Nuray MERT
Olan biten karşısında hâlâ tüm bu olanlar normalmiş gibi, “Cumhurbaşkanı’nın kafasında şu var”, “önce şu olacak, sonra bu olacak” diye yorum yapanlara hayret etmemek elde değil. Tevil edilecek yanı yok, bu bir “saray darbesi”. Başka bir izahı olabilir mi? Ne oldu da, Davutoğlu’nun başbakan olarak devam etmesi imkânsız hale geldi? Komplo teorisi açıklamalarından, Davutoğlu’ndan bile kuşkulanan zihniyetten bahsetmiyorum, normal bir ülkede olması gerekenden, yani olayın izaha muhtaç yanından söz ediyorum.
Muhalefet olarak başbakanı eleştirmemiz gayet tabii, ama bizler için mesele şahsı ve şahsi icraatı değil, partisinin genel politik çizgisi. Oysa şimdi söz konusu olan “parti”sinin Davutoğlu ile yola devam etmeme noktasına gelmesi, nedir bunun gerekçesi? Davutoğlu, kendi partisi nezdinde hangi siyasi hatayı yaptı, ne konuda siyasi kriz yaşandı, bunu bilmek hakkımız. Yoksa, Cumhurbaşkanı ile arasında gerilim olduğunu, neden olduğunu az çok tahmin edebilir, bu konuda bolca yorum yapabiliriz, ama hiçbir normal ülkede seçimlerden az bir zaman sonra, esrarengiz bir şekilde başbakan yerinden edilmez, edilirse adı siyasetin olağan akışı değil, başka bir şey olur.
Normal bir ülke...
Diyeceksiniz ki burası zaten uzunca bir süredir normal bir ülke olmaktan çıkmadı mı? Önce “normal”den neyi kastettiğimi izah edeyim; her ülke için normal olan, o ülkenin siyasal sistemi, kurumları kendini nasıl tanımlamışsa odur. O sistem elbette değişmez değildir, değişmesinin iki yolu vardır; ya sistem içinde uzlaşı ile ya da “devrim” ve “darbe” dediğimiz kökten müdahaleler ile. Türkiye’de halihazırda cari olan, iyi işlesin veya işlemesin; çok partili, parlamenter demokratik sistem. Son zamanlarda yaşanan gelişmeler, bu sistemin uzlaşı ile yani demokratik yol ile değişimi çabasının fazlasıyla dışına taşmış vaziyette. En son yaşadığımız, bu “olağanüstü hal”in, “fevkalade durum”un, bir eşik daha atlayarak, tek adam rejimini pekiştirme yönünde yapılan bir müdahale. Bu sistemi beğenmeyenler olabilir, dahası değişiminin bu tür bir müdahale ile gerçekleşmesini yadırgamayan da olabilir. Ve nihayet, “AK Parti= Erdoğan veya Türkiye=Erdoğan, o halde o ne derse hayırlı olan odur” diye düşünen olabilir, ama bunun adı tek bir liderin yönetime tümüyle el koymasıdır, o halde, hiç olmazsa adını koyalım.
‘Davaya sadakat’
AK Partililer ve Davutoğlu da bu durumu, “davaya sadakat” adına içine sindirebilir, kendi telakkileridir. Ancak bunun adı da “ülkenin felakete sürüklenmesine ortak olmak”tır. Dün en çok saygı duyduğu adam(lar)dan kuşkulanan, dahası onu/onları dahi olmadık şeyler ile itham eden bir “dava”nın aslı faslı nedir? Böyle bir davanın kime ne hayrı olur? “Aman fitne çıkmasın” diye katlanılanların sonunda, ülkenin ne hale geldiği ortada, daha ne “dava”sı? Ayrıca muhalifleri çalışsa bu kadar “fitne” çıkaramazdı, düşmanları toplansa bu kadar istikrarsızlık yaratamazdı, bu nasıl iş? Nedir hedeflenen, nedir paylaşılamayan? Neden, nereye sürükleniyor bu ülke, bilen var mı, sormak hakkımız değil mi?
İktidar siyasetinin muhalifi olabiliriz, ama ülkede fazladan siyasi kriz çıkmasının bedelini hep birlikte ödeyeceğiz. Dahası, siyasi kriz göze alınarak pekiştirilmeye çalışılan “tek adam rejimi” projesi karanlık bir gelecek vaadinden başka bir şey değil. Ve nihayet, beğenelim beğenmeyelim, Davutoğlu’nun siyaset anlayışı, artık kırıntısı kalmış olsa da, demokrasi ile son bağımızdı. AB ile ilişkimiz için de aynı şey söylenebilir, gerisi ise büyük bir belirsizlik veya meşum bir belirlilik.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.11.2025
7.11.2025
19.10.2025
4.10.2025
15.04.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024