Pelin CENGİZ
AKP’li politikacıların 16 Nisan’daki referandum öncesinde Avrupa ülkelerinde yapmak istedikleri miting ve toplantıların peş peşe iptal edilmesi, AKP Hükümeti ile Avrupa ülkeleri arasındaki gerginliği krize dönüştürdü. Türkiye iç politikasına Avrupa hakim olurken, Avrupa ülkelerinde de Türkiye konuşulur oldu. İster istemez Türkiye’deki gelişmeler Avrupa ülkelerinin de iç politikası haline dönüştü.
Başta Almanya ve Hollanda olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik tepkilerin, beraberinde AKP’li bakanların “istenmeyen kişiler” ilan edilmesinin ve Anayasa referandumu öncesi içerideki otoriterleşmenin Avrupa ülkelerine doğru sıçratılmasının ardından geride neler kaldı, bakmak da fayda var.
Bu süreçte Almanya’nın ne faşistliği ne naziliği kaldı, ne de Almanya’nın üçüncü köprü, üçüncü havalimanı gibi projeleri kıskanması… Ayrıca, Erdoğan’ın gazeteci Deniz Yücel’i “Alman ajanı” ilan etmesi de yine Almanya’da büyük tepki yarattı. Bütün bu milliyetçiliği körükleyen söylemler, sandıkta Hayır cephesine karşı Evet’i güçlendirelim derken, Avrupa ile aramızda derin yarılmalara sebep oldu.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ve Avrupa’ya yönelik sert sözlerine rağmen Türkiye ile yaşanan krizi tırmandırmaktan yana olmadığını açıkça ifade ederek, her zaman diyalog arayışında olduklarını ve Almanya’nın, Türkiye ile ilişkilerde gerginlik istemediğini belirtti.
Almanya’nın yeni Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de, göreve başlamasının ardından yaptığı ilk konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “ülkesinin son yıllarda başardığı her şeyi yok etme ve ortaklarıyla ilişkilerini zedeleme riskini aldığını” söyleyerek, “Bizim Türkiye’ye bakışımız genelde endişe ile oluyor. On yıllardır inşa edilen her şeyin yıkılması endişesi” dedi.
Haksız değiller…
Zira Erdoğan, geri adım atmak ya da ilişkileri düzeltmek yerine sürekli el yükseltiyor: En son yaptığı açıklamada da, AB ile üyelik müzakerelerinin devamı için referandum yapabileceklerini söyledi.
Bundan kim zararlı çıkar?
Türkiye ve Avrupa’daki bazı ülkeler arasında ortaya çıkan siyasi kriz, bu durumun artık sadece bir seçimden ibaret kalmayacağını, diplomatik düzeydeki sert kırılmaların, uzun vadede ise hemen her alanda gözlenebilecek tahribatların olacağı bir döneme işaret ediyor. Türkiye 90’lı yıllarda hızlanan sanayileşme, dışa açılma gibi hamlelerle bazı üretim alanlarında söz sahibi oldu, ihracatıyla, turizmiyle adından söz ettirdi, uluslararası yatırımcılar için gelecek vaat ülkeler arasında adı çokça sayıldı. Şimdi geldiğimiz noktada kaos, gerginlik ve huzursuzluk ihraç eder konuma geldik. Tam burada, başta Almanya olmak üzere Avrupa’daki Türkiyeliler açısından çok sıkıntılı geçecek bir dönemin başladığını, işlerin artık eskisi gibi gitmeyeceğini söylemek pekala mümkün.
Avrupa’da 5,5 – 6 milyon civarında Türkiyeli’nin yaşadığı tahmin ediliyor. Bunların çoğu da Almanya’da yaşıyor. Almanya’da yaşayan Türkiyeliler arasında işsizlik oranı yüzde 30 ve Türklerin yüzde 44’ünün Alman ölçülerine göre fakirlik sınırının altında yaşadığı kaydediliyor. Ancak, girişimci ve yatırımcı olarak Alman ekonomisine aktif katkıda bulunanların sayısında da artış var.
Alman Dışişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, Almanya’da 100 bin civarında Türkiye kökenli işletme var. Bunlar yaklaşık 500 bin kişilik bir istihdam yaratıyor. Yıllık ciroları yaklaşık 50 milyar euro. Yeni işletme kurmak isteyenlerin başvurularına bakıldığında ise Türkiyeliler, Polonya ve Romanya kökenlilerden sonra üçüncü sırada geliyor.
Ancak, madalyonun diğer yüzü başka gelişmelerden haber veriyor. Almanya’da yaşayan yabancıların yüzde 45’i AB üyesi ülkelerden geliyor. AB dışı ülkelerden Almanya’ya gelenlerin tüm yabancılar içindeki payı yüzde 55. Türkiyelilerin oranı yüzde 18. Almanya’ya en fazla göç verenler AB’nin en genç üyelerinden Romanya, Bulgaristan ve Hırvatistan. AB genişledikçe eski üyelere yeni üyelerden yoğun bir şekilde göçmen akını oluyor. Her ne kadar sınırlamaya çalışsalar da, insanlar bir yolunu bulup geliyor.
Avrupa’nın doğusundan Almanya’ya doğru ciddi bir akım var ki, bunların önemli bir kısmı okumuş, eğitimli hatta birkaç dil bilen bir kitle. Pekala gerek işgücü olarak gerek yatırımlarda öncelik olarak Türkiyelilerin yerine konabilecekleri ihtimali hiç de göz ardı edilebilecek bir ihtimal değil. Aynı iş için Türkiyelileri tercih edenler, bundan sonra neden bir Romeni, Polonyalıyı ya da Litvanyalıyı tercih etmesin?
AKP Hükümeti, yarattığı suni siyasi krizlerle Avrupa’daki yurttaşlarını riske attığının ne kadar farkında bilinmez ama yoğun göç alan Almanya gibi ülkeler bu durumun farkında. Daha önceleri ve hali hazırda Türkiyelilerin yaptığı işleri şimdi aynı ücrete hatta daha ucuzuna yapacak rakipler çoğaldı. Görünen o ki, Avrupa’da yaşayan ve iş arayan Türkiyelilerin sıkıntıları gün geçtikçe artacak. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, meydanlardan umarsızca Avrupa ülkelerinde yaşayanlara, “Üç değil beş çocuk yapın” siparişi veriyor.
Dönerci açmak Almanya’da hala revaçta, hatta döner Almanların meşhur sosisinden bile çok tüketilir olmuş. Bazı ürünler ve yemek isimleri Türkçe isimleriyle bile kullanılıyor. Ama orada da artık rekabet yaman. Zira, Suriye’den, Lübnan’dan göç edenlerin açtığı mekanlarda sundukları Ortadoğu mutfağı gayet beğeniliyor.
Bazı Avrupalı Türkiyeliler de yaşadıkları ülkelerde özgürlüğün, demokrasinin, insan haklarının ve hukuk devletinin tadını çıkarırken, Türkiye’de bir tek adam idaresinin kurulmasını destekliyor. Ama devir o devir değil artık…
İçerden başlayıp Avrupa’ya yayılan otoriterleşmiş siyasi hezeyanın Avrupa’daki vatandaşları etkilememesi mümkün değil. Meşhur laftır, herkesin kendi hesabını ödemesine Alman usülü derler, Avrupalı “herkesin hesabı ayrı kesilsin” derse, bundan zararlı çıkan Türkiyeliler olur…
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022