Oya BAYDAR
Günlerdir -aslında aylardır, yıllardır- hepimiz beden ve ruh sağlığımızı bozacak kadar boğulduk, sıkıldık, gerildik. Hele de son on gündür, bugüne kadar tanık olmadığımız bir adaletsizlikle, gözümüzün içine baka baka söylenen yalanlarla, inanmakta güçlük çektiğimiz, bu kadarı da olmaz dediğimiz söylemlerle, hakaret dolu düzeysiz bir üslupla sürdürülen evet kampanyaları, neden tereddütsüz HAYIR dememiz gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor.
Seçim kampanyası, propaganda olanakları açısından doksanlık nine ile yirmisindeki profesyonel boksörün, delikanlıdan yana hakem gözetimindeki maçı kıvamında geçiyor. Hayır tercihini yükselteceği kesin olan Kürt seçmenlerin siyasal partisi HDP’nin eli kolu bağlı durumda; eş başkanları ve milletvekilleri dahil binlerce üyesi, militanı, çalışanı tutuklu. Kendisine oy istemek üzere bütün devlet ve parti imkânlarını seferber eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitingleri için okullar tatil ediliyor, üniversitelerde dersler kesiliyor, öğretmenler, akademisyenler, devlet memurları izinli sayılıyor ve hepsi, bazı yerlerde imza karşılığında ve ceza tehdidiyle miting meydanlarına toplanıyor. Hayır’cıların toplantıları, mitingleri, bildiri dağıtmaları bazen valilik kararlarıyla bazen kaba kuvvetle engelleniyor. Hayır tercihi Erdoğan AKP’si tarafından teröristlikle, FETÖ’cülükle, bölücülükle, vatan hainliğiyle bir tutulurken, yer gök evet’le inletiliyor.
Bu düzeyde bir siyasal saldırı, bu düzeysizlikte bir üslup ve böylesine vicdan ve adalet yoksunu bir eşitsizlik bugüne kadar hiçbir seçimde, hiçbir referandumda yaşanmadı.
Türkiye HAYIR diyor
İktidara hizmet eden kamuoyu yoklamalarının kuşkulu sonuçları bir yana -ki hepsinde evet’lerle hayır’lar bıçak sırtı başa baş gidiyor vurgusu hâkim- anayasa referandumu tepişmesinden bîzar olmuş halkın çoğunluğu HAYIR diyor. Kimileri bıkkınlık, umutsuzluk, kimileri ülkeyi pençesine almış korkular, kimileri de engeller yüzünden hayır’ını ifade edemeyecek, sandığa bile taşıyamayacak olsa da, halkın sağduyusu kötü günlere doğru gidildiği konusunda tehlike çanları çalıyor. İnsanlar iş, aş, huzur, normalleşme, barış istiyor; çoluk çocuğunun yaşamını, geleceğini güvende görmek istiyor. Her kesimden bir avuç ama sesi fazla çıkan gürültücü amigolar, Reis’in adamları, fanatik taraftarlar dışında ezici çoğunluk, içerde ve dışarda barışı özlüyor, savaş ve saldırı tamtamlarından huzursuz oluyor. Anayasa referandumunda kıl payı evet çıksa bile “yurdumun insanları” nın özlem ve talepleri evet oyu isteyenlerin vaadleriyle, niyetleriyle, yapacaklarıyla hiç uyuşmuyor.
İşte bu yüzden, 16 Nisan’da evet de çıksa hayır da çıksa (ki umulmadık bir müdahale gelmezse, mesela bütün bir bölge halkının oy kullanması bir şekilde engellenmezse, kediler trafolara, seçim sandıklarına, oy pusulası çuvallarına girmezse ve de son dakikada Sayın Erdoğan Allah’ın yeni bir lütfuna mazhar olmazsa, sandıktan hayır çıkacaktır) 17 Nisan’da farklı bir Türkiye’ye uyanacağız.
Yüzde 51’lik bir anayasanın meşruiyeti
Anayasalar, toplumun çoğunluğunun asgarîden öte mümkün olan en fazla müşterekte buluştukları toplumsal uzlaşma metinleridir. Yüzde yüzün uzlaşması tabii ki olanaksızdır ama demokratik ortamlarda anayasa oylamalarında üçte iki çoğunluk aranmasının nedeni de tam budur. Oysa referandumda, yarıdan bir fazla kuralı geçerli oluyor. Yani kabul veya red yönünde bir tek fazla puan metnin anayasallaşmasına yetiyor.
Referanduma sunulan anayasa değişikliklerinin Meclis tartışmaları sırasındaki dayatmalarla, anayasa ihlalleriyle zedelenen meşruiyeti, referandumun OHAL koşullarında yapılmasıyla birleşince büsbütün tartışılır hale geliyor. Hal böyleyken, düşük bir yüzdeyle kabul edilen bir anayasanın toplumsal vicdandaki meşruiyeti nasıl sağlanacak?
Anayasa söz konusu olduğunda yüzde 51-52’lik bir sonuç, açıktır ki toplumun orta yerinden çatlaması anlamına gelir. Hele de zaten cepheleşmiş, derin fay hatlarıyla bölünmüş, çok tehlikeli gelişmelerin kıyısında dolaşan ülkemizde 16 Nisan referandumuyla dayatılmak istenen tek adam rejiminin ruhu hesaba katılacak olursa, ister yüzde 51, ister yüzde 55’le kabul edilecek bir anayasa toplumu ortasından çatlatma anayasasıdır.
17 Nisan’ı şimdiden düşünmek
Referandumdan evet de hayır da çıksa kaybeden AKP ve Erdoğan olacak. Hayır çıkarsa AKP’deki bozgun ve Reis’in karizmasının çizilmesi daha erken gerçekleşecek. Evet çıkarsa yaşamakta olduğumuz karabasan ağırlaşarak devam edecek. Bu durumda, yaptıkları yapacaklarının teminatı olan Erdoğan ve kadroları, içerde ve dışarda atacakları yanlış adımlarla ülkeyi büsbütün karanlığa sürükleyecekler ve bugün destekçileri olan kesimlerden bile kısa zamanda kırmızı kart görecekler. Çünkü somut gerçekleri sonuna kadar karartmak mümkün değildir.
Kısaca, öyle ya da böyle bu zihniyetin taşıyıcıları ülkeye ilelebet hükümdar olmayacaklar. Evet acı çekeceğiz, güç günlerden geçeceğiz ama 16 Nisan’a takılmayıp 17 Nisan’dan sonrasını düşünüp planlamaya şimdiden başlarsak güç günler daha kısa sürer, acılar daha çabuk biter.
Sağ, sol, Türk, Kürt, inançlı, inançsız demeden; geçmiş ve halîhazır anlaşmazlıkları en azından bir süre için bir yana bırakarak, farklı ideolojik, siyasal, toplumsal kesimlerden sağlanacak en geniş ittifakla antifaşist, özgürlükçü, demokratik bir hareket oluşturamazsak, islamo-faşist bir geleceğe teslim oluruz. 16 Nisan’ın ertesi günü 17 Nisan. Antifaşist, özgürlükçü, çoğulcu, bütün halkların eşit yurttaşlık temelinde Türkiyelilikte birleştikleri aydınlık bir Türkiye özleyen bütün güçlerin, herkesin, genç yaşlı hepimizin yeniden dağılıp dizilme zamanıdır.
Beni 16 Nisan’dan fazla 17 Nisan ve sonrası ilgilendiriyor. Hele şu eşiği atlayalım da, bu konudaki nacizane düşüncelerimi paylaşmak isterim.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024