Salih Tuna

Salih Tuna
Salih Tuna
SABAH Tüm Yazıları
Bu günah ona yeter
9.02.2018
910

 12 Eylül öncesinin Gölge dergisinden tanışmıştık onunla; şiiriyle, duruşuyla. Aradan kırk yıl geçti hâlâ o düzeyde o kalitede bir dergi çıkartılamadı.

Sonra...
Akıncı Güç'le birlikte yürüyüş başladı.
'da Ortahisar'da Ahmet Karabıyık, Turgut Balık, Ali Öztürk, Namık, Robot ve daha nicesiyle birlikte "kendinden zuhur" gibi bir yürüyüş eyledik.
Aydınlık Savaşçıları hepimizin ezberindeydi.
Şiirlerini meydanlarda haykırırdık abilerimizle birlikte:
- "elbirlik olmak 
gayesine ermemiş savaş 
bitmemiştir diyenlerle 
omuz omuza dayanmak 
kalelerine emperyalizmin 
ne dur 
ne durak 
ne rahat 
yükseğe 
daha yükseğe
en yükseğe 
dikilsin 
bu 
bayrak 
bu bayrak 
yükselen 
mücadelemizin 
düşenler varmış 
düşenler olurmuş 
düşsün 
aralık kalmaz bu saflar..."

***

Muhafazakâr mahallenin bilmediği / bilemeyeceği isyan şiirleriydi.
Dili, duruşu, üslubu çok farklıydı diğerlerinden.
Ah bir bu anlaşılsaydı... Üstadın hohlayarak erittiği buzdağları çamur deryasına değil gül bahçesine dönerdi.
İlk kitabı: "Bütün Fikrin Gerekliği / iktidar siyaset eylem" elimizden hiç düşmezdi.
Sonra...
Hikâyesi hepimizi yakacak korkunç bir "cinnet müstatiline" maruz kaldı.
28 Şubat darbe sürecinde çocuğunu okula götürürken yoktan yere alındı.

***

Fetullahçılar ve 28 Şubatçıların ortak düşmanıydı.
Zira, daha 90'lı yılların başında Fetullah'ın ABD köpeği olduğunu haykırmıştı.
Tek başına bir "akademya" gibiydi.
Bir düşünce geleneği oluşturacaktı.
Altın silsilenin peşinde duruş ve endam sahibi entelektüel bir kadro yetişecekti.
 bu yüzden ilk hedefe onu koydu.
İşkencelerden geçirildi. Hücrelerde yatırıldı, telegramlara maruz bırakıldı.
Yüzündeki darp ve işkence izleri...
"Tıraş olurken yüzünü kesti" manşetiyle sunulacak kadar alçakça bir kişilik katliuygulandı.
Yılmadı. Af dilenmedi. Milim eğilmedi. Susmadı. İçerdeyken eserleri 60'ı geçti.
Tam 16 yıl suçsuz yere mahpus damında çürütüldü. 23 Temmuz 2014'teözgürlüğüne kavuştu.
Şayet...
Erdoğan'ı Cumhurbaşkanlığına taşıyan süreç olmasaydı, hücrede can verecekti.

***

Adını telaffuz etmek bile o dönemde yargıyı ve güvenlik kuvvetlerini ele geçiren Fetullahçılara hakaret etmek, hatta isyan etmek demekti.
"Aşksız iman, merhametsiz aşk, öfkesiz merhamet, merhametsiz adaletolmaz" diyen  mimarına namütenahi kinleri, nefretleri vardı.
Zulme karşı bu akıl almaz sessizliğe karşı...
Bir vicdan patlaması mesabesinde, "Yeter artık, bitsin bu zulüm," diye haykırınca (2011'de Ülke TV'de) envaiçeşit tehditler aldım.
 mimarının, "siz benim arkamdan gelmeyeceksiniz, ben sizinarkanızdan koşacağım" diye iltifat ettiği İBDA mimarına bunca zulüm reva görülürken "dönemin cumhurbaşkanı" (eski Büyük Doğu'cu) Abdullah Gül (af yetkisi olduğu halde) sonuna kadar seyretti.
Neden acaba?
İBDA'cı gençler Fe'mi'sini üzdüler diye mi yoksa Gülen "üzülür" diye mi?
Daha başka ne diyeyim, bu günah ona yeter.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar