Mustafa Karaalioğlu
Suriye meselesi, sadece PYD/YPG ekseninde ve sadece 3.5 milyondan fazla göçmen kapasitesi açısından değil her yönüyle büyük bir problemdir. Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz aramalarında inisiyatif kaybı da bir o kadar önemlidir. Bu tür dosyalar sadece “gündem” maddesi değil, ülkenin güvenliği ve refahı için devamlılığı şart birer milli meseledir. Öte yandan, Türkiye’nin ekonomi haricinde Suriye ve Doğu Akdeniz’den başka “dışa bağımlı” birçok meselesi de vardır ama sadece bu ikisi kapasitemizin tamamını tüketmeye yetiyor. İkisinin birbiriyle diplomatik bağı da giderek güçleniyor. Bir vakada sempati ve müttefik kaybetmek ötekine sirayet ediyor, vs.
Elbette çoğumuz için dünyaya meydan okumak varken “diplomatik mesai, siyasi incelik, iyi ilişkiler, dünyayla aynı dili konuşmak veya dost kazanmak” gibi tavsiyeler sıkıcı olabilir.
Hangi dünyayla iyi geçineceğiz? Çifte standartlı Batı’yla mı, bizi arkadan vuran ABD ile mi? Kime diplomasi anlatacağız? Zaten bizi hiç sevmeyen ve gelişmemizi istemeyen hatta biz binaları yolları yaptıkça kıskançlıktan çatlayan Avrupa’ya mı? Yüzyıllardır onların ne mal olduklarını bilmiyor muyuz? Zaten dünyayla aynı dili konuşalım diyenlerin de içimizdeki hainler olduğunu bilmiyor muyuz?
Bu sorulara direnmek mümkün mü? Biraz üsteleyecek olursanız da elinize yaftayı yiyip oturmaktan başka birşey geçmez. Hele, şimdi en heyecanlı günlerde…
***
Bağcıyı dövmek isterseniz rest çekmek heyecan vericidir. Üzüm yemek isteyenler ise dayak yemeyi göze almak zorundadır.
Türkiye, haklı olduğu Barış Pınarı harekatını dünyaya ve müttefiklere daha iyi anlatabilir ve bugünkü tablo ortaya çıkmazdı. Doğu Akdeniz’de Kıbrıs’taki garantörlük hakkımızdan ve Annan Planı’ndan kalan alacağımızdan hareketle şimdi daha iyi bir pozisyonda olabilirdik. Harekatı sonlandırmış olmamıza rağmen tamamen siyasi gerekçelerle hazırlanan Ermeni soykırım iddiaları ve yaptırım yasa tasarılarının ABD Kongresi’nden geçmesine giden yol tıkanabilir, hiç olmazsa tarihte görülmedik biçimde aleyhimize bir destekle geçmesi önlenebilirdi. “Ne halleri varsa görsünler. Aldıkları karar bizim için yok hükmündedir” demek de bir yoldur ama çaba gösterip zararı azaltmayı denemekten daha iyi bir yol değildir. Çünkü, ne kadar yok saysak da ne kadar hükümsüz ilan etsek de ve hatta müttefik olsak veya olmasak da o dünyayla yaşamaya, oradan gelecek kararlardan olumlu/olumsuz etkilenmeye devam edeceğiz. Konu iki tasarıyla kapanmış olmayacak. Ekonomik ilişkilerde bağımlılık sürecek ve dünyanın geri kalanı o ilişkinin seviyesi ve kalitesine göre kendini bize karşı hizalamaya devam edecek.
ABD ve Avrupa Türkiye’ye karşı her zaman dost davranmıyor, doğru. Çifte standart uyguluyorlar, doğru. Bize sempatileri yok, doğru. Tıpkı bugün Rusya’nın da Türkiye’ye karşı doğal bir sempati beslemediği gibi. Ama meselemiz sevilmek, övülmek değil saygı duyulmaktadır. Dünya en nihayet bir çıkar ve çatışma sahnesidir. Kimse kimseye sempati hatırına zırnık vermez, kimse de kimseden alabileceği varsa günlük kızgınlıkla bundan vazgeçmez. Her ülke ekonomik, siyasi, stratejik vb, gibi güçleriyle sahneye çıkar; becerisi, enerjisi ve sabrıyla alabileceğinin en fazlasını almaya bakar. Meselenin özeti budur. Türkiye için de İngiltere için de Suudi Arabistan için de ABD için de Rusya için de kural budur.
Tecrübeyle sabittir ki soğukkanlılığını kaybeden, iç politika retoriğini tercih eden veya sinirlenip diplomasiye sırt çevirenler hep daha azına razı olur. Türkiye’nin bugün yapması gereken de soğukkanlılığı korumak ve oyunu kuralına göre oynayıp muhataplarını (ve elbette düşmanlarını) şaşırtmaktır. Unutmayalım ki oyun bir sahneden ibaret değildir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025