Hasan Bülent KAHRAMAN
Sınıfa girdiğimde çıt çıkarmadan ama delicesine ağladığını gördüm. Dünyanın en güzeli mavi gözleri kan çanağı gibiydi. Sapsarı buğday rengi nefis saçları dağılmıştı. Beni görünce yerinden fırladı. İncecik, uzun boylu bedenini bir çırpıda sınıfın dışına attı. Uzun süre gelmedi. Neden sonra anladım ki, değil sınıfın, okulun en güzel kızı olan Miroslava Kırişova'nın, Çekoslovakya'nın Ankara Büyükelçiliği'nde görevli babası kadife devrimin boğulması üstüne geri çağrılmıştır. Bir iki gün içinde bilinmedik bir yolculuğa çıkacaklardır. Gerçekten de o kadar zarif, ince, güzel, çalışkan, nazik Miroslava'dan o gün bugündür haber alamadım.
Vaclav Havel'in öldüğünü duyunca bir kere daha o günü anımsadım. O sıralarda Dubçek Türkiye'ye gönderilmişti. Babamla, birlikte çalıştığı Orhan Bey Çekoslovak Seramik diye bir şirketin avukatıydılar. Bizim "dede" dediğimiz Orhan Bey bir resepsiyonda Dubçek'i görmüştü, anlatıyordu. Ben politikaya erken uyanmış bir çocuk olarak heyecan içinde dinliyordum. Galiba gönderirken tereddüt de etmiş Çekler. Bu Türkler çok hatırşinas insanlardır, geri gel dediğimizde, tehlike sezerlerse bize vermezler diye düşünmüşler. Artık yalan artık doğru, bilemem; bildiğim önce Prag Baharı'nı, sonra boğuluşunu ve 1989 olaylarını yaşamış, hayrettir hiç görmediğim, artık Çek Cumhuriyeti diye bildiğimiz o ülkeyi bütün hayatım boyunca izlediğimdir.
Havel de önemli benim için ama galiba Çekoslovakya daha önde geliyor. Aradan zaman geçip aklım erince, önce Çekoslav Yeni Dalgası'nın filmlerini izledim. Milos Forman daha sonraki filmleriyle bu derecede meşhur olmadan önce yapıtları küçük sinematek salonlarında üç beş kişinin izlediği şeylerdi. Jan Kadar, Jiri Menzel gene öyle. İlk göz ağrısı edebiyatın Hrabal'ları, Hasek'leri, Çapek'lerini okuduktan sonra sıra dünyanın yaşayan en büyük romancısı saydığım Kundera'ya gelmişti. Şimdi herkes tanıyor ve biliyor ama Kundera bana göre bugün eğer "Avrupa bilinci" diye bir kavram varsa, söz edilebilirse böyle bir şeyden onun kendisinde tecessüm ettiği insandır. Ne yazık ki, çok uzun bir süredir ara verdi, roman yazmıyor.
1960'larda yeraltında yeşeren bu kültürün şaşırtıcı bir yanı yok. Herkesten önce Kafka geliyor. Besteci Smetana var. Viyanalılar reddederken, bir şey anlamazken, Prag Mozart'ı bağrına basmış, şöhrete kavuşturmuş. (Nitekim 38. Senfonisi Prag adıyla anılır.) Dvorak'ın yaylı çalgılar dörtlüsü dünyaya bedeldir. Nereden bakılırsa bakılsın, Çekoslovakya, Avrupa kültürünün en önemli yapı taşlarından biridir. Bizden de Nâzım Hikmet'i büyülemiştir Prag. Hatırlarım, Attila İlhan, 1970'lerde Bilgi Yayınevi'nin çeşitli tematik başlıklarla yayınladığı Nâzım Hikmet kitaplarını hazırlarken, sürekli onun şiirleriyle uğraşıyordu ve bir öğleden sonra, yahu demişti, bir şiirini okuyorum, çok güzel diyorum, dibine bakıyorum, Prag'da yazmış.
Ben daha sonra sosyalizm tartışmalarını kendi içimde yaşarken böyle bir ülkenin totaliter/ bürokratik bir rejimin sultası altına nasıl girdiğini hiç anlamadım. Bunun olmayacak bir iş olduğu o muhteşem Prag Baharı'ndan belliydi. Çekoslovakya entellektüelleri, yeraltında, üniversitelerde örgütlenmişler, gene Attila İlhan'ın tabiriyle "inek sosyalizmi"ne karşı çıkmışlardı. Bütün o Çek Yeni Dalgası, onun bir parçası olan Kundera, Havel bu yaratıcı ruhun, bürüokratik, arkaik bir rejime başkaldırışıydı. Tanklarla ezdiler onları. Ne hazindir ki, o tarihlerde büyük umut beslenen Türkiye İşçi Partisi de bu olayla ikiye bölündü ve inanılır gibi değil ama Aren-Boran ekibi o ezici işgali savundu. Aren ölmeden önce bile kendisini haklı göstermeye çabalıyordu.
Bu büyük, uzun, güzel ve hazin maceranın son halkasıydı Havel. 1989'un o son günlerinde bir yandan kendi sıkıntılarımla uğraşırken bir yandan yüreğim ağzımda Doğu Bloku olaylarını izliyordum. Nihayet 9 Kasım günü o duvar çöktü, ardından da Doğu Avrupa'nın taş devri rejimleri.
Havel, Komünizmi yıkan adam olmadı, yazıldığı gibi. O süreçte rol aldı, kendi deyişiyle kaderi onu bir yere sürükledi. İnsan hakları, demokratikleşme konusundaki görüşlerini her zaman övgüyle karşıladım. Ama Kundera'nın onu "soldan" eleştirisine de o kadar katıldım. Bana göre hem güçlü hem zayıf yanları olan birisiydi. Daha farklı bir insan o konjonktürde etkili olabilir miydi emin değilim, o da işini, görevini iyi yaptı, saygın bir insan ve ne yazık ki, söylemeliyim, çok güçlü olmayan bir yazar olarak bu dünyadan ayrıldı.
Ben hâlâ Miroslava'yı düşünüyordum. Prag Baharı'nın Miroslava'sı...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024