Mehmet ALTAN
Tunceli’de şehit olan 39 yaşındaki Tabur Komutanı Binbaşı Yavuz Sonat Güzel’in acılı annesi Emine Güzel, insanoğlunun tadabileceği en ağır kederle feryat ediyor:
“Oğlum seni bekliyordum ben. Öldüm ben artık yaşayamam. Neredesin Tayyip? Haber verin.”
Neden birdenbire insanlarımız ölmeye başladı?
Anneler neden çığlık çığlığa acılar içinde kıvranıyor?
Neden her şehit cenazesinde insanlar suçluyu bulmak için Ankara’ya bakıyor?
***
Bu kanlı kaos sarmalı 32 gencimizin hayatını kaybettiği Suruç Katliamı ile başlamadı mı?
Ankara IŞİD’i suçlayıp, bu örgüte karşı savaşan koalisyona bu saldırı nedeniyle katılmadı mı?
Peki, şimdilerde IŞİD ya da IŞİD ile savaş konusunda tek kelime duyan var mı?
IŞİD’e üç bomba atıldıktan sonra birden bambaşka bir savaşın içine yuvarlandı Türkiye.
Siyasal iktidar el çabukluğuyla IŞİD’i denklemden çıkardı.
***
İktidar, seçimleri HDP ve Selahattin Demirtaş yüzünden kaybettiğini düşündüğü için, Suruç saldırısından iki gün sonra Ceylanpınar’da IŞİD’le ilişkili oldukları iddiasıyla PKK’nın hayâsızca öldürdüğü iki polis memurunun cenazesi üzerinden bugün içinde bulunduğumuz siyaseti geliştirdi.
Abdullah Öcalan ile sabah akşam görüşüp Selahattin Demirtaş’ı suçlayarak, her gün silahların susması için çağrıda bulunmasına rağmen HDP ile PKK özdeşliği kurarak, yeniden iktidar olma hayalini gerçekleştirmenin yolunu bu kanlı savaşta gördü.
Suruç’u ve IŞİD’i unutup, PKK ile savaşarak HDP’nin oylarını düşürme planları kurup savaşı başlattı.
İnsanların ölümleriyle oylarını artırma hesaplarına girişti.
Halkın şehit cenazelerinde kabaran öfkesi bu oyunun açığa çıkarıldığını gösteriyor.
İnsanlar, çocuklarının hangi siyasi ihtirasa kurban edildiğini biliyor ve suçluları affetmiyor.
***
Bizim iktidarın tam suçlarken aniden suçlamaktan vazgeçtiği tek grup IŞİD değil elbette.
Mısır darbesinden sonra iktidarın hedefinde duran Suudi Arabistan yönetimi de birdenbire unutuldu.
Suudi Arabistan yönetimi Mısır’da darbeci Sisi’yi desteklerken esip gürleyen güruh, Yasin El Kadı’nın uyarıları ertesinde dillerini yuttular… El Kadı’nın iktidarı korkutan tehditkâr sesi arşivlerde duruyor.
‘İşadamı’ Yasin El Kadı’nın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Suudi Arabistan siyasetini kökten belirlediği aşikâr…
Kâbe’de vinç faciası olur, 107 hacı ölür, 238 kişi yaralanır, çıt yok…
Suudi Arabistan’ın keyfi yönetimi yüzünden bayramın ilk günü içlerinde Türk hacıların da olduğu 753 hacı göz göre göre ölür, İslam âleminin isyan ettiği bu katliama karşı içerdeki eleştirilerin önünde Recep Tayyip Erdoğan siyasi kalkan olur.
Öyle ki Suudi Arabistan Kralı Selman yaşanan Hac faciası sebebiyle Hac Bakanı, Mekke Belediye Başkanı ve Mekke Emniyet Müdürü’nü görevden alarak buradaki aldırmaz ihmalkârlığı kabullenirken, Recep Tayyip Erdoğan ‘kraldan çok kralcı’ bir yaklaşımla “kalkıp da illa Suudi Arabistan’a bir fatura, suçlusu buymuş gibi bir yaklaşımı doğru bulmuyoruz” der.
