Mümtazer TÜRKÖNE
Meral Akşener’in, “MHP Saray’ın arka bahçesi olmayacak.” sözü, bu partideki liderlik tartışmalarının ayağa kaldırdığı heyecan ve umutların temel dayanağını açıklıyor. Pazar günü toplanamayan kongre, MHP’nin son kongresinden tam 25 kat daha fazla medya ilgisine mazhar olmuş. Medyanın, özellikle iktidar medyasının ilgisi boşuna değil. Halk, dikta rejimine gidişi durdurmak için karşısına çıkan her çareye sarılıyor. Bu umudu söndürmek isteyenlerin gayreti mütevazı rüzgârı bir fırtınaya dönüştürüyor. Halkın hiçbir şekilde affetmeyeceği mağduriyet hikâyesinden yeni bir iktidar yeşermesi Türkiye’nin geçmiş tecrübeleri ile uyumlu bir kalıp. Saray MHP’ye burnunu sokup karıştırıyor ve kendi anti-tezini şekillendiriyor.
Freni tutmayan kamyon gibi yokuştan aşağı dehşet saçarak inen iktidarı durdurmak, sınırlandırmak ve ülkenin ortak çıkarlarının emrine vermek için çok fazla umut yok. MHP’deki gelişmeler, teorik tartışmaların ve eleştirilerin çok üstünde pratik ve etkili bir alternatife hayat veriyor. MHP bu rüzgârı bir fırtınaya dönüştürecek ve saray yerle bir olacak. “Saray’ın arka bahçesi olmanın”nın karşıtı, şimdi sarayı yerle bir etmek.
‘Saray iktidarı’ sözünden Cumhurbaşkanı’nın şahsını kastettiğim sonucunu çıkartıp soruşturma açan savcılara boşuna zaman kaybettirmemek için açıklama gerekiyor. ‘Saray iktidarı’ müesses anayasal nizamın dışında fiilî güç aparatları ile oluşturulmuş keyfî ve kanunsuz geniş iktidar şebekesini ifade ediyor. Kaynağını anayasadan ve yasalardan almayan yetkileri kullanan ve maalesef Türkiye’nin kaderini etkileyen bütün güçler, bu ‘saray iktidarı’nın aktörleri. Onca dikta tartışmasının ortasında ‘yok’ demek için, bu sarayın kapıkulu sınıfına dahil olmak lâzım.
Saray bir sembol, Beştepe’deki Saray ile özdeşlik kurulması tarihin bir cilvesi. Saraylar entrikaların, kumpasların, tuzakların mekânı; bir günde en tepelerden en aşağılara yuvarlanmanın mümkün olduğu iktidar oyununun geçtiği yerler. Saray’ın arka bahçesi de öyle.
Topkapı Sarayı’nın dış avlusundaki Siyaset Çeşmesi, arka bahçelerin işlevi hakkında fikir veriyor. Başı vurulan vezirin kanınını su akıtıp temizlemek için bahçenin köşesindeki bu çeşme başı ideal bir yer olarak görülmüş. Devletin zirvesindeki kim bilir kaç büyük adam bu bahçede, gözden düşünce kelime-i şehadet getirip celladın baltasına boynunu uzatmış…
Sembollere sadık kalınca, Saray’ın arka bahçesinde o çeşme başında vurulan son başın Davutoğlu’nunki olduğu ortaya çıkıyor. Koskoca Sadrazam’ın başı vurulunca, onun kapı ahalisinin, yani devletin köşe bucağına yerleştirdiği kadrolarının akıbeti de belli oluyor. İktidar kanadında son zamanlarda ‘Pelikanlı-Delikanlı’ atışması, saray darbesinde kazanan hiziple kaybeden ekip arasındaki bol desise ve dedikodu yüklü tasfiye kavgasını yansıtıyor. Akşener’in bahsettiği ‘Saray’ın arka bahçesi’ metaforu tam olarak burada devreye giriyor.
Hatırlarsanız önceki hafta Bahçeli’nin ‘hükümete hukukî destek’ lâfı çokça tartışılmıştı. MHP lideri sonrasında bu -derin anlamlar saklı- sözüne açıklık getirdi ve Davutoğlu’nun istifası sonrası, AK Parti’de kopmalar beklediği ve ‘hukukî desteği’ bu duruma bağladığı ortaya çıktı. MHP’nin beş bakanlık alarak 22 Mayıs kongresinden sonraki AK Parti yönetimi ile koalisyona gireceği haberi, bu tabloyu tamamlayan bir iddia olarak ikna edici bulundu.
Sarayın Davutoğlu sonrasında kendi iktidarını restore edebilmesi için geniş bir şantiye kuracak kadar elverişli bir arka bahçeye ihtiyacı var. İşlevsiz medyası, mahalle kavgasına dökülmüş parti içi rekabeti ve genel başkan değişikliği ile heyecana kapılan kadroları teskin etmek için bu bahçe çok hayatî öneme sahip. İkbal kapısına sıraya girip bekleyen çok hevesli var. Boynu vurulanların gömüleceği çukurları nerede açacaksınız? Bu işler öyle uluorta yapılmaz ki.
MHP’deki lider tartışması işte bu yüzden bir saray entrikasına hapsedilmek isteniyor. Saray-keyfilik-entrika ve karşısında toplumun derinlerinden gelen iktidarın sınırlanması ve denetlenmesi talebi. İktidar mı? ‘Tamam kalsın’ diyenler bile ‘denetlenmesin’ demiyor. Bu talepleri gömecek kadar geniş bir saray arka bahçesini kimse kuramayacağına göre, demokrasi içindeki çarelere sarılmak en doğrusu.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025