Dün Erdoğan'ın ABD'ye gitmeden önce havaalanında söyledikleri çok eğlenceliydi.

Reza Zarrab ile ilgili söyledikleri de çok eğlenceliydi, Obama ile görüşme konusundakiler de…

***

Aşırı bir ısrar ve arsız bir çabaya rağmen Obama, Erdoğan ile ikili bir görüşme yapmayı reddetti.

Bu nedenle Erdoğan'ın dünkü açıklamalarında öncelikle bu konuya dikkat ettim.

‘Obama görüşmek istemiyor' denemeyeceği için ne söyleneceğini merak ediyordum.

“Orada bu toplantılar sadedinde, nasıl G20'de yaptıysak aynı şekilde orada da...

Çünkü sadece bu Sayın Obama'nın ikili bir görüşme için davetine icabetle değil, bir zirveye davetle gittiğimiz bir toplantıdır.

Takdir edersiniz ki 50'yi aşkın Sayın Obama'nın davetine gelen orada liderler olacak. Onların ciddi bir kısmıyla, kendisinin de orada görüşmeleri olacaktır.

Biz de bu şekilde kendisiyle orada bir ikili görüşmeyi yapacağız. Ama bu görüşme ne kadar sürer, o görüşmenin gündemiyle, toplantının akışıyla alakalı, bir konu olacaktır.”

Konuşmanın özeti şu, belki bir koridorda birkaç dakikalığına karşılaşacaklar.

Türkiye, bunu bile büyük bir ‘hediye' olarak kabul etme durumuna düşürüldü sonunda.

***

Obama'nın Erdoğan ile neden görüşmek istemediğini, cami açılışına neden katılmadığını, ciddi Amerikan gazetelerini okuyunca çok açıkça görüyorsunuz.

Örneğin, Wall Street Journal'da yayımlanan Dion Nissenbaum ve Carol E. Lee imzalı haberde üç neden belirtiliyor:

1) Gezi protestolarına sert polis müdahalesi ve hükümetin muhalifleri susturma girişimleri…

2) Aralık 2013'te Türk polisinin Erdoğan'ın kapısına dayanma riski taşıyan siyasi yolsuzluk soruşturmasında onlarca kişinin keyfi bir şekilde tutuklanması…

3) Obama yönetiminin, Türkiye'nin PKK'ya karşı mücadelesini desteklemesine rağmen Güneydoğu'da tank ve askerlerin kullanılmasından duyulan endişe…

***

AKP iktidarının üzerini örtmek için ülkeyi raydan çıkarttığı ama gene de hedefine ulaşamadığı 17 Aralık iddianamesi tüm haşmetiyle ortada dururken, Erdoğan'ın “ülkemizi ilgilendiren bir konu değil” demesi de herkesi çok eğlendiren bir durumdu.

İngiltere'de yayınlanan Independent Gazetesi ise dünya haberleri bölümünde ilk haber olarak kullandığı yorumda, Reza Zarrab'ın ABD'de tutuklanmasının Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı zor durumda bırakabileceğini yazıyordu.

Konuyu irdeleyen uzmanlar da ABD'nin amacının güçlü bir mesaj vermek olduğunu ve bu davanın kapsamının muhtemelen çok dar olmayacağını söylüyorlar.

‘Anayasaya uymama' ısrarındaki bir siyasetçinin söyledikleri ile işin gerçeğini yazan yabancı gazeteler arasındaki fark sizi de eğlendirmiyor mu?

***

Ama içeride söylenenler ile dış dünyadaki gerçekler arasındaki fark çok büyüyor, Erdoğan dünya sisteminden çok hızlı ve sert bir biçimde dışlanıyor.

Bunun bu ABD gezisinde daha da net görüleceği de kuvvetle vurgulanan bir nokta.

***

Dünyayla aramızda gittikçe açılan makas, diplomatlar konusunda da çok bariz şekilde ortaya çıktı.

Kendi paçan tutuştuğunda yardım aradığın ülkelerin diplomatlarına yönelik gereksiz suçlamalar hem AB'yi hem de ABD'yi ağır açıklamalar yapmaya mecbur etti.

Başta anayasal düzen ve yasalar olmak üzere meşru yapı ile zıtlaşmanın tehlikelerine dikkat çekmek için gazeteci davalarına katıldıklarını yinelediler.

***

‘Anayasaya uymayı reddeden' Erdoğan zihniyeti Şanghay 5'lisine çok yaraşabilirdi… Ama orada da yer bulamadı…

Anayasayı çiğneyen, suçların üstünü örten, gazetecilerle akademisyenleri hapsettirmeye uğraşan, gazetelere zorla el koyan bir baskı rejimi dünyayı rahatsız ediyor.

Obama o nedenle görüşmüyor…

Sade Obama mı, herkes bu portreden süratle uzaklaşmakta…