Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Neçîrvân Barzanî’nin Türkiye ziyareti sona erdi.
Barzanî Kürdistan’ın başbakanıdır. Kendi ülkesinde beş altı milyon, ziyaret ettiği ülkede ise 20 milyon Kürt yaşıyor.
12 Mart askerî darbesinden sonra açılan davaların birinde, İttihatçılarla Rus cephesinde savaşmış Raman aşiretinin lideri Eminê Perixane’nin oğlu Şükrü Demirel, Mustafa Barzanî’ye iki kamyon cızlavet göndermekten yargılanıyordu.
Kırk yıl sonra, Mustafa Barzanî’nin torunu Neçîrvân Barzanî, Türkiye’yi Kürdistan Federe Bölgesi’nin başbakanı olarak ziyaret ediyor. Bu muazzam değişimi, bir vakitler Saddam’ın ardından şimdi de Esadiçin gözyaşı dökenlerin ve hâlâ Erbil’e bir seyahat dahi gerçekleştirmemiş olanların anlamasını beklemek nafile..
Kürt sorununda gündem başlıkları bir hayli fazla, ama herhalde bu başlıklardan biri çok öne çıkıyor:
Bağımsızlık ilanı..
Peki, ama nasıl?
İsyanlar, yenilgiler, hayal kırıklıkları, katliamlar, ihanetler ve sonuna kadar denenmiş silahlı mücadelelerden sonra geldiğimiz aşamada, dünyada ve burada tartıştığımız meselenin can alıcı noktası şudur herhalde:
Türkiye’nin ve ABD’nin “himayesinde” bir Kürdistan mümkün mü?
Kürtlerin, Acemler, Araplar ve Türklerle son bin yıllık siyasi ilişkilerinden dersler çıkararak ancak, cevabı verilebilecek bir soru bu.
Ve bu anlamda da, Erbil (Hewlêr) ve Ankara arasındaki ilişkiler salt ekonomik ve diplomatik birtakım gerekçelerle ve güncel reel-politikle anlaşılamaz.. Her şey daha kapsamlı, daha tarihsel görülüyor.
Kürtlerle Türklerin 1071’de Malazgirt’te başlayan karşılaşmalarının yeni bir safhasını yaşıyor olabiliriz.
Malazgirt ilk karşılaşmaydı. Sonrasında Yavuz Sultan Selim’in Doğu Seferi gelir.
Cumhuriyet’in kuruluş yılları, her iki halkın, biraz da hayal kırıklığı yaratan üçüncü tarihsel karşılaşması oldu.
Türk milliyetçiliğinin en büyük ideologlarından Diyarbakırlı Ziya Gökalp 1924’te vefat ettiğinde, Kemalistler Kürt kimliğini inkâra hazırlanıyorlardı.
Oysa Gökalp, “Türk’ü sevmeyen Kürt, Kürt değildir, Kürdü sevmeyen Türk de Türk değildir” demiş ve her iki halkın arasındaki tarihsel bağlara güçlü bir vurgu yapmıştı.
Yeni bir yüzyıla girdik..
İstanbul en büyük Kürt şehri olarak; bugün artık sınırların kolaylıkla aşıldığı ve gümrük duvarlarının olmadığı yeni küresel dünyada, kırk milyon Kürdün cazibe merkezi haline geliyor.
Aynı şekilde Erbil de, binlerce yıllık bir medeniyet ve kavimler şehri olarak, hem Türklerin hem de dünyanın, onun bu kadim uygarlığını ve zenginliğini yeniden keşfetmesini bekliyor.
Erbil ve İstanbul buluşması, belki de, her iki halkın bin yıla dayanan ilişkilerinde dördüncü tarihsel karşılaşma olacak.
Tarih sahnesinde ise ne Yavuz Sultan Selim veya III. Murat gibi bir Osmanlı Sultanı, ne deŞerefxan veya İdris-i Bitlis’i gibi bir Kürt Bey’i var.
