Sezin ÖNEY

Sezin ÖNEY
Sezin ÖNEY
Tüm Yazıları
EV...
26.07.2014
2061

Ya bizdensin, ya onlardan”...

 

Benito Mussolini, konuşmalarında böyle diyordu; “O con noi, o contro di noi”...

 

Faşizmin sloganlarından biri, buydu.

 

Şimdi, en “demokratik” olduğunu öne süren hareketler bile, bu tarz bir zorlama içinde bizim coğrafyamızda.

 

Ya bizdensin, ya onlardan...

 

Sorgulamaya, soru sormaya, farklı bir şey söylemeye imkân yok; izin yok.

 

Ama hayat bizim görmek istediğimiz, olmasını istediğimiz kadar siyah-beyaz değil.

 

2012’de şöyle yazmışım;

 

Gazze saldırıları ve ‘Davos’un fethi’ konularının işgal ettiği Türkiye gündemini uzaktan izlerken, ‘İsrail ve Filistin’e bakarken Türkiye ne görüyor’ diye kendi kendime çok sordum. Hiç kimseye haksızlık yapmak istemem elbette, ama haber sunumları ve medyatik tartışmalardan çıkardığım sonuç şu: Kanımca, Türkiye başkalarına bakarken de kendinden başka hiçbir şeyi görmüyor...

 

Gazze’deki kan revan ötesinde de, can yakan çok şey var İsrail’e bakınca aslında...

 

Sayed Kaşua, Filistinli bir yazar. “Birinci dili” olarak sonradan öğrendiği İbraniceyi seçmiş.

 

Bugünlerde, bir daha geri dönmemek üzere ülkesini, topraklarını terk ediyor. İsrail, Filistin ve Ortadoğu; hepsini...

 

Artık, İsrail’de kurduğu, hem Arap hem İsrailli olduğu, geçişkenliklere açık dünyanın yıkıldığını düşünüyor. “İçimde tam bir İsrailliyim”; ama “Dışarıda, ne yaparsam yapayım ikinci sınıf bir İsrailli...

 

Bazılarının nitelemesiyle, günümüzde İbranice en iyi yazanlardan biri...

 

Kaşua’yı, ne İsrail’de ilk adım attığı Kudüs, ne de İbranice kolay bağrına basmış...

 

Ülkenin iyi okullarından biri, kapılarını yetenekli Arap çocuklara açmaya karar verince, aslında siyaseten de son derece keskin düşünceleri olan babası, oğlunun geleceğinin “orada daha iyi olacağına” karar vermiş.

 

Kendisini bir gün yatılı okulun kapısında bulan Kaşua’nın İsrail ile ilk izlenimleri, “Arap olduğu açık seçik belli” bu yeni yetmeye “potansiyel suçlu” muamelesi yapan güvenlik güçlerinden ötürü, son derece “ürkütücü” olmuş.

 

Ancak, edebiyata olan ilgisini keşfetmesiyle, dünyası değişmiş; İbranice ve Kudüs, evine dönüşmüş.

 

İsrail’in en çok izlenen dizilerinden biri olan Avoda Aravit’in (Arap İşi) de senaristi. İronik biçimde, hep İbranice okuyup yazan Kaşua’nın başlıca emektarlarından olduğu bu dizinin büyük kısmı Arapça diyaloglara sahip; altyazılar da İbranice.

 

Dizinin baş karakteri Emced, İbranice yayınlanan (ve Haaretz’i andıran) bir gazetede çalışıyor; karısı Büşra ile, Kudüs yakınlarında bir Arap köyünde yaşıyorlar. Ne Araplar, ne de Yahudiler arasında tam “yerine” oturan, iki arada bir derede yaşamları, dalgası geçilerek anlatılıyor dizide...

 

Emced, bir yandan tam bir “İsrailli” olmak istiyor, öte yandan da, Arap kimliği sürekli kendisinin bile beklemediği anlarda, yüzleşmesi gereken bir gerçek olarak karşısına çıkıyor.

 

Kaşua, sadece bu dizi değil, romanlarında da, çok kimlilik, aidiyet, hep eğreti kalma hâlleri üzerine, hem ağır, hem de gayet hafif; hem bu hâllerle şakalaşan, hem de bu hâllerin trajedisini anlatan düşünceleri aktarıyor.

 

İsrail’e veda yazısında ise, şöyle diyor; “Sadece iyi bir yazar olmam gerekiyordu ve insanlarımı, yaşadıkları gettolardan kurtaracaktım... Bir kitap, bir film, bir köşe yazısı ve televizyon için bir senaryo daha ve çocuklarım daha iyi bir geleceğe sahip olacaktı... Benim hikâyelerim sayesinde, bizler eşit vatandaşlara dönüşecektik...

 

Sayed’in neden bahsettiğini çok iyi biliyorum.

 

Ve onu, göç edeceği yerde neyin beklediğini de...

 

Ebedi bir sürgün olacak...

 

Ve hiçbir zaman geri dönemeyecek...

 

Çünkü dönebileceği bir yer yok.

 

Bazılarımız, sürgüne mahkûmuz ve “evsizliğin” hiç de güzellenecek bir yanı yok. Yeryüzünde cehennem gibi sürgünlük; Sayed’in dediği gibi, hayatla böyle meselesi olan, sürgüne düşenlerin derdi, sevilmek aslında...

 

Kendilerinin sevdiği kadar sevilebilmek; ki, bir gün evleri hayal ettikleri, gerçekten ev olsun.

 

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar