Mehmet ALTAN
Basın Tarihi yazmak, iki farklı zaman dilimini gösteren iki saatle dolaşmak gibi…
Saatlerden biri Basın Tarihi’nin durduğu durağı, diğeri ise yaşadığımız günleri gösteriyor.
2009 yılını dipli köşeli dolaşmaya devam ederken yazdığım “Bireysel Başvurunun Sonu” başlıklı yazıda şöyle bir bölüm vardı:
“2009 yılında AİHM Türkiye’den yapılan başvuruların 4’ünü karara bağladı.
Bunlardan biri de Nahide Opuz Kararı idi…
AİHM koca şiddetine karşı devletin kendisini yeterince koruyamadığını karara bağlamış ve Türkiye’yi mahkûm etmişti.
Bu kendi alanında bir ilkti.
Opuz Kararı, İstanbul Antlaşması ve bugünler…
Başlı başına bir yazı konusu…”
Tam daha önce vurguladığım Opuz yazısının devamını yazmaya oturdum, güncel saatim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin geçen yılın bilançosunu açıkladığına işaret ederek beni uyardı.
Güncele geri döndüm.
xxxxxxx
Türkiye “hukuk konusunda çok özensiz” bir devlet olmaktan çıkıp, evrensel hukuktan tamamen kopma noktasına doğru dört nala gidiyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2024'e ilişkin açıklanan istatistiklerine göre Türkiye, aleyhinde en fazla dava başvurusu bulunan ülke.
AİHM'ye, 47 Avrupa ülkesinden yapılan şikayetlerin toplamı 60 bin 350.
Bunların yüzde 35,8'i Türkiye kaynaklı hak ihlali iddialarından oluşuyor.
Bu da karar bekleyen 21 bin 600 dava başvurusu anlamına geliyor.
Türkiye, bu sayıyla diğer ülkelerin açık ara önünde yer alıyor.
“Hukuksuzluk Şampiyonu” da diyebilirsiniz.
xxxxxxxx
15 Temmuz sonrası, daha önce yaşanan hukuksuzluklar ve yargı adaletsizliği hız kazanarak devam etti.
Yaşanan hukuk kırımı, “15 Temmuz yargısı” olarak anılmaya başlandı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a yürümesine neden olan yargısal skandallar nedeniyle “hak, hukuk, adalet”in kalmadığı çok yaygın kabul gördü.
Ama mağdurlar yok sayıldı.
İktidarın mağdurları yok sayması şaşırtıcı değildi… Ama bu konuda Kılıçdaroğlu dışındaki muhalefetin iktidarın işbirlikçisi gibi davranıp aynı tavrı benimsemesi şaşırtıcıydı.
Zaten bu adaletsizliğin yerleşmesinde muhalefetin işbirlikçiliği önemli bir rol oynadı.
Muhalif görünenler, yaşananları “adaletin olmadığı ama mağdurunun da olmadığı” bir dönem biçiminde takdim etmekten çekinmediler. Hatta bunu bilinçli bir şekilde kabul ettiler.
15 Temmuz yargısının yarattığı mağduriyetler ve mağdurlar bilinçli ve sistematik bir şekilde yok sayıldı.
Hukukun zerresinin kalmadığı kabul edildi ama hiç mağduru yokmuş gibi bir tavır sergilendi. İktidarı muhalifiyle tüm medya bu konuda ağız birliği ettiler.
Muhalif gözükenler, hukuksuzluk kendi kapılarını çaldığında bile daha önceki mağdurlardan hiç söz etmeyip “ilk mağdurlar” olarak kendilerini vitrine koymayı tercih ettiler.
Böyle bir işbirlikçi muhalefet, hukuku yok etmek isteyen bir iktidarın en büyük yardımcısıdır.
AİHM’deki “Türkiye aleyhindeki başvuruların içeriğine bakıldığında da büyük çoğunluğunun 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimiyle bağlantılı olduğu görülüyor.”
İktidarın ve muhalefetin birlikte yok saydığı “mağdurların” dosyaları bu dosyalar.
xxxxxxx
AİHM 2024'te 1102 karar açıklamış…
Bunlardan 73'ü Türkiye'yle ilgili.
Strasbourg'da AİHM Başkanı Marko Bosnjak tarafından açıklanan veriler “15 Temmuz Yargısı”nın robot portresini de çiziyor…
Türkiye hakkında açıklanan 73 karardan 67'sinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) en az bir maddesinin ihlal edildiği tespit ediliyor.
Açıklanan kararlara bakıldığında en fazla ihlale, sözleşmenin “özgürlük ve güvenlik hakkını” garanti altına alan beşinci maddesinde rastlanıyor.
AİHM, 19 davada bu maddenin ihlal edildiğine hükmetti.
xxxxxxx
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. Maddesindeki “özgürlük ve güvenlik” hakkı bizim Anayasa’mızın 19. Maddesi'nde düzenlenmiştir.
Maddenin ilk fıkrasındaki “Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir” ifadesiyle kişinin özgürlüğüne müdahale edilemeyeceği güvence altına alınmıştır.
AİHM, anayasanın 19. Maddesinin ihlal edilerek tutuklanmaması gereken insanları sistematik bir şekilde tutuklandığını saptamaktadır.
Bu, bizim yargımızın kendi anayasamızı yok saydığı anlamına geliyor.
xxxxxxx
AİHM’in geçen yıl karara bağladığı başvurular arasında ikinci sırayı “ifade özgürlüğüne” ilişkin 10'uncu madde alıyor.
Bizim Anayasanın 26. maddesinin 1. fıkrasına göre, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.”
Bu hürriyet, resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.
Görüldüğü üzere “ifade özgürlüğü” de hak getire.
O konuda da bizim yargı anayasayı yok saymış.
xxxxxxx
AİHM’in karara bağladığı başvurularda üçüncü sırayı, insan hakları sözleşmesinin “adil yargılanma” hakkını düzenleyen 6'ncı maddesine ilişkin ihlaller yer aldı.
Yani adil yargılama da sizlere ömür.
xxxxxxx
Durum böyle iken …
Muhalefetin 15 Temmuz yargısının yarattığı mağdurları yok sayarak iktidarla gizli bir dayanışma göstermesini nasıl açıklamak gerekir?
Demokrasi ve demokratik cumhuriyet istemeyenlerin “gizli koalisyonu” mu bu?
Birbirlerine bağırıp çağıran ama iş, ortaklaşa kızdıklarına karşı hukuksuzluğun yapılmasına geldiğinde bunu birlikte onaylayanların bu ülkeye hukuk ve demokrasi getirmesi mümkün mü?
Bu nedenle zaten hukuk siyasetin önüne geçemiyor.
Çünkü burada “ortaklaşa kızdıklarına” karşı yapılan hukuksuzluk konusunda muhalefetle iktidar arasında gizli ve korkunç bir ortaklık var.
Bu yüzden siyaset kurumu demokratik bir hukuk devleti kurmaktan hızlanarak uzaklaşıyor.
Devletin çöküşü de ivme kazanıyor.
xxxxxxxx
Türkiye, görüneni, gündeme konulanı konuşmayı seviyor.
Gerçeklerden hoşlanmıyor.
Hukukun herkes için olduğunu, “bazıları için hukuk olur, bazıları için olmaz” anlayışının hukuksuzluğun temeli olduğunu anlamak istemiyor.
Türkiye’nin konuşmadığı ve anlamak istemediği o gerçekleri de AİHM açıklıyor.
Yazarlar
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
23.07.2025
17.07.2025
11.07.2025
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025