Murat Sevinç
‘Seçmen heyecanlı değil’… muhtemelen değildir, neden heyecanlı olsun, bu ülkenin ‘muhalif’ seçmeni kadar hırpalanmış başka bir kitle var mı!
‘İnsanlar ilgisiz’… sanmıyorum, belki yeteri kadar değildir, ancak daha ziyade kendini korumaya çalışıyor gibi sade yurttaş, yeniden ve büyük hayal kırıklıkları yaşamak istemiyor, Mayıs 2023 seçimlerinden dili öyle yandı ki, sıcak ya da soğuk, önüne ne çıksa üfleyecek halde.
‘Millet sandığa gitmeyebilir’… bilinemez, bu kez fazla gürültü çıkarmadan, sakince gitmek istiyor olabilir sandığına.
‘Anketler şöyle diyor’… desinler, daha önce de neler neler demişlerdi, çoğu çuvalladı, sandık akşamını beklemek en doğrusu gibi görünüyor.
‘YRP AKP’den oy alıyormuş’… muhalifleri sevindiriyor bu gelişme, neden sevinmesin ki insanlar, sonuçta bir parti-devlet rejimine geri adım attırmak söz konusu ve oğul Erbakan’ın oyu arttığı için sevinen muhalifler, oğul Erbakan’ın nasıl biri olduğunun farkında. Onun oyunun artmasına değil, diğerinin azalmasına seviniliyor. Pek talihli bir halk sayılmayız, sabah akşam bize sövenlerin seçmeni fikir değiştirdiğinde, ‘aşı olanların bebeği kuyruklu ve tüylü doğuyor’ diyen sivri zekâya yöneliyor; böyle bir yer burası, kumaş bu.
‘Erdoğan çok rahat görünüyor’… bilmiyorum, öyle mi, il il dolaşmasının nedeni rahatlık mı, sabah akşam konuşma yapmasının nedeni, bürokratlarının İstanbul’da mahalle mahalle gezmesinin nedeni, bakanların esnaftan oy istemesinin nedeni, rahatlık mı?
‘İmamoğlu birilerine çok benziyormuş ve bu yüzden tedirgin ediciymiş’… neresi benziyor, ideolojik bir benzerlik mi, yaşam tarzı benzerliği mi, siyasi arka planları ve beslendikleri dünya görüşü mü, neyi benziyor? Çok mu hırslı? Hırslı olmayan başarılı bir siyasetçi var mı? Hırs sahibi olmayan biri bu düzeyde siyaset yapar mı, örneği var mı? Her sakallı dedem mi ki, her hırslı siyasetçi aynı insan olsun. Muhalefet kırk yılın başı ‘cezaevinde olmayan’ yetenekli bir siyasetçi bulmuş, herkesle diyalog kurabiliyor, şehri güzelleştiriyor, seçim kazanabiliyor, üstelik bunu -şimdilik- gizli protokol filan imzalamadan yapıyor, dert tasa bu mu?
‘Sonuçta bu bir yerel seçim’… hayır değil, Türkiye’de hiçbir seçim yalnızca o seçim değil, demokratik ve laik bir Cumhuriyet’e sahip olunacak mı olunamayacak mı, her seçimde aynı şeyi oyluyoruz. “Sonuçta çöpümüzü toplasınlar yeter” diyen tuzu kurular, yıllardır cezaevinde tutulan insanlarla bu konuyu tartışmak ister mi? Aymazların poposunun rahatı, toplumsal yaşamın selametinden, laiklikten, demokrasiden daha mı hayati?
‘Yok yok, devlet ile hükümeti birbirine karıştırmayalım, devlet ayrı hükümet ayrı’… vay be, hakikaten mi, dahiyane bir tespit. Peki, nasıl bir ayrılık bu? Devletin tüm kurumları, bürokratları ve yargısı haricinde bir devlet mi var? Nerede? Nedir o? Ruh mu? Benim vergimle kurulan bir örgütlenme, şu anda büyük şehirlerin sokaklarında iktidar için oy talep etmiyor mu? Benim vergim şu anda büyük şehirlerin sokaklarında otobüs kapılarından halka dağıtılmıyor mu? Parti-devlet rejimi nedir?
2017’den itibaren, devlet başkanının atadığı bürokrat konumundaki bakanların tümü İstanbul sokaklarında Kurum için oy istiyor, günlerdir. Seçim güvenliğinden sorumlu İçişleri Bakanı bunlardan biri. Hani kimi muhaliflerce yere göğe sığdırılamayan bakan. Devlet tüm varlığıyla bir şehirde boy gösterip İmamoğlu kazanmasın diye uğraşıyor. Kamu kaynakları muhalefetin adaylarına karşı cömertçe kullanılıyor. Vergilerimizle ayakta duran devlet televizyonu muhalefete birkaç dakika dışında yer vermiyor. İktidar kanadının her faaliyeti, parti-devletin tüm TV kanallarında eş zamanlı yayınlanıyor. Rejimin sayısız gazetesi aynı manşetle çıkıyor. Ve bizler bu faaliyete, yıllardır, ısrarla ‘seçim’ diyoruz. Anayasa ve yasalarda düzenlenen seçim, demokratik, adil, kuralları belirlenmiş seçimdir. Seçim, günü gelince halkın önüne sandık bırakmak değildir. Ülkenin bir bölgesine dair, “Şurada şu yönde, burada bu yönde oy kullanılırsa kayyım atanmaz” nevi yorumlar ise en kabul edilmez uygulamaların nasıl kanıksandığını, olağanlaştığını gösteriyor.
Seçimin en önemli şehri hiç kuşkusuz İstanbul. Bugün ve gelecek için. Her şey, herkesin gözü önünde olup bitiyor. Nihayetinde bir oyumuz var ve görmek isteyen herkes, neyin adil olup olmadığının farkında. Kazanma ihtimali olmayan irili ufaklı muhalefet partilerinin çoğu, iktidara değil İmamoğlu’na muhalefet yapmakla meşgul. Herkes herkesle uğraşabilir kuşkusuz, ancak üç gün önce ittifak halinde olunan siyasetçiler hakkında bu denli ölçüsüz sözler sarf etmek ve İmamoğlu kazanamasın diye canhıraş uğraşmak, uğraşanları olmasa da, seyretmek zorunda kalanları mahcup ediyor.
Hiçbir aday babamım oğlu/kızı değil, buna mukabil izansız bir adaletsizliğe tanık olduğumuz açık. Bunun bir karşılığı olmalı. Ezcümle, İmamoğlu’nun kazanmasını dilerim. Yapıp ettiklerini bir süredir özellikle takip ettiğim Mahir Polat ve Sinem Dedetaş, ‘benim semtlerim’ olan Fatih, Üsküdar ve Eyüp’te (Mithat Bülent Özmen) kazanırsa ne güzel olur. Yeri gelmişken, hâlihazırdaki Feshane’nin Eyüplü bir genç için ne ifade ettiğini de, ancak o muhitin insanı bilebilir.
Yazı önerileri:
Tanıl Bora’nın ‘Sevindirmeyelim’ başlıklı yazısı.
Anayasa hukukçusu ve emekli AYM üyesi Fazıl Sağlam Hoca, büyük nezaket gösterip, benim KHK’li akademisyenler hakkında ‘demokratik basın ve siyasetçilere’ yönelik çağrıma yanıt vererek somut öneri içeren bir yazı kaleme aldı. Çok teşekkür ederek, yazıyı buraya bırakıyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025