Taner AKÇAM
Amerikan Kongresi’nin kabul ettiği ve Trump'ın onayladığı, F-35 savaş uçaklarının Türkiye'ye tesliminin engellenmesi ile son gümrük hadlerinin artırılması ve dolar savaşı birbirleriyle doğrudan bağlantılı.
Türkiye'ye yönelik büyük bir “operasyon” yapıldığı tartışma götürmez. Ama bu “operasyon”, dünyada ve bölgemizdeki anarşik devletler düzeninde, Türkiye’nin de başkalarına “çektiği” sıradan egemenlik ve iktidar savaşlarından başka bir şey değildir.
Türk yöneticilerin yaptığı, kendisinin zayıflara çektiği “operasyonları” unutup, daha kuvvetlilerce kendisine “operasyon” çekildiğinde ağlamaktan ibarettir.
Gene “kuşatmaya” dönelim, önemli bir ayrıntı şu: Türkiye'nin söz konusu F-35 savaş uçağı programına 2002'den beri düzenli ödeme yapıyordu ve ilk parti uçaklar Texas'ta teslim alınmış ve pilotları orada eğitim alıyorlardı.
Tarihçi olma tuhaflığıma verin: Osmanlı 1911 yılında İngiltere'ye savaş gemileri siparişi vermişti. Sultan Osman I ve Reşadiye adı verilen gemilerin, kömür yakıt ücretleri dahil tüm ödemeleri yapılmıştı. Gemileri teslim almak için Temmuz 1914'de Rauf Orbay başkanlığında bir ekip Londra'ya gitmişti. Her şey bir bayrak çekme törenine kalmıştı.
Ve İngiliz Hükümeti, kalan ödemenin son teslimatının yapıldığının haberini alır almaz, 1 Ağustos 1914'te gemilere el koydu. Aldıkları paraları ise hiç geri ödemeyeceklerdi.
Aslında el konulan gemi sayısı daha fazladır… Şili Hükümeti tarafından ısmarlanmış iki torpido destroyeri de Osmanlılar tarafından satın alınmıştı. Bunlara da el konulur. Osmanlı Hükümetinin sert notaları ve protestoları bir sonuç vermeyecektir.
Türklerin, Almanlara daha da yakınlaşmasının ve Goeben and Breslau (Yavuz Selim ve Midilli) savaş gemilerinin “satın alınmasının” sebebi bu olay değildir ama arka planda bu el koyma hikâyesi de bir rol oynar.
Alman gemileri Çanakkale’den içeri girince, Almanya’nın İngilizlerce el konulan gemilerimiz yerine bunları bize verdiği propagandası yapılacak ve halk da buna inanacaktır.
Gerek F-35 savaş uçaklarının teslimlerinin iptal edilmesinin gerekse son ekonomik savaşın arkasında Türkiye'nin, özellikle Arap Baharı ile birlikte izlediği jeo-stratejik politikaların büyük önemi var.
Türkiye, uzun bir zamandır Batı ekseninden uzaklaşmayı merkezine almış bir stratejik hat izlemektedir ve Rusya ile yapılan S-400 füze anlaşması bu cephe değiştirmenin en önemli simgelerinden bir tanesidir.
Amerikan Senatosu’nun aldığı kararda önemli rol oynayan senatörler, kararlarını gerekçelendirirken, Türkiye’nin F-35 teknolojisini Ruslarla paylaşma tehlikesinden söz ediyorlardı.
Yaşanan elbette açık bir “kuşatma savaşı”dır. Ve Türkiye'nin “Batı'dan kopmak” istemesi cezalandırılmak istenmektedir. Batı, Türkiye’nin kendisinden kopmasını istemiyor. Sınırlarının kendisi tarafından çizildiği bir alanda “oynamasını” istiyor. Türkiye ise, artık kendine biçilen rolün ötesinde bir güç olma potansiyeline sahip olduğunu düşünüyor ve bunun için uğraşıyor.
Görülmesi gereken, bunun “iyilerinin” ve “kötülerinin” olmadığı çıplak bir iktidar ve egemenlik savaşları olduğudur. Bu egemenlik savaşlarının moral değerler üzerinden tasnif edilmesinin çok zor olduğudur.
İlginçtir, geçmişte de İngiltere’nin savaş gemilerine el koymasında da böyle bir “Batı’dan uzaklaşma” merkezi bir rol oynamıştı. Türkler Almanlara yakınlaşmış ve Rusya Türklerin güçlenmesinden korkarak İngilizlere baskı yapmış, gemilerin teslim edilmemesinde bir rol oynamışlardı.
