Hakan AKSAY
Suriye’de savaşın son aşamasına yaklaşılıyor.
Putin’in ve Esad’ın kesin zaferlerini ilan etmesine az zaman kaldığını düşündürecek şartlar oluşuyor.
İran yönetimi de muzafferler arasında.
Ve...
Türkiye de.
Yani öyle görünüyor.
Ankara’nın politikası, ona kazananlar safında yer açtı.
Hangi politikası?
2011’den 2016’ya kadar benimsediği politika mı?
Hayır, o politika yenildi.
Ne Türkiye Suriye krizinden yararlanan en önemli dış faktör ve bölgenin en güçlü oyuncusu olabildi, ne Esad iktidarına son verilebildi, ne de “Sünni ittifak” üstün gelebildi.
Ankara ancak tutumunu 180 derece değiştirerek kazananların fotoğrafında kendine yer açabildi.
Galiba bu son cümlemde iki “ince” hata veya eksik var: Birincisi, Ankara’nın bu büyük değişiminin tek mimarı “içerde” değildi; en büyük “dış mimar” Putin’di. İkincisi, hiçbir şey kısa sürede tam tersine dönüşemiyor; dolayısıyla belki de 180 değil de, 160 veya 170 derece demekte yarar vardır. Belki bir süre sonra açı tekrar daralıverir.
Moskova’nın büyük askerî-diplomatik başarısı
Bundan tam iki yıl önce Türkiye tüm – siyasi, askerî, ticari-ekonomik, enerji, turizm vs. – dengeleri hiçe sayarak Rus uçağını düşürmüştü.
Rusya’yı anlayamamak ve tepkilerini hesaplayamamak dışında, bir de NATO’dan destek geleceği hayali vardı ki, bu hayalin suya düşmesi, Ankara ile Batı arasındaki mesafenin hızla açılmasının en önemli nedenlerinden biri oldu.
Moskova’nın 15 Temmuz’u ve Ankara’nın uluslararası alandaki yalnızlığını ustaca kullanması sonucu adım adım bugüne gelindi.
Bugün Türkiye, Suriye’de ancak Rusya’yla koordinasyon içinde varlık gösterebiliyor.
Türkiye, İran ve Suriye liderleri, Putin’in gösterdiği ortak paydalarda uzlaşabiliyorlar. Her birinin Kremlin’den farklı yaklaşımları var, ama onlar için verdikleri mücadelede Moskova engelini aşabilmeleri hiç kolay değil.
Rusya’ya Suriye müdahalesinden dolayı “içerde” eleştiriler geliyor. Savaşın bütçeye indirdiği ağır darbeden (bazı Rus kaynaklara göre, günde en az 2,5 milyon dolar) Ortadoğu bataklığından çıkmanın zorluğuna kadar. Bu ayrı bir konu.
Ama uluslararası politika açısından bakılınca Moskova’nın üstün bir başarı kazandığı söylenebilir. Suriye krizinin ilk yıllarında etkili bir diplomatik mücadele veren Rusya, 30 Eylül 2015’te savaşa girdi ve dengeleri değiştirdi. Astana ve Soçi süreçlerinin birçok başarısı var. Bunlardan biri de hiç kuşkusuz, ABD başta olmak üzere Batılı devletlerin bölgenin ana faktörleri listesinden çıkarılması oldu.
Bu, Rusya’nın ABD’yi önemsemediği anlamına gelmiyor. Özellikle de Suriye’de barışın konuşulduğu bugünkü aşamada Moskova-Washington hattında diyalogun güçlenmesi ihtimali ciddi (bilmem Ankara, bu konuyu hesaplarına ne kadar dâhil ediyor).
Kremlin bir yandan Esad yönetimiyle “çalışıyor”, diğer yandan Ankara ve Tahran’ın hırslarını törpüleyip onları istediği çizgiye çekmeye gayret ediyor.
Ayrıca iç problemleriyle de boğuşan Suudi Arabistan, Katar ve Mısır iktidarları ile işbirliği yapmaya özen gösteriyor. İsrail’le de sürekli koordinasyon içinde olduğunu ekleyelim. (“Putin’in Suriye konusunda bütün taraflar açısından sonuç alıcı konuşma yapabilecek tek lider ve Soçi zirvesi süresince yaptığı hamlelerin üniversitelerde ders olarak okutulabilecek bir oyun kurma örneği olduğunu” yazan meslektaşımız Murat Yetkin’e katılmamak elde değil.)
Rusya ile Türkiye arasındaki başlıca sorunlar
Putin ile Erdoğan son zamanlarda dünyanın en sık bir araya gelen liderleri arasında öne çıktı. Bunu ikili ilişkilerin iyileşmesinin belirtisi olarak açıklayıp cümleye gönül rahatlığıyla nokta koyabilmek zor.
Liderler iki nedenle çok sık görüşüyor ve telefonlaşıyorlar: Birincisi, iki ülke yönetimi de “tek adam” iktidarı. Birçok kritik aşamadan geçen Türkiye-Rusya ilişkileri, bugün artık neredeyse tümüyle Erdoğan-Putin ilişkilerine dönüşmüş gibi.
