Markar ESAYAN
AK Parti'nin kurumsallaşmasının öneminin sıradan bir mesele olmadığının çoğumuz farkındayız. Bunun nedenlerini saymaya kalktığımızda uzun bir liste oluşur ve kimse de bu listedeki maddelere itiraz etmez.
Ama daha temelde, daha köklü bir anlamı var AK Parti hareketinin.
Çoğunluk, demokratik kültürün inşasının tamamlanmasını, muhalefet partilerinin özlediğimiz yapısal/zihinsel dönüşümü geçirmesini, en nihayetinde, Batılı türden istikrarlı, her gün yüreğimiz ağızımızda uyanmadan, normalleşmiş sakin bir ülkede yaşamayı temenni ediyor; ama bunun nasıl olacağına dair öngörü veya öneriler yaşadığımız sürecin hakettiği ölçüde derin değil. Bu nedenle gerçekçi olmayan bir karamsarlığa veya iyimserliğe kayabiliyoruz.
Vesayet sisteminin geçerli, geniş çevrelerin politik güçten yoksun, demokrasi için elzem olan orta sınıfın ise zayıf olduğu, PKK gibi bizzat bu düzeni tahkim için ortaya çıkmış “kadrolu” sorunları bulunan, yine aynı nedenle, kötü bir ekonomiye, sosyal adaletsizliğe mahkum edilmiş bir ülke nasıl demokratikleşir ki?
Son 12 yılda olduğu gibi…
Devletten nemalanmamış, kendi imkanları ile orta sınıflaşan, tıpkı 16. Yüzyıl'da Avrupa'da yaşandığı gibi, burjuvalaştıktan sonra politik güç talep eden, aşağıdan yukarıya doğru paradigma yaratan bir halkçı akımdan bahsediyoruz.
Ama en nihayetinde, Türkiye'de ve her yerde bu bir devrimdir. Devrime maruz kalan akım bundan hazzetmez. Politik ve ekonomik gücü elinden kaçırmamak ya da eşit paylaşmamak üzere her yola başvuracaktır. Ne iyi ki, biz bu dengelenme sürecini sert de olsa, Avrupa veya Rusya tarihinden daha uygar yaşamaktayız.
Bu manada, AK Parti'nin reformları, kötü olduğu için değil, onun anlamının elitlerin imtiyaz ve kontrol kaybına denk geldiği için direnç görüyor. İş yerel dengelerden ibaret olsaydı, zaten sorun çok önce çözülürdü. Vesayet sistemi kendi kendine, yerel dinamiklerle oluşmuş değil. Türkiye gibi önemli bir ülkenin uzaktan kontrol edilebilmesini sağlıyor. Haliyle bizler, 2013 yılının başından beri dış aktörlerin yerli aktör gibi davrandıklarını, Çözüm Süreci'ne, ekonomik ve askeri kararlara, son olarak da seçimlere müdahil olduklarını görüyoruz.
Şark cephesinde yeni bir şey yok. Yeni olan AK Parti ve onun dönüştürücü misyonu.
Bu direncin, günlük siyasi hayatımıza “kutuplaşma” olarak sokulduğunu görüyoruz. Hatta bazı muhafazakârlar bile bu sürecin derinliğini anlayamayıp, bu durumu yanlış şekilde içselleştiriyorlar. Bu aslında, AK Parti'nin ana misyonuna dönük bir alt oyma. Elzem olan eleştiri/özeleştiri müessesesinden farklı. Bir mücadele aracına dönüşmüş bir ters kavramsallaştırma ile karşı karşıyayız.
Oysa AK Parti ülkeyi normalleştiren tek aktör. AK Parti reformları sayesindedir ki, CHP irtica ambalajlı darbe çağrıcısı olmaktan kurtuldu ve değişim baskısı ile eklektik de olsa topluma uyum göstermeye çalışıyor. İrtica, bölünme söyleminden, demokrasi, özgürlük klişelerine geçişleri de aynı zorlama yüzünden oldu.
Bu partiler, medya ve STK'ları, AK Parti'yi hal etmek için bir darbe sürecine toplumsallık rolü vermek adına, “her hıyarım var diyene ellerinde tuzlukla koşturuyorlar.” Sorun değil. Çünkü, CHP artık kolay kolay Ermeni vakıflarına el koyma noktasına devleti bir daha getiremeyeceği gibi, Kürt inkarını da canlandıramayacak. Çünkü algı mühendisliğini güne uygun yapmak adına, evet demokratik değerleri eklektik olarak suiistimal ediyorlar ama, tabanlarının bu stratejiden haberi yok. Onlar söylenenleri ciddiye alıyorlar. Dönüşüyorlar ve bu AK Parti sayesinde oluyor.
Mühendisliklerin böyle bir yumuşak karnı var. Yola çıkarken kullandıkları yöntemler, baştaki amacın tam tersine hizmet ediyor. Mühendislikler başarılı olsaydı, tüm Rusya ve eski SSCB ülkeleri ateist olmuştu.
O zaman, normalleşmenin devam etmesi ve sonuca ermesi için, dönüştürücü hareket olan AK Parti'nin hakim parti olması ve ülkeyi menzile yetiştirmesi gerekiyor. Onlar bunun farkında ve bu nedenle bu hareketin üç ana kolonunu, muhafazakâr demokrat taban, parti ve liderliği bölmeye, parçalamaya çalışıyorlar.
Hasılı, AK Parti'nin, sadece muhafazakar taban için değil, tüm yurttaşlar ve gelecek nesiller adına kendisini koruması, ayakta kalması ve başarılı olması lazım. Normalleşme dileyenlerin, bunun kolay bir yolu olmadığını anlaması gerekli.
Kolay olsaydı, kalıcı olmazdı.
*Evvelki gün AK Parti Diyarbakır eski Gençlik Kolları Başkanı Yunus Koca kardeşimiz alçak bir saldırı sonucu hayatını kaybetti. Kederimiz büyük. Başbakan Ahmet Davutoğlu faillerin yakalanması için soruşturma başlattı. Biz, Yunuslar için barış azmimizden vazgeçmeyecek, onların ödediği bedeli unutmayacak, unutturmayacağız.
Camiamızın başı sağolsun. Yunus kardeşimin mekanı cennet olsun.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019