Hadi ULUENGİN
ÖNCEKİ cuma ecnebi bir çifti yemeğe çıkarttık. Zahir soğuk kışın ve serin ilkbaharın kurtlarını dökmeye başlayan şehrimiz mevsimin ilk gerçek hafta sonuna hazırlanıyordu.
Dolayısıyla sağa sola telefon, başta tabii ki Karaköy Lokantası, tanıdıklarda yer yoktu.
Her neyse, Tünel, Metro Han, Sofyalı Sokak falan, Asmalımescit’in yolunu tuttuk.
Yine bildik bir mekâna yerleştik ki malûm, gece bütün şıkıdımlığıyla nefes alıyor.
ZEVCE daha önce gelmiş ama uluslararası bir firmada yöneticilik yapan ve zaten de aynı firmanın kadro konferansı için İstanbul’a uğrayan mösyö ilk kez adım atıyormuş.
Bir şaşkın ve bir mutlu ki, ikide bir “inanılmaz, inanılmaz” deyip duruyor.
EFENDİM, mesleki branştaki üst düzey statüsüne rağmen genel kültür ve hayat ufku itibariyle bana daha ziyade “sıradan Batılı” olduğu izlenimini veren bu kişi, “İslami” (!) diye tanımladığı şehirlerden Kahire, Tanca, Kazablanka ve galiba Tunus’u ziyaret etmiş.
Hiçbirinde de kendisini buradaki gibi rahat, hür ve anonim hissetmemiş. Sonra ekledi:
“Şehri ve ahaliyi çok Avrupalı buldum. ‘İslami iktidarı’ (!) da fark etmedim. Mini etekli de, hicap giyimli de ortak mekân paylaşıyor ve birbirlerine gazapla bakmıyorlar.”
Ben bu tür “sıradan Batılı” reflekslerine aldırmam. “Ha öyle mi” deyip geçiştirdim.
Refakatçim bir iki şey söyledi ve masadan erken kalkıp Taksim’e yürümeye başladık.
CADDE mahşerî kalabalık ama burada “mahşerî” derken cehennem ateşini değil yakamozlu ışıltıyı kastediyorum. Beyoğlu Şecaattin Tanyerli’nin tangosundaki gibi pırıldıyor.
Bizimkisi de ağzı bir karış değil bir kulaç açık, “Barselona’nın aynısı, Barselona’nın aynısı” diye tam mest havaya girdi. Sonra Galatasaray’a vardık ki hiç yürüyemez hâle geldik.
Yüzlerce, belki binlerce genç kadın kürtaj yasasına değişiklik getirmek işgüzarlığına karşı protesto gösterisi düzenlemiş. Aralarında mahrem başörtülü genç kızlar da yer alıyor.
Durumu kısaca izah ettim ve zar zor tekrar Taksim’e doğru ilerledik.
Meğer konser varmış. Etraf öylesine inliyor ki ses ölçeğini çıkartamayacağım.
Tam o sırada da köşedeki caminin hoparlörleri yine sonuna kadar açık, yatsı salâsı verilmez mi! Desibel babında ikisi de kakofoni ama imanî çağrılar rock çağrılarla eşleşiyor.
Bu durum karşısında da konuğumuz birden “ne muhteşem modus vivendi” dedi.
İşte o an gözüme girdi ve “sıradan Batılı” önyargımda aceleci davrandığımı anladım.
ÇÜNKÜ ortak paydada uzlaşma anlamına gelen ve Latinceden üretilmiş olan bu “modus vivendi”deyimi Avrupa lisanlarında bile hayli “bilgiç” (!) addedilir.
Diplomaside, politikolojide falan kullanılır. “Sokaktaki adam” dil pelesengi etmez.
Ve yabancı misafir o kısacık gözleminde sonuna kadar haklı, zira Türkiye gerçekten de “modus vivendi”lerin ülkesini oluşturuyor. Nev-i şahsına münhasır özelliğiyle ışıldıyor.
Mini etekle hicap giyimi harmanlayabilme; ezan salâsıyla rock tınıyı birleştirebilme; rakı kadehiyle şerbet bardağını tokuşturabilme, yani farklı hayat tarzlarını uzlaştırabilme melekesi bizi “öteki”ne “ne muhteşem modus vivendi” dedirtecek oranda ayrıcalıklı kılıyor.
Dolayısıyla, laikperestlerin dün o hayat tarz ve felsefelerine müdahil olmak iradeciliği yukarıdaki uzlaşma paydasıyla ne ölçüde çelişiyorsa, bugün de din eksenli siyaset pratiğinin zıt hayat tarz ve felsefelerini törpülemek azim ve girişimleri aynı paydayla o ölçüde çelişiyor.
Fakat şükür, kürtaj işgüzarlığını mini etekle ve hicap giyimle Galatasaray’da protesto etmek veya Taksim’de rock müzikle yatsı salâsı dinlemek refleksimiz artık kültüre dönüştü.
Dolayısıyla da her kim, hangi yönde ve ne hakla cüret etmeye yeltenirse yeltensin, “muhteşem modus vivendi”mizi fiilen tırpanlamak bundan böyle, amiyane tabirle biraz sıkar!
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015