Hadi ULUENGİN
5. Kol deyimi İspanya İç Savaşı’na uzanır. 1936 tevellütlüdür.
Arbedenin ilk aşamasında ortaya çıkmıştır ve vaftiz babası General Emilio Mola’dır.
Şöyle ki, Frankocu ordu Madrid’e doğru dört koldan yürürken bu cepheye komuta eden Mola radyo vasıtasıyla hep bir de beşinci bir kolun mevcut olduğu propagandasını yaptı.
Esas darbeyi onun indireceği şayiasını yayarak karşı safta panik körüklemeye çalıştı.
Oysa böyle bir kuvvet yoktu. General aslında, Cumhuriyetçi başkentte yaşayan fakat darbecileri destekleyen kesimi kastediyordu. 5. Kol demekle dâhili taraftarları tanımlıyordu.
Her neyse, Madrid o tarihte düşmedi ve 1939’a dek direndi ama tabir hem Türkçe dâhil uluslararası lügate girdi, hem de siyasetbilim terminolojisinde kalıcılık kazandı.
Dolayısıyla bugün de sözkonusu deyimi yabancı bir rejim adına propaganda yapan ve dezenformasyon yayarak iç kamuoyunu etkilemeye çalışan aktivist kesim için kullanıyoruz.
FAKAT dikkat, 5. Kol casusluktan farklıdır! İkincisi gizli, birincisi açık çalışır.
Hem tüm legal imkânlardan, hem de demokrasinin bütün zaaflarından yararlanır.
Örneğin Hitler Çekoslovakya veya Norveç’i yutmadan önce ilkinde Südet Almanları Partisi, diğerinde ise yerel Nazi güruh çoğulcu sistemin her türlü olanağını kullandılar.
Gazete, dergi, provokasyon falan, işgali kolaylaştıran ruhi ortamı hazırladılar.
Zıt totaliter kutuptaki SSCB hesabına 5. Kol görevi ifa eden Batı komünist partileri ve onların yol arkadaşı (!) diye tavladığı avanaklar ise aynı şeyi daha da âlâsıyla başardılar.
ABD’de vatan haini Rosenberg’lerin masum olduğu kampanyasından tutun da, Rusya’nın zaten çoktan yerleştirdiği füzelere karşı NATO’nun da meşru müdafaa amacıyla aynılarını edinmesini önlemek için pasifist kıyamet kopartmaya, komünistler bu işte üstada dönüştüler.
Dolayısıyla diyebiliriz ki, gönüllü veya maaşlı, özünde totaliter ve otoriter ideolojilerle bütünleşen her5. Kol’un hizmet aşkı menfaatten ziyade o ideolojilere saplantıdan kaynaklanır.
BUGÜN Türkiye’de de gayet ciddi ve gayet vahim bir 5. Kol faaliyeti sürdürülüyor.
Çünkü genel olarak Ulusalcı cihet, ama bilhassa kendisini sol (!) diye pazarlayan koro; yani neo-NaziMaocular, tabela hırsızı komünist partisi, Doktorcular falan, komşu ülkedeki meşru isyan başladığı an Suriye despotu Beşşar Esed hesabına devreye girdi.
Nasıl ki Yugoslavya’da kasap Miloseviç’i sahiplenmişlerdi, yine aynı role soyundular.
İşte, BM’deki diplomatik tutum ve İstanbul’daki Hillary Clinton açıklaması ABD’nin müdahil olmayacağını tekrar ispatladı ama bizim 5. Kol daha ilk andan itibaren bu yönde vaveyla koparttı. Hâlâ kopartıyor. Üstelik de Ankara’nın vurucu güç olacağı yalanını yayıyor.
Ardından da, sonsuz berrak imajları ve sonsuz net tanıkları hiçe sayarak Baas vahşetini gizlemeye, hatta rezil bir iftiracılıkla bunu halk muhalefetinin üzerine atmaya yelteniyor.
Ve belli, Goebbels’in “propaganda ve dezenformasyon tekrardan ibarettir” sözünü iyi anladıkları için de milim sektirmeden mekanizmayı hep aynı şirretlik etrafında döndürüyorlar.
En tehlikelisi de, Hitler’in yukarıdaki Çekoslovakya’da Cermen azınlığı kullanmasını örnek alarakEsed’in ülkemizdeki mezheptaşları üzerinde oyun oynamaya kalkışıyorlar.
Yani Ulusalcılar’ın sol (!) kesimi şu an bütün tarifleriyle bir 5. Kol olarak çalışıyorlar.
BU nasıl bir sol’dur ve bu ne tür bir ahlâktır diye sormayacağım. Siz takdir edin.
Üstelik ben kendi hesabıma, Şam muhaberatından beslenen tek tük kodaman çıksa bile Türkiye’deki Baas 5. Kol’unun esas itibariyle menfaat uğruna çalıştığına inanmıyorum.
Buradaki temel nokta totaliter ve otoriter ideolojilere iman etmek durumudur!
Heyhat, zaten işte o andan itibaren de ha 5. Kol, ha 1000. bacak olmuşsunuz, artık tek çare ya organ naklidir, ya da protez atölyesidir!
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015