Şeyhmus DİKEN
Bundan tam 500 yıl evvel, ne bir eksik ne de fazla! Adı “Yavuz” olarak ünlenen Osmanlı Padişahı Sultan Selim, doğu seferine çıkmadan evvel Kürt Îdrisê Bedlîsî ile tarihe geçecek anlaşmasını yapar. Kadim Kürdistan diyarı Osmanlı tarafından “güvence”ye alınmıştır artık! İdris, Padişah’tan mutabık kaldıkları politikalarının rahatça uygulanması için Diyarbekir Bölgesi’ne Kürt Beylerinden birinin atanması talebinde bulunur. Ve rivayet edilir ki Padişah’a, Bıyıklı Mehmed Paşa adını dilendirir. Padişah Yavuz Selim tereddüt etmeden Diyarbekirli olarak bildiği ve defalarca çeşitli savaşlarda denediği ve rüştünü Osmanlı’ya ispatlamış Kürt Bıyıklı Mehmet Paşa’yı beylerbeyi olarak Diyarbekir’e tayin eder.
Bıyıklı Mehmet Paşa, Osmanlı tarihinde Diyarbekir’e atanan ilk Vali olarak tarihlere geçer. 1915-21 yılları arasında altı yıl süreyle görev yapar vali paşa Diyarbekir’de. Safevi savaşları nedeniyle kent de savaştan nasibini almış ve hayli tahrip olmuştur. Hızla kentin imarına girişir Bıyıklı Mehmet Paşa.
Şehrin doğu yakasında kentin ilk kurulduğu İçkale bölgesine çok yakın olan noktada cami, medrese ve hamamdan oluşup kendi adıyla anılan “Bıyıklı Mehmet Paşa Külliyesi”ni yaptırır. Külliyenin yerinde harap olmuş eski bir kiliseden arta kalan bazalt taşlar külliye inşasında kullanılır. Cami çok özgün bir mimari ile yapılır. O tarihlere kadar henüz İstanbul’un tanışmadığı yarım kubbe tarzı denenir ve sonradan İstanbul’daki camilerin mimarisinde de bu tarz uygulanır. Büyük kubbe ve etrafındaki küçük kubbelerin üzeri kurşunla kaplanır. Bu özelliği nedeniyle cami halk arasında “Kurşunlu Camii” olarak ünlenir ve adeta diğer adı “Bıyıklı Mehmet Paşa” ya da sonradan paşanın unvanı olması nedeniyle eklenen “Fatih Paşa Camii” isimleri neredeyse unutulur... Caminin eklentisi olarak hizmet gören hamam yıllar sonra şehre seyyah kimliğiyle gelen Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde çok özel bir anlatımla “Kürtler Hamamı” bir diğer adıyla “Eşbak Hamamı” olarak dillendirilir. Külliyenin sahibi ve kentin ilk Osmanlı Valisi Bıyıklı Mehmet Paşa 1521 yılında vefat edince vasiyeti üzere kendi adıyla anılan külliyenin arka haziresine defnedilir.
Bu uzunca girişi yazmaktaki meramım anlaşılmış olmalı! 10 Ekim 2015 günü Valilik kararıyla şehrin en eski hikâyesinin kayıt altına alındığı tarihi sur beldesi ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı ile yasak bölge ilan edildi. Üç gün süreyle sur içinde ne oldu ne bitti kent sakinleri bilemedi, sur beldesinin dış dünyayla ilişkisi kesildi. “İkinci emir” gelip de yasak kaldırılınca suriçindeki tahribatın hangi boyutlara ulaştığı çıplak gözle görüldü. 12 yaşındaki Hêlîn, 27 yaşındaki kuşbaz, bizzat medyaya konuşan semt sakinlerinin ifadeleriyle devletin timlerince katledildi. Bunlar örnekleriyle yazıldı, video kayıtları Youtube üzerinden paylaşıldı. Tekrar yazmayacağım.
Benim Kurşunlu Camii tarihi üzerinden yazmama biraz da sebep olan bir(kaç) kare fotoğraf oldu. Fotoğraflardan biri Kurşunlu Camii’nin minaresine çekilen Türk Bayrağı’ydı. Diğeri cami şadırvanında abdest alan özel harekatçı timler ve yine aynı ekibin akrep aracından ezan okuması ve camide namaz kılmasıydı. Bunlar elbette normal zamanda her bireyin ibadet hakkı ilkesinden olabilecek işlerden. Ama “asayişi tesis” amacıyla “devlet yetkisini” kullanan bir yapının şiddeti en üst düzeyde uygulayarak yapacağı işler böyle mi olmalıydı sorusudur asıl kafaları meşgul eden.
Tarihi hafıza yoklaması ile hızla geriye sarıp 1970 yılına giderek, o yıllarda Necmettin Erbakan Hoca’nın öncülüğünde kurulan Milli Nizam Partisi’ni anımsadım. Bütün dizelerini hatırlamasam da partinin bir marşı vardı. Ve o Milli Nizam Marşı’nın bir dizesi şöyleydi: “Minarelerin ucuna / Milli Nizam yazacağız.”
Ve 45 yıl sonra 2015 Türkiyesi’nde bizzat devlet eliyle Anadolu ve Mezopotamya kadim topraklarının diğer bütün etnik, dini ve mezhepsel varlıklarını adeta yok sayarak “tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek ulus, tek dil, tek din...” söyleminden türetilmiş Türk-İslam sentezli bir dayatma yeniden toplumun nabzına zerk edilmeye çalışılıyor.
Minarelerinin ucuna “Milli Nizam” yazmaya niyetlenilen bir vurgudan; minaresine bayrak, cami duvarlarına kurşun yağdırılmış / giydirilmiş bir yeni Türkiye düzeni dikte ettiriliyor topluma, hem de devletin “güvenlik kurumları” marifetiyle. “Allah her şeye yeter, Türk’ün gücünü göreceksiniz-Esedullah Timi” kazınan duvar yazılarıyla. Ve elbette ilham aldıkları / referans verdikleri hatta adına “Ocak” kurdukları Osmanlı’nın görkemini kubbesine kurşun giydirdiği camisinin adına nazire yaparcasına cami duvarlarını kurşun delikleriyle “süsleyerek”...
Tarih unutmayacak, biz de unutmayacağız. Unutursak adımızın lanetle anılacağını bilerek...
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.01.2025
16.04.2024
1.01.2024
21.04.2020
27.10.2019
10.06.2018
16.09.2017
21.05.2017
15.02.2017
5.02.2017