Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Futbolda temiz eller operasyonu bomba etkisi yapadursun, siyasetimiz boykotla iştigal ediyor. CHP ile BDP’nin boykot kararı farklı motivasyonlara dayanıyor olsa da kamuoyunda iki tutum birbirinden farklı görülmüyor. Kürt siyasetçiler umarım bu durumun farkındadırlar. Aysel Tuğluk’un Taraf’ta çıkan açıklamaları, özellikle TBMM’ye yaptığı olumlu vurgular ümit verici oldu.
Meclis’i boykot tavrının demokrasi bağlamında irdelenmesi esas olarak CHP cenahı açısından beni ilgilendiriyor. Seçimlerde halka nefes aldıracakları vaadinde bulunan bir parti, kendi eliyle düştüğü kuyudan çıkmak ve nefes alabilmek için yollar arıyor. İbretlik bir durum bu. CHP yönetiminin bu denli öngörüsüz olabilmesi insanı şaşırtıyor fakat ibret dersi esas olarak siyasi kültürümüz ve demokrasi açısından çıkarılmalı.
Örneğin 7 temmuz perşembe günküMilliyet gazetesinde Nuray Mert “Türkiye’de yaşayan hepimizin geleceği, ‘haysiyetli’ bir çıkış yolunun bulunmasına bağlı. Şimdi, iktidar partisinin anlaması gereken, bu yönde en büyük sorumluluğun iktidara düştüğü gerçeğidir. Büyük bir çoğunlukla iktidara gelmiş bir hükümetin, karşısındaki muhalefeti haysiyetli bir çıkış yoluna yönlendirme gücü ve sorumluluğu vardır” demiş. Doğrusu bu yaklaşım tarzına çok şaşırdım.
Ne demek “haysiyetli çıkış yolu”?
CHP’nin boykot kararı haysiyetsiz bir durum nedeniyle mi alındı ki bu açmazdan CHP’nin kurtulabilmesi için haysiyetli yollar bulmak icap ediyor? Siyaset yapmada “haysiyetli “ olup olmamak bir kriter olabilir. Ama demokrasi böylesi bir ahlaki kritere oturmaz, demokrasi normatif değerler üzerine oturur. Yani davranışların demokratik olup olmadığını ölçebileceğiniz, haysiyet gibi belirsiz değil, belirtik ilkelere sahip olmak zorundadır demokrasi. Değilse neden Kopenhag kriterlerinden, evrensel insan hak ve özgürlüklerinden söz edip duruyoruz?
Hamamın namusunu kurtarmak hamama girenlerin işidir. Bizim işimiz ise demokrasimizin normatif değerler üstüne oturabilmesi için normsuzluğun eleştirisi olmalı. Boykot kararının kendisi de, şimdi bu yanlıştan çıkış arayışları da tümüyle ilkesiz ve normsuzdur. CHP’li milletvekillerinin Meclis’te yemin ederek yerlerini almaları için elbette her şey yapılmalıdır ama daha önemli olanı Meclis’e gelenlerin Meclisin üstünlüğü ilkesine sadık kalabilmeleridir.
Briç kulübünde pişti oynanmaz.
Genel olarak demokrasiden veya ilkelerinden değil demokratik bir sistemden söz ediyoruz, bu nedenle ilkeden çok norm kavramını kullanıyorum. Söz ettiğimiz sistem parlamentarizmdir. Boykot olayı bizde parlamenter demokrasinin, parlamentarizmin ne kadar içselleştirilmiş olduğu veya olmadığını gösteren şaheser bir örnek oldu.
Rousseau’dan Marx’a dek parlamentarizme, onun biçimselliğine yöneltilen eleştirileri biliyoruz. Değinmeye gerek yok ama, parlamenter ya da temsili demokrasiye en köklü eleştirileri yapan Marx’ın “genel oy “ ve “ulusal delegasyona” verdiği önem özellikle sol tarafından hatırlanmalıdır. Zira daha önce değindim bu konuda geçmişte solun ciddi günahları vardır. Parlamenter demokrasi, demokrasinin gelişeceği son durak elbette değildir. Bu nedenle bugün klasik demokratik yöntemler dışında katılımcı demokratik yöntemlerden söz ediyoruz. Marx’ın sözünü ettiği katılımcı demokrasiye götürecek doğrudan demokrasi biçimlerini, halkın seçtiği vekili geri çağırma hakkını, emredici vekâlet yöntemini, yerel halk meclislerinin önemini elbette tartışmalıyız.
Ama,
Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, parlamentoları dışlayan, “parlamento dışı muhalefeti” yücelten, ululayan otoriter-totaliter, elitist yönetimler ya da teritoryal temsil yerine mesleki temsili koyan korparatist, teknokratik yönetim biçimlerini gördükten sonra bugün demokrasi kültüründe halkın seçtiği parlamentoları koşulsuz korumak gerektiği bilinci yerleşti. Bu anlamda parlamentarizm demokrasinin yeter şartı elbette değil ama vazgeçilemez temeli sayılıyor. Zira demokratik meşruiyetin kaynağı, sınırlı da olsa halkın iradesini yansıtan yasamanın üstünlüğü ilkesidir.
Hele Türkiye için konuşuyorsak halkın iradesine, genel oya sadakat, seçilenlerden oluşan Meclis’in üstünlüğü ilkesinin korunması, her on yılda bir darbe geleneği olan bir ülkede demokrasimizin amentüsü olmak zorunda.
Kuruluşundan buyana CHP’ye baktığımızda bir “devlet partisi”olan CHP’nin normatif bir demokrasi anlayışına sahip olmadığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Geçmişe gitmeye gerek bile yok yakın zaman örnekleri canlıdır. 367 olayında, Cumhurbaşkanı seçiminde Meclis iradesi üstünde askerî ve yüksek bürokrasinin vesayetine destek çıkan, davet çıkaran, Meclis’te kendi meşruiyetini hiçe sayan CHP idi. Halkın seçtiği Meclis’e karşı darbe şüphesiyle yargılananları bu seçimde aday göstermekte tereddüt etmeyen, Ergenekon’un avukatlığına soyunan bir anlayışın parlamenter demokrasi normlarını içselleştirdiği söylenemez.
Milletvekili olma yeterliliğine sahip olduğu kabul edilip, adaylıkları YSK tarafından itiraz görmeyen kişilerin Meclis’e gelemeyişlerini hukuk açısından eleştirmek başka şey, ki ben de eleştiriyorum, darbe kuşkusuyla yargılananları aday göstermek, sonrasında da Meclis’e gelemiyorlar diye boykota gitmek başka şey. Hukuk ayıbının çözüm yeri Meclis’ti oysa.
Bunları ayıramamak sapla samanı karıştırmaktır.
Önemli olan hamamın namusunu kurtarmak değil, normatif demokrasiye sahip çıkmaktır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012