İlhami IŞIK
Evrensellik bugün bir bakıma maddi bir gerçektir. Demokrasinin amacı, bu gerçeği hepimiz için paylaşılabilir, varoluşsal bir değere dönüştürmek olmuştur. Evrensel boyutta iletişimsel bir türe dönüşen insanoğlu, bu haliyle iletişimi, içinde her birey ve topluluğun, farklı ve aykırı ihtiyaçlarının karşılanabileceği bir küresel zeminin oluşturulmasını hem mümkün hem de zorunlu kılmaktadır. Küresel köy, küresel inançlar cumhuriyetine dönüşmek zorundadır.
Bu salt ahlaki bir önerme ya da reçete değildir. Küresel bir oluşuma imkan veren kaynaklar, yeni bir siyasi varoluş biçimini de prensip olarak mümkün ve olanaklı kılmıştır. Söz konusu küresel kaynak ve imkanları Kapitalizme borçlu olduğumuzu bir an bile unutmadan, kapitalizme giydirilmiş en uygar siyasi temsilin demokrasi olduğu gerçeğine pekala inanç sistemleri de adapte olabilir, oluyor da.
Avrupa muhafazakarlığının Hıristiyan Demokratlar adıyla bu kaynak ve imkanlara kısmen de olsa uyum sağladığını biliyoruz. Bunu söylerken elbette Avrupa’nın kendine özgü tarihselliğini göz ardı etmiyorum. Aynı tarihsel bilinç ve bilişin Amerikaya da taşındığı ve o deneyimlerin kolaylaştırıcı etkisiyle inanç ve demokrasi ikiliğine oturan o yaman çelişkiyi, ne bedeller ödeyerek çözdüklerini bugün yeniden keşfetmiş değilim.
Ama eğer sırtımızı bu büyük tarihsel dönüşüme dönersek, korkarım Türkiye’ye özgü bir demokrasinin yeniden inşası için elimizde hiçbir maddi zeminin kalmaması tehlikesiyle baş başa kalabiliriz. Herkes maddi ve manevi bakımdan yeterli araçlarla donatılmış olarak siyasal eyleme dahil olabildiğinde, müdahil olunan iklimin inanç temeli, çelişkilerin, tartışmaların, farklılıkların ve itirazların,’’ birleştirici duyarlılığı’’ ya da daha önemlisi, toplumsal mutabakatın ‘’çimentosu’’ olabilir.
Eğer siyasal temsil rejimini, ekonomik temel olarak kapitalizm üstüne bina etmişsek, serbest piyasanın kuralları ve uluslararası rekabetin canlı dinamikleri, kendiliğinden demokrasinin bir tür garantörü konumunu üstlenirler. Böylesi bir durumda görüşlerini dillendirme ve kamuoyuna duyurma şansına sahip bir çok aktör olacaktır. Bu da sözkonusu koronun, sükunet yerine, mütemadiyen çok sesli şarkılar söylemesine neden olacaktır. Eşyanın doğasına uygun olan da budur.
Tanklar, uçaklar ve helikopterlerin dehşet saçan saldırganlığına karşı, bir halk, hiç tereddüt etmeden ve başlangıç olarak hiçbir uyarıcı çağrının gelmesini beklemeden sokağa dökülüyorsa, nesnel, hakiki ve hakikat manasında bunu sadece yaşam tarzı için yapyordur. Burada kim ne derse desin bir yaşam tarzı içselleştirilmiştir ve bunun adı sivil halk egemenliğidir.
Sivil halkın devlet içinde örgütlenmiş ve devletin gücünü kullanan saldırganlara karşı koruduğu, iradesiyle şekillendirdiği kendi milli egemenliğidir. Halk eylemliliğinin bu yüzü bile bu olguyu demokrasi mertebesine çıkarır. Bütün halkın iştirak ettiği bir eylemden daha demokratik bir davranış biçimi olabilir mi? Esasen demokrasinin bütün kural ve kurumları halkın ortak hareketini sağlamak amacıyla icat edilmemiş mi? Bütün farklılıklarına rağmen halkta ortak ve birleştirici duyarlılıklar yaratan her eylemlilik demokratiktir, demokratçadır.
Eğer bir halk, inançlarından aldığı yüksek motivasyonla demokrasi dışı darbeci devirmecilere karşı kamusal alanın sivil hayatını koruyorsa, o halk kendine özgü bir demokrasi de inşa edebilir ve bu demokrasi diğer evrensellikler gibi evrensel insanlık ailesinin yanında saygın yerini pekala alabilir. Burada kayda değer olan tek şey, bu akışkan halk hareketine doğru prespektifler vererek, özü olan dindar demokrasi ile bütünleşmesini sağlamaktır.
Evrensellik sadece batıya dair bir fikriyat değildir. Ünlü Rus romancı Şolohov’un da dediği gibi ‘’evrensellik; herkesin kendi köklerinden bir şeyler taşıdığı özgünlüklerle oluşan büyük insani değerler havuzudur’’.Burada önemli olan ötekini taklit etmek değil, Kendi köklerinden özgün bir şeyler yaratıp onu insanlık alemine armağan etmektir.
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025