Siyasi liderliğin Kürt tarafında Mesut Barzanî, Türk tarafında ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğanvar..
Türkiye’deki çözümsüzlük hali, ve bu halin yarattığı acılar, mesela Roboski gibi katliamlar, sözünü ettiğim dördüncü büyük tarihsel karşılaşmayı zora sokan yegâne durum.
Buna karşılık, Saddam rejiminin yıkılması sonrasında yeniden inşa edilen Irak’ta, Kürtler, özel bir siyasi statüye kavuştular.
Ama bu sorunlu bir statü olarak doğdu. Manzara şu ki, Araplar ve Kürtler anlaşamıyorlar.
Gelelim İran’a. İran liderliği, Kürt sorununun çözümünü, Kürtlerin siyasi liderlerini Avrupa’da bulup öldürmekle eşdeğer hale getirdi. İranlılar, KDP Genel Sekreteri Kasemlu’yu Viyana’da, onun selefi Şerefkendi’yi iki yıl sonra Berlin’de bulup öldürdüler. Ve bu siyasi cinayetler aralıksız sürdü. Bu politikaya, PKK kartını Türkiye ve Suriye’de kullanmak veya eklemek gibi bir pozisyon, herhalde bir yenilik değildir.
Suriye’de Kürtler vatandaş bile değil.
Dolayısıyla, Kürtlerin Araplarla, Acemlerle ve Türklerle tarihî ve siyasi tecrübeleri bugün yeniden anlaşılmaya değer.
Ama bu yeni yüzyıl galiba Türkleri bir adım öne çıkarıyor.
Kürtlerin, Türkiye’ye ihtiyatlı lakin iyimser bir güven duymaları için bir hayli fazla sebep var.
Türkiye’nin Kemalizm’i ve İttihatçılığı geride kaldı.
Kürt İttihatçıları ve Kemalistleriyle beraber, Tekirdağ’dan Kerkük-Musul’a kadar uzanacak, Neo-İttihatçı bir imparatorluk hayali kuranların, tahayyülleri tutmadı.
Elde var CHP ve Kürt dinamiği. Sonra bayrağı da unutmamak lazım.
Arada bir, bayramlarda seyranlarda Çankaya’da, Şişli’de filan caddelerde, çatılarda dalgalandırırsınız, ama bu, yaşadığımız tarihin devinimine çare değil.
Kürdistan Başbakanı Neçîrvan Barzanî Türkiye’yi ziyaret ederken, AKP’lileri dağa kaçırmak, şehirlerde AKP’li siyasetçiyi, dağda askeri öldürmek de faydasız.
Bu türden “siyaset biçimleri”, benim dördüncü buluşma olarak anlamaya çalıştığım, yeni Kürt-Türk ittifakını engellemeye yetmez.
Kaldı ki, söylenenlerin aksine, bugünkü Türkiye, Kürtlerin Ortadoğu’da kullanacakları statüyü engellemeye çalışan bir Türkiye olmaktan uzaktır.. Mesele statü değil, elde edilecek statünün kimin tarafından ve nasıl kullanılacağı meselesidir.
Unutmayalım ki, Türk devletinin Özal’dan bu yana, bilinçli tercihi olmasaydı, Türkiye, Kürdistan’ın dünyaya açılan yegâne kapısı olmazdı.
Ve bunu siyaseten anlayan –anlatıldığı zaman– anlama ihtimali ve arzusu olan yegâne kesim, İslami kesimdir.
Ne Dersimli Kılıçdaroğlu’nun, ne Cihangir’de yaşayan Kemalist “hevallerin” bu tarihî süreci anlamaları mümkündür; şahsen böyle bir amacım uzun zamandır yok benim, ama kimse kusura bakmasın, kırk milyon Kürdün kaderini tekrar başa dönüp Basçılara ve Kemalistlere ipotek etmeye kalkışmak, göle maya çalmaktan farksızdır.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012