeliğindeki ısrarı özünde bir uygarlık tercihi ısrarıdır!
Kökenlerini Tanzimat Fermanı’na kadar uzatabiliriz ama bugünkü konuma girmiyor.
***
ÖTE yandan, doğru, somut ve uyarıcı rol üstlendiği için aynı AB’nin tökezliyor olması; artı, Brüksel’in baştan beri Ankara’ya isteksiz davranması Türkiye perspektifinden bakıldığında tabii ki “heves kırıcı” (!) bir gelişme süreci oluşturuyor.
Ancak her şeyden önce sözkonusu kriz o AB’nin can çekiştiği anlamına gelmiyor.
Mevcut buhrana rağmen ve özellikle de yukarıdaki değerleri yansıttığı için Avrupa Birliği hâlâ ve hâlâ dünyadaki en önemli cazibe merkezidir. Olmaya da devam edecektir.
Zaten bünyeye henüz girememiş Yaşlı Kıta ülkeleri üyelik için bugün de can atıyorlar.
Dolayısıyla da kriz saptamak, fakat bunu gereğinden fazla abartmadan uzun vadeli bir projedeki kaçınılmaz yol kazaları çerçevesinde değerlendirmek gerekiyor.
***
DİĞER taraftan Türkiye projesinin daha da uzun vadeli ve esas itibariyle referans hedefliolduğu düşünülürse,“hevesimizi kırdılar” (!) diye kendimizebaşka ufuklar aramaya kalkışmak hazin ve bedbaht yollara sürüklenmeyi baştan kabullenmek olur.
Ve yazık ki son dönemin gidişatı bu yöndedir. Rota pusulasından sapmaktadır.
Nitekim otoriterliğini pekiştiren Erdoğan Alman şansölye Merkel’e posta mı koydu?
Veya Brüksel’in yönelttiği eleştirilere canları cehenneme çağrışımlı cevap mı verdi?
Kimse kuşku duymasın, oheves kırıcılar, yani Ankara’nın üyeliğini set çekenler, “işte Türkiye böyledir” demek marjını artırdıkları için ellerini sevinçle ovuşturuyorlar.
Başka bir deyişle, iki asırlık medeniyet tercihinin bugünkü kurumsal bağını oluşturan AB’den uzaklaşmak aslında önce o medeniyetin değerlerinden de gönül rızasıyla uzaklaşmak; sonra da zaten bizi onlara layık görmeyenlerin ekmeğine yağ sürmek anlamına geliyor.
Doğru, AB bir kurum olarak şu aşamada ve geçici olarak buğulanıyor ama bu hiçbir şekilde bizim uygarlık tercihimizin buharlaşması anlamına gelmiyor ve asla gelmemelidir!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015