İlker DEMİR
En orta az yetkili ağızları da tek tek benzer açıklamalar yaptı, HDP 2019 yerel seçimleri sonucu şöyle özetlendi:
"AKP iktidarının yerelde çökertilmesi. Bu, merkezde onu devirmenin ilk adımıydı. Dolayısıyla kimin kazandığı değil kimin kaybettiğiydi stratejinin temeli ve bu varsayımla hareket edildi."
Bu özet çok tartışıldı, ama mutabakat kanaat değişmedi çünkü mutabıklar bu kanaate ortaktı, özeleştiri yaptıracak objektif ve subjektif şartlar da yoktu.
İçte muhalif var mıydı, pek dışa yansımadı.
Dışta muhalif vardı, ama o da içe yansımadı, çünkü alınan kararın ve peşinden kararın olumlu aritmetik sonuçlarının etkisiyle karar alanlar zamanının ünlü diktatörü Fulgencio Batista'yı yenip Havana'yı ele geçirmiş bir Castro edasıyla demokratik çevreye kostaklandı durdu.
Şimdi son seçim sonuçlarıyla bu duruş sarsıldı, gevşedi ve alınan son sonuçların o zahiri destek izleri açığa çıkmaya başladı, ama o duruş analiz masasına hala yatırılmıyor, hala "heheey be ne güzel kaybettirdik!" Pirüs'ü devam ediyor.
Bu mutabakat özetinin en belirgin en göze batan belirsizlik siyaset dışı tespit "kimin kazandığı değil kimin kaybettiği" yönelimi.
Nitelik olarak iki devlet seçeneğinden biri, daha fazlası değildi.
Ama analiz yanlış veya farklı olunca yönelim böyle oldu, diiğer cümleler dolayısıyla önemsizleşti.
Analizden öte bu bir yönelim, sanki bir siyaset tarzı.
Çünkü "kaybettirme", "Kahrolsun faşizm, imza devrimciler" yazılamalarının bugünlere uzanan bir yaşlılık hali üretimiydi.
"Kaybetsin AKP, imza HDP!".
İlkinde adresi belli olmayan devrimciler yerine adresi belliydi, ama aday adreste değildi, hedef başkası adına gelin ya da güveyiydi.
Daha da beterdi, kazandırılacak aday, HDP ile fotoğraf dahi çektirmeyen, "terörle mesafeni koy!" diye posta atan devlet partileriydi.
Beterdi çünkü, kaybettirme politikası devlet içiydi, desteklenen adayın "istemiyorum yan cebime koy kişiliksizliği" çizilen politikayı büsbütün rezilleştirdi.
Kazanç HDP açısından kimliksizdi ama devlet açısından "Amasya'nın bardağı" bir kazan kazandı.
HDP'yi işte bu donanımsız siyasetçiler yönetti.
Bir partinin ittifaklar politikası olurdu.
Bağımsız demokratik ve barışçı bir siyaset "hükümet olanın rakibine destek verelim de görsün gününü" diyemez; yenilen sopanın öcü alınan çelik çomak oynama zamanı değil büyük işi gelecek işiydi.
Tutum, kısa bir süre yürek serinletti, ooh dedirtti, ama orta vadede ne aklı selim rakibe, ne desteklediğine, ne parti tabanlarına ve tabi ne de mazlum seçmenine güven verdi.
Çünkü halkın kurtuluş felsefesi, rakibin yenilsin de nasıl yenilirse yenilsin üzerine değildi.
Kurtuluşu ilan edersin, açıklarsın ilkelerini, ortaklaşılanlarla ittifak kurar öyle desteklersin.
Her sınıf ve tabaka ile ayrı ayrı da ittifak kurarsın.
Hiçbiri olmuyorsa, kendi adayınla girersin.
Seçeneğin yoksa ve dönemeçte değilsen kayıtsız şartsız, ittifaksız destek kuyrukçuluktur.
Bu ittifaklar politikasının bir gereğidir ve ayrıca demokrasi kültürünün de olmazsa olmaz bir şartıdır.
Seçimlerden amaç, karşı tarafın halkı kurtaramayacağını, kendi kurtuluş proğramını anlatmak ve halkı onun bir öznesi haline getirmekti.
Bu, kuyrukçu politik tutumlarla ortada kaldı, fırsat heder oldu.
HDP seçimin aritmetik bir parmak oyunuyla iktidarı kapmak üzerine kuran egemen politikanın bir parçasına dönüştü.
Peki şimdi farkına varıldı mı?
Hala anketler doğru söyleseydi Başkan değişirdi, "ilk yendirme adımı doğruydu fakat" terennümlerine bakılırsa konu hala hiç anlaşılmadı ve farkına varılmadı, belki yanlış sadece şöyle bir sarstı, rötuşlarla "kaldığı yerden devam" edecek ya da farkına varılıp enine boyuna bir analizle/özeleştiriyle yeni bir başlangıç olacak.
Ve artık sanal çok tıklı çok popüler arayan bir ürün/meta satıcısı işletmeciliğinden çıkılacak.
Yol yordam liyakat ve her şeyin pusulası ilkeler olacak
Egemen sol etkin olsa da doğru özü barındırıyor, bu araç donanacak.
Çünkü doğru amaçlara ancak doğru araçlarla gidilebilir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- LİDER APO MU DEMİRTAŞ MI?
26.11.2025 - SÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"!
31.10.2025 - DEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF
4.10.2025 - YANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ
17.09.2025 - "KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!"
28.08.2025 - BU KOMİSYON NE ÇÖZER?
10.08.2025 - KÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI
28.07.2025 - SÜRECE DOĞRU TUTUM
17.07.2025 - CHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI?
6.07.2025 - İDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ?
23.06.2025
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































ADNAN
Yazın tam gündeme oturmuş, Nedense kimse özeleştiri yapmaktan kaçınıyor.