Hasan Bülent KAHRAMAN
AK Parti yöneticilerinin olsun Cumhurbaşkanının olsun tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkındaki açıklamalarını belli kesimler yargıya müdahale olarak yorumluyor.
Bir açıdan bakılırsa bu değerlendirme doğru; yargıya intikal etmiş bir hususta bu derecede açık bir görüş sunmak yerli yerinde bir tepki olarak görülmeyebilir.
Ama yargı kararlarını yorumlamak bu kadarla sınırlı kalmadı, geçen hafta. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ileri bir adım attı ve milletvekili seçilmiş olan tutukluların yerini TBMM olarak işaret etti.
Doğru söze ne denir? Hukuk sadece yasa değilse ve demokrasi yasanın üstünde bir sistematik inşa etmeliyse, şimdi böyle, parça parça düzenlemelerle bu kısıtlamaları aşmaktan ziyade, düpedüz farklı bir yapılanmaya gidip, milletvekilliğini tutukluluğu kesen bir durum olarak değerlendirmek gerekir. Gerekirdi. Geç kalındı. Hele hele bin bilmem kaç güne ulaşmış bir tutukluluk, şu kadar gündür devam eden hücre hayatı gerçekleştikten sonra insan kaybın büyüklüğünü daha iyi anlıyor.
Bu açıklamalar, yorumlar, değerlendirmeler geçen hafta paldır küldür ortalığa dökülürken başka ve çok önemli bir hamle daha yapıldı ve 12 Eylül darbesi failleri emekli orgeneraller Evren ve Şahinkaya açılan davayla sanık koltuğuna oturtuldular. (Anayasa oylaması sırasında 'olmaz' diyen ve pençe pençe münakaşa eden dostlarımızı tebessümle hatırlıyoruz ama onların şimdi de 'ne çıkar bundan' demeye başladıklarını görüyor ve duyuyoruz. Canları sağ olsun...)
Bence görülen, izlenen bu hadiseleri birbirine bağlayan bir hat var; belki tam görülmüyor, yeteri kadar belli ve berrak değil ama sonunda bir gerçek. Öyle inanıyor ve sanıyorum ki, bilhassa Orgeneral Başbuğ'un tutuklanmasına karşı getirilen eleştiri, yargının Evren ve Şahinkaya'yı sanık iskemlesine oturtmasıyla bir arada düşünülebilir. Düşünülebilir çünkü her ikisi de yargının kendisine dönük (aşırılaşan mı?...) özgüvenini işaret ediyor. Bu özgüven yargının bağımsızlığının, özerkliğinin bir göstergesi olarak okunabilir. Hatta bugüne kadar yapılan yorumların tam tersi bir değerlendirmeyle ele alıp bu özgüveni, ondan kaynaklanan bu davranış serbestisini yeni jüristokrasi yapılanmasının işareti olarak kaydetmek de mümkün.
Muhtemelen de öyledir. Dolayısıyla ve gene bana kalırsa şimdi Cumhurbaşkanı'ndan hükümete kadar her kesimin yaptığı tutuksuz yargılama çağrısını yargıya bir müdahale olarak değil, tersine yargının kazandığı yüksek özgüvenden kaynaklanan jüristokratik tavrın bir eleştirisi olarak görmekte hiçbir yanlışlık yok. Kazandığı özgüveni neredeyse kendi temellerini tahrip edecek bir tavırla kullanan yargıya dönük bu yorum öyle bir iç çatışmanın izdüşümü olmaktan ziyade bu açıdan ele alınırsa ve demokrat olduğunu söyleyen çevreler bu yoruma katılırsa Türkiye'nin "yargı sorununda" yeni bir aşamaya gelinir. Jüristokrasinin içe dönük, dar, baskıcı anlayışının dışına çıkılır.
Böyle bir "okuma" bizi başka bir yere doğru da çekecek gibi duruyor. Jüristokrasiye doğru giden bir çizginin eleştirilmesi iktidarın otoriterleşme eğiliminin göstergesi değil, bir başka ve çok spesifik bir otoriterleşme anlayışının eleştirisidir. Öyle görmek istiyorum en azından. Kabul edelim ki, gerek demokrasi kültürünün eksikliği, gerekse kurumsal devlet yapısının tarihsel kısıtlamaları bizde yargının da bürokrasinin de iktidarların da hızla otoriter eğilimler içine girmesine yol açar. Mesele demokratik çizginin savunulmasıdır. Çözüm daima siyasettir.
Bunun tersi bir noktada ısrar etmek, vişnelerle kirazları karıştırmak gibi affedilebilecek bir hata değil, elmalarla armutları karıştırmak gibi hiçbir kalıba sığmayacak bir hatadır.
Gören gözlere!..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024