***
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin politikaları siyasi iktidarın kişisel çıkarlarına ya da korkularına göre yön değiştirip duruyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Moskova’da Putin’le görüştü ve Ankara’nın Suriye politikası birdenbire 180 derecelik bir dönüş yaptı.
Putin görüşmesi öncesi “inşallah biz en kısa zamanda Şam’a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız. O gün de yakın. İnşallah Selahaddin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camii’nde namazımızı da kılacağız. Bilali Habeşi’nin, İbn-i Arabî’nin türbesinde, Süleymaniye Külliyesi’nde, Hicaz demiryolu istasyonunda kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz” palavraları vardı…
Putin sonrası ise “burada Esed’siz bu sürecin olması veya geçiş sürecinde belki Esed ile gidilme gibi bir şey olabilir ama asıl olması gereken muhalefetin, bir defa Esed’le zaten bir Suriye geleceğini kimse görmüyor” noktasına gelindi…
Böylesine dalgalana dalgalana, döne döne tutarsızlık şaheserleri yaratan bir iktidar Türkiye’yi yönettiğini sanıyor.
Yönettikleri falan yok, insanları öldürtmekten ve ülkeyi rezil etmekten başka bir işe yaramıyorlar.
***
Bu iktidar, kendi çıkarları ve muhteris hayalleriyle kör olmuş durumda.
Onlar hala olup biteni anlayamıyor.
Hâlbuki bugün olacakları eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, 23 Nisan 2012’de Neşe Düzel’e verdiği röportajda teker teker anlatmıştı.
“Suriye’de Beşar Esad yönetiminin gitmesi halinde, Mısır’daki gibi yerine konulacak bir askeriye yok. Esad’la birlikte askeriye de gidecek çünkü. O zaman ülkenin kaosa düşeceği kesin gibi. Eğer Esad, alternatifi doğru dürüst hazırlanmadan düşerse, asıl felaket o zaman olur! Çünkü iktidar sahipsiz kalır. Böyle bir kaosun çok boyutlu sonuçları olur.
Mesela Türkiye’ye göç akını yüz binlerin üzerine çıkar. Ayrıca Kürtler Suriye’de en organize muhalif kesim olduğundan, Kürtler açısından otonomi ilan etmek bir kaos ortamında çok kolay olacak. Türkiye’ye sınırdaş yerde bir otonom Kürt bölgesi oluşacak.”
Olacakları öngören gitti, Müslüman Kardeşler üzerinden halifelik rüyası görenler kaldı.
***
İktidarın bizi içinde yüzdürdüğü bu kanlı bulamacın başlangıç tarihlerinden biri iktidarı kaybettikleri 7 Haziran ise, bir diğeri de hısızlık yaparken suçüstü yakalandıkları 17-25 Aralık ve sonrasıdır.
Ancak kırılma noktalarından bir diğeri de Roboski Katliamı’dır.
Birkaç gündür Kemal Göktaş Cumhuriyet Gazetesi’nde bu katliamın üzerindeki kara örtüyü kaldırıyor.
Roboski’de çoğunluğu çocuk olan 34 vatandaşın savaş uçaklarıyla bombalanıp öldürülmesiyle ilgili dava dosyasındaki ifadeler, bombardımandan önce ilgili tüm askeri birliklerin sınıra yaklaşan grubun ‘terörist değil, kaçakçı olduğu’ konusunda Ankara’yı uyardıklarını ortaya koyuyor.
Buna rağmen Genelkurmay’ın bombalama kararı verdiği görülüyor.
Peki, Genelkurmay’a bombalama emrini kim verdi?
***
Çok fazla birikmiş olan iç ve dış yanlışın ödenmesi güç faturası kabarmış durumda. Ortaya çıkan tablo bunu gösteriyor.
Çocuklarının siyaseten öldürülmelerine isyan eden acılı insanlarımıza ‘karaktersiz’ diyen bir zihniyet, siyasal iktidardan gitmemek için her şeyi yapmaya, yakıp yıkmaya eğilimli dursa da Türkiye bunlara teslim olmayacak.
Çıkarları, korkuları, ihtirasları yüzünden ülkeyi bu hale getirenlere halk gereken dersi 1 Kasım’da verecek.
Az kaldı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025