Sezin ÖNEY
Yerel seçimlerin sonuçları ne olacak?
Her ne olursa olsun, sonuçların Türkiye’ye getireceği, siyasi ferahlama olmayacak...
Açıkçası, ne genel ne de yerel seçimlerde, Meclis’teki herhangi bir partinin, AKP’nin halihazırda bizi maruz bıraktığı “yönetim tarzı”ndan çok daha beter/çok daha mükemmel bir yönetim modelini halka sunabileceğini düşünmüyorum.
Çünkü sorun “iktidar ve/veya muhalefetin kalitesi” değil; sistemin kalitesi, kurumların kalitesi, yani toplam kalite.
Şu an Türkiye’de var olan siyasi düzende, zaten, “iyi politikanın” Meclis’te ortaya konulabilmesinin, bunun kıymetinin değerlendirilebilmesinin imkanı ve ihtimali yok.
Meclis’te, bir avuç kaliteli, işini yapan, yapmaya uğraşan milletvekili elbette var; onların çoğunu, malesef, medyada görmüyoruz.
Kurulu düzenin belki de en büyük gücü, sadece “sesi en baskın/şirret çıkan, çıkması istenen” ve düzeni devam ettireceği garantisi olanın, kamuoyu önünde “var olabilmesini” sağlaması.
Peki, ya sonuçlar?
Eğer, seçim gününe kadar AKP’nin kan kaybı devam ederse, seçimlerin de, herkesin güvenilirliğine saygı duyduğu sonuçlar verebilmesi şüpheli olacak.
Vurgulamak lazım, “serbest seçim” ile, “adil seçim” farklı kavramlar. Son dönemde, özellikle muhalefet partilerinini n temsilcilerinin veya adaylarının medyada yer almaması yönünde “telkinler” yapıldığına ilşkin iddialar, zaten sçimlerin adilliğine gölge düşürmüş durumda.
Başlı başına, demokrasisi neredeyse tamamen seçime dayalı bir rejim açısından çok büyük bir sorun.
Tabii, kendine demokrasi diyen hiçbir ülkede görülemeyecek yüzde 10’luk seçim barajının “adil seçim” kurgusuna verdiği ağır hasardan bahsetmiyorum bile..
Mevcut “adil ve serbest seçim” ortamımızda, üzerinde pek de durulmayan bir dizi sorun daha var, sandığın güvenilirliğini olumsuz etkileyen. Mesela, küçük yerleşim birimlerinde, toplu oy verilmesi, verdirilmei, sandığa erişimde engellilerin karşılaştığı sorunlar, kadınlar üzerindeki baskı, yaşadığı yer ile ikamet kaydı farklı olan öğrencilerin, çalışanların oy kullanabilmesine köstek olan “seçim bürokrasisine”...
Şimdi, daha da farklı, büyük sorunlar ortaya çıkabilir.
Seçim öncesi, sırası ve sonrası, öldürmeyen fakat süründüren darbelere maruz kalmış bir AKP, demokrasi için, güçlü bir AKP’den bile tehlikeli olabilir.
Oluyor da zaten; bazı “uzmanlar”, hala “AKP’nin temelde sahip olduğu değişim ivmesi gücünden” bahsederken, Meclis’ten tıkır tıkır zorba torba yasalar geçiyor.
AKP, bir nevi terminatöre dönüştürüyor devleti.
Mükemmel işleyecek bir baskı makinesi...
Böylece de, AKP’nin gelecekteki en büyük mirası, “sağlık sistemini işler hale getirmesi” vesaire değil, “bireysel hak ve özgürlüklere baskı mekanizmalarını” saat gibi işleten bir düzen oluşturması olarak anılacağa benziyor.
Böylesi bir “terminatör devlet”, işin özünde, kazananın istediği gibi kullanacağı bir “mega ödüle” dönüşüyor.
Büyük ödülü kapacak olan da, bir parti değil; bu devleti, bugünkü “predatör” haline isteyip de bu kadar kusursuz şekle getiremeyen bir zihniyet, bir ruh hali...
Bu gölge ruha, hatırlarsınız, bir zamanlar, “Ergenekon” demiştik.
Yerel seçimlerin yüzdelerine bakarsak da, en çok BDP ve MHP’nin ”paralel” yükselişini konuşacağız gibi.
BDP ve MHP’nin aynı anda oylarını arttırması, ikisini de olumsuz etkileyecek, iyice popülistleştirecek.
Zaten şimdiden de, öyle oluyor. Her iki parti de, kendi kitlesine yönelik, kolay akılda kalan slogan cümlelere dayalı, somut proje üretmeyen, sorun çözmeden sadece sevenini mütebessim kılan sözler üretiyorlar.
Bunun nedeni de, var olan siyasi düzenin oksijensizliği ve aynı anda yükselmelerinin, her iki partinin de siyaset kalitesini aşağı çeken bir dinamik oluşturması.
AKP de, obsesif merkezileşme refleksinin güçlenmesiyle, BDP ve MHP’nin yerel profilini yükseltmesine olumsuz tepkiler verecek.
Buna karşılık, büyük ihtimalle; AKP, kendi başarısının kökünde yatan yerel siyasette güç kaybetse de AKP, organize yapısıyla Türkiye siyasetine genel karakterini veren oyun kurucu olarak kalacak.
CHP de, herhangi bir iktidar iddiasından önce halletmesi gereken iç sorunlarıyla yüzleşmek üzere kendine dönecek.
Bu arada...
Ukrayna’daki gelişmelerle beraber, Avrupa Birliği’nin, ilgisini gelecek yıllarda bu ülkeye kaydırması olasılığının güçlenmesi...
Ukrayna’nın, AB’nin, zaten şimdiden Türkiye’nin de önüne geçmekte olan Sırbistan ile beraber, Birlik’in yeni üyesi olma yolunda ilerlemesi ihtimali...
Bu gelişmenin, “Batılılaşma fay hattında” yeni bir kırılmaya yol açarak, tarihi dengelerde, Ukrayna ve onun üzerinden de Rusya’nın dönüşümünü, Batı ile entegrasyonunu tetiklemesi...
Ve tabii, İran’ın Batı’ya açılımının, Türkiye’nin, “stratejik, köprü, kilit” ülke olduğu saptamalarını zayıflatması...
Türkiye’nin sadece Kapıkule sınır kapısı sonrası, “bir diğer Doğu’ya” dönüşmesi...
O sandık, bu sandık sonrası, gelecek beş yıl, kötü ihtimalle de 10 yıl böyle geçer.
Bugün, genç ve gençliğin eşiğinde olanların geleceğini, tıpkı bizim nesiller ve öncekilerde olduğu gibi “debelenen Türkiye modeline” armağan ederiz.
Umut, bugün daha minnacık olanların, bu düzene “tarih” gözüyle bakması.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024