Namık ÇINAR
Ben hep çalıştım size söylemeye, ama pek oralı olmadınız. Anlamıştım başımıza neyin geleceğini. Hanidir tutmuştu çünkü, yağmur yüklü bulutların an gelip boşanacağını hisseden romatizmalarım.
O yüzden uyarmaya gayret ettim, “umudunuzu bağlamayın bu kadar o mahkeme kapılarına, yatırmayın bütün sermayenizi o yargılama oyunlarına” diye sizi.
Boşuna değildi demem, “mahkemeler kadarlık bakarak oluşturmayın şu kamuoyunu” diye. Ne mal olduklarını sadece adliye ilişkilerine endekslerseniz, sekteye uğrarsa, “aklanmaları yetmezmiş gibi, üstüne üstlük sonunda bir de haklı çıkacaklardır ayrıca, o darbeciler”, demiştim de kulak asmamıştınız.
Hâttâ hukuktan yana düşünmediğimi sananlarınız dahi oldu, belki de. Lâkin ben değil onlardı oysa, hukuku şark kurnazlıklarıyla her an guguka çevirebilecek potansiyelde olanlar.
Zira Başbakan ilkelerden giderek değil, “ne getirir” ile “ne götürür”ü hesabederek hareket eden Makyavelist bir adam. 2005’te kendilerinin kurmuş olduğu bu mahkemelerin yedi sene sonra şimdi mi anlaşıldı, antidemokratik oldukları?
Uzatmadan söyleyeyim en iyisi size, madalyonun içyüzünü:
Toparlayıp içerilere attıkları daha ziyade TSK’nın vesayetçi odağında ve darbecilik geleneğinde esamileri dahi okunmayan, çoğu denizcilerden ve havacılardan oluşan yarbaylar, albaylar ve kendi dinsel hayatlarına şurada-burada dil uzatmış, düşmanca tavır göstermiş olan generallerle amirallerdir ki, artık güç gösterisi kazanılmış, hınç alınmış, yeterince tatmin de olunmuştur.
Kaldı ki iş giderek sarpa sarmakta, yargı yerleri ayrıntılara gömülerek konunun esasından uzaklaşmaktadırlar. Darbecilere karşı besleneceği umulan kamuoyu nefreti, yanlış tutumlar yüzünden bir türlü yeşerememiş; askerî müdahale plânları, televizyonlarda olsun mahkemelerde olsun, sivil kafayla ele alınarak değerlendirilmişlerdir. Bir Allah’ın kulu da çıkıp, meselâ “sizin şu geri bölgedediğiniz yer neresidir, kuzum?” diye sorma gereği bile duymamıştır.
Yargılanan darbeciler de o vakit, bakmışlar ki bunlar enayilik peşindeler, kızları damatları avukatları ve tüm siyasal yandaşları marifetiyle başlamışlardır bilgi kirliliği pompalayarak, özgürlük ve mağdurluk farfaraları eşliğinde sızlanmaya; ortalığı kasıp kavurmaya; halkın ensesinde boza pişirecekken, mazlum olup çıkmaya.
Fakat asıl mühim sorun, sıranın giderek Karadayı, Kıvrıkoğlu, Koşaner ve ahretlik sırdaş Büyükanıt gibi, esasen darbelerin emir-komuta hiyerarşilerindeki gerçek kurucu babaları olabilecek generallerine doğru ilerlemekte olduğudur. Nitekim bunlardan Başbuğ’un beklenmedik tarzda içeriye alınması, dibindeki suyu biriken damlalardan ibaret iken, onu birdenbire taşan bir bardağa çevirince, Erdoğan’ı yeni bir muhasebe yapmaya sevketmiştir.
Ayrıca, şimdiki Kara Kuvvetleri Komutanı’nın amcası da olan eski Genelkurmay Başkanlarından Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’na yönelebilecek bir soruşturmanın, en iyi anlaştıkları bir süreçte “yeni bir yüksek komuta krizi”ne yol açmasını istemeyecekleri de ortadadır.
O yüzden, kısa bir süre önce MİT Müsteşarı’nın sorguya çağırılmasını iyi kullanmışlar; böylece bu mahkemelerin kuyusuna ilk kazmayı vurmanın yolunu o vesileyle bulmuşlardır.
Şimdi çocuk kandırır gibi diyorlar ki, o mahkemeler sözde devam edeceklermiş, sonuçlar alınana kadar. Yâni, hem “büyükbaşlar”ı vicdansızlık edip kanatlarının altına alacaklarmış, hem çoğu fer’i fail olan güç yetirebildikleri içeridekilere ise kazık atacaklarmış. Yahut da, her şeyleri sürüncemeye salarak, alıştıra alıştıra yedireceklermiş halka, söz verdikleri o görkemli yalanlarını.
Kim sahiplenecek pekiyi, kürsü kararlarını? Dertsiz başlarına dert almak isteyen yargıçlar mı? O denli aptal mı ki bunlar da yapacaklar, “yürütme ve yasama”nın arkalarında durması gereken siyasal iradeleri, sıvışıp kaçmışken bir oldu-bittiyle.
Kısacası, yalan dolan!
N’oldu; adamlara iftira etmiş, haksızlık yapmış noktasına geldik mi şimdi bir güzel? Ayıklayın bakalım pirincin taşını, nasıl oluyormuş Erdoğan’a güvenmek?
Genelkurmay Başkanlarından Işık Koşaner, “bütün plânlarımız ellerine geçmiş, bizse uyumuşuz” demişti de, tınmadıydı hiç kimse. Ne ses bantları ele geçti, hiçbir şey yapılmadı.
Tanrı esirgesin, bir yakınınızın ırzına geçeceklerini tasarlayanların ses bandı ulaşsa size, o kayıt hâkim kararı olmadan yapılmıştır deyip, oralı olmaz mısınız, başınıza gelse? Bağrınıza mı basarsınız öylelerini ki, halkın ırz ve haysiyetine musallat olanlara gelince, böylesi bir hoşgörüyle yaklaşıyorsunuz şimdi?
Şehri kuşatan sokak kameralarını da kaldırın, o zaman.
Suç Teorisinin de, Toplumsal Güvenlik ve Yeni Savaş Konseptlerinin de, tüm eski anlayışların da, yeni veriler ve teknikler ışığında tekrardan ele alınmalarının gerektiği bir çağın içinden geçmekte olduğumuzu görmüyor musunuz, Allah aşkına? Köhne usûllerin, hurda önlemlerin, enkaz değerlerin yeni durumlara cevap veremediklerini, ille başınıza büyük belâlar açılınca mı kavrarsınız siz?
Londra’yı binlerce kamerayla gözetim altında tutan İngilizler, “demokrasinin beşiği” olmaktan vaz mı geçtiler, dersiniz acaba?
Devleti darbeyle ele geçirecek olanların aralarındaki konuşmalara“özel hayatın gizliliği”çerçevesinde bakılması gerektiğini söyleyenlere kanarsanız ve güvendiğiniz dağlara kar yağdığında da bir başka seçeneğe yer vermediğiniz için şaşırır kalırsanız, kusura bakmayın ama aslında siz bunlara müstahaksınızdır, müstahak!
[email protected]
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016