İkincisi, iki liderin başta Suriye olmak üzere bir dizi alanda birbirleriyle sık görüşmesi zorunlu; Erdoğan oyun sınırlarını genişletmek, Putin ise Türk mevkidaşının siyasi isteklerini sınırlayıp onu istediği çizgiye çekebilmek için bu denli dinamik bir iletişime ihtiyaç duyuyor.
Ama ben iki liderin birbirine fazla güvenmediği kanısındayım. Özellikle de “uçak hadisesi”nden sonra.
Bugün Türkiye ile Rusya’nın, yani Erdoğan ile Putin’in yaklaşımları arasındaki birçok farklılıktan öne çıkanlar şunlar:
1. Putin, kazasız belasız Suriye’den çıkarak (elbette tümüyle değil, ama Mart 2018 Başkanlık seçimlerinden önce “askerî-siyasi zafer” ilan ederek) yönetimi Esad’a bırakmak niyetinde. Esad’ın yakın zamanda iktidardan ayrılması söz konusu değil. (Suriye’de kısa zamanda seçimler yapılsa da, savaşı kazanarak gücüne güç katan Esad’ın yenileceğini düşünmek zor.)
Türkiye her ne kadar Esad’a karşı sert söyleminden vazgeçmiş görünse de, bu konuda henüz net bir çizgide değil. Erdoğan zaman zaman Esad’la ilgili keskin sözler sarf ederek iç politikaya selam gönderebiliyor. İki komşu devlet arasında diplomatik ilişkilerin başlatılması ihtimali artık çok uzak değil. Tabii birbirlerine ne kadar güvenirler, o ayrı mesele.
2. Rusya, Türkiye’den Suriye’deki silahlı muhalefetin bölünmesi ve bastırılması konusunda yararlanıyor. Bu süreç nereye gidecek? Türkiye uzlaşmaya yanaşmazsa Heyeti Tahriri Şam (El Nusra) örgütüne karşı da (tıpkı IŞİD’e karşı olduğu gibi) kararlı bir savaş başlatacak mı? Yoksa ikili mi oynayacak? İdlib ve sonraki aşamalar bunu gösterecek.
3. Kürtler Putin ile Erdoğan arasında önemli bir siyasi ayrım çizgisi. Rusya açısından Kürtlerin Türkiye’den daha önemli olduğunu söylemek yanlış olur. Ancak Putin, Suriye’de bunca çabadan sonra barışı inşa ederken Kürtleri dışlayamayacağını ve ABD’nin kucağına atamayacağını biliyor. Bir biçimde Erdoğan’ı ikna etmesi ve/veya zorlaması gerekiyor. Erdoğan ise bu konudaki sert demeçleriyle Rus liderin manevra alanını daraltıyor. Hatta Kürtlere karşı Esad’la bile işbirliği yapabileceğinin sinyalini vermekten kaçınmıyor. Bu konuda Aralık başlarında toplanması beklenen Suriye Ulusal Diyalog Zirvesi bize önemli işaretler verebilir.
4. Tüm bu konular sadece Suriye’deki gelişmelere bağlı olarak düşünülemez. Bölgedeki önemli gelişmeler, ilgili ülkelerdeki siyasi hareketlenmeler ve olası yeni savaş adımları bütün bu dengeleri bambaşka hale getirebilir. Örneğin, yakında ABD, yanına İsrail ve Suudi Arabistan’ı da alarak İran’a savaş açarsa, yukarıda değindiğimiz tüm meseleler bundan derin etkilenir.
İki lider de işbirliğini bozmak istemez, ama...
Putin hiçbir şeyi unutmaz. Uçak düşürülmesini de, Büyükelçi Karlov’un öldürülmesini de... Rus liderin 24 Kasım 2015’te Rus uçağının düşürülmesi sonrasında söylediklerini de bizim unutmamamızda yarar var.
Ama siyaset bir çıkar mücadelesi ve akıl oyunudur. Bu mücadele ve oyun birçok şeyi bambaşka hale getirebilir. Son 1,5 yılda gerçekten de çok şey değişti. Ama bunların son değişiklikler olduğunu kimse iddia edemez.
Putin bölgenin ciddi güce sahip ülkesi olan Türkiye’yi karşısına almak istemez. Rusya’nın büyük enerji projeleri açısından Türkiye’nin stratejik öneme sahip olduğunu da aklından çıkarmaz.
Ama ilişkiler her zaman bugünkü kadar “sıcak”, zirveler de bu kadar sık olmayabilir. İki devlet arasındaki mesafe biraz açılabilir. Liderlerin işbirliği vurgusunda tekrar ekonomik hedefler öne çıkabilir.
Daha olumsuz ihtimaller de gerçekleşebilir elbette. Bunu düşünmek bile istemiyorum.
Her şey Rusya ile Türkiye (yani Putin ile Erdoğan) arasındaki sorunların (yukarıda bazılarını kısaca yazdım) nasıl çözüleceğine bağlı.
Türkiye, Batı’dan kopmadı, ama Batı ile arasındaki bağlar pamuk ipliğine dönüşmüşe benziyor. Bu durum değişmezse, Putin ile arası açılacak olan Erdoğan dünyada neredeyse tek başına kalacaktır.
Ancak iç politikanın tahrik edici unsurları ve Erdoğan’ın başkanlık rejimine geçişte son virajı dönme isteğine bağlı olarak “her şey olabilir”. Tabii ki faturaları (sözünü ettiğimiz dış politika alanında da) ödenmek üzere.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025