Tarihle kurulabilecek ilginç bir paralellik de insan hakları ihlalleri konusudur. Batılı Devletler Türkiye’ye yönelik gündeme getirdikleri “kuşatma” savaşında, Türkiye’deki insan hakları ihlallerini önemli bir argüman olarak kullanıyorlar.
Gerçi ABD, konuyu şimdilik biraz eline yüzüne bulaştırmış gözüküyor ve son yıllarda yaşanan onlarca insan hakları ihlallerini gündeme getirmekten çok, tutuklu Pastör Andrew Brunson konusuna yoğunlaşmış görünüyorsa da insan hakları konusunun daha çok seslendirileceğini tahmin etmek zor değil.
Büyük devletlerin bölgemize yönelik egemenlik savaşları ile bu topraklarda yaşanan insan hakları ihlalleri ve büyük devletlerin emperyalist politikalarını bu ihlallerin arkasına saklamaları bu coğrafyanın değişmez kaderi gibidir.
Sadece Birinci ve İkinci Cumhuriyet’in değil, 19’uncu yüzyıldan bu yana ister Abdul Hamit ister onu deviren İttihatçılar olsun, Osmanlı-Türk yöneticilerinin ana açmazı bu olmuştu.
Her dönemin yöneticileri, karşı karşıya kaldıkların bu kuşatma savaşına benzeri davranış kodları ile tepki verdi ve veriyorlar.
Birincisi, dış saldırıyı bahane ederek, içine düştükleri krizin ağırlıklı olarak kendileri tarafından da hazırladığının üstünü örtüyorlar. Altı çizilmesi gereken gerçek şudur: Kriz esas olarak Türkiye’nin ve/veya bölgenin mutfağında pişirilmektedir. Ve dışardan müdahaleler için ortam içerden hazırlanmaktadır. “İçeriye” egemen olan zihniyette değişiklik yaşanmadan, “dışarının” müdahalesinin önüne geçmek imkânsız gibidir.
Oysa dış saldırı, kendi sorumluluğunun üstünü örten, verilmiş büyük bir sadaka olarak işlem görüyor.
İkincisi, karşı karşıya kaldıkları kuşatma savaşını içerde sertleşerek, daha çok insan hakları ihlallerine başvurarak aşabileceklerini düşünüyorlar. “İç düşmanlar” yaratıyor ve bu iç düşmanları ezmeyi merkezine alan bir siyasi hat izliyorlar. Tarihimiz, her dönemin değişik koşularına göre oluşmuş ve ezilen ve hatta imha edilen “iç düşmanlar” ile doludur.
Üçüncüsü, dış saldırıyı kitleleri “iç ve dış düşmanlara” karşı harekete geçirmenin çok önemli bir aracı olarak kullanıyorlar. 1908 yılı sonrası Osmanlı topraklarında yaşanan boykot hareketleri hâlâ akıllardadır.
Bir tarafta, karşı karşıya kaldığı dış saldırıyı gerekçe göstererek insan haklarını ihlal edenler ve diğer taraftan insan hakları ihlallerini bahane olarak kullanarak egemenlik savaşı yürütenler…
Bölgenin değişmeyen kısır döngüsü budur.
Galiba, Üçüncü Cumhuriyet arayışı içinde olan insanların görmesi gereken gerçek şu: Bölgemizde, Sovyetlerin çökmesi ile başlayan ve Arap Baharı ile ivme kazanan büyük devletlerin egemenlik savaşları son aşamasına doğru ilerlemektedir.
Ve belki de daha önemlisi şu: bu savaşın “iyi” ve “kötü” devletleri yoktur.
Demokrasi ile yönetilen de diktatörlükle yönetilen de çıplak bir güç ve iktidar savaşı içinde. Ve demokrasi ile yönetilen büyük devletlerin, bölgemize yönelik diktatörlük rejimlerinden daha “iyi” bir dış politika izledikleri veya Türkiye’deki insan hakları ihlallerine karşı daha duyarlı oldukları fazla doğru değil.
Elbette kendi iç kamuoyu baskısına diktatörlük rejimlerinden daha fazla açıklar ve belki de bu nedenle diktatörlük rejimlerinden çok daha fazla yalan söylemek zorunda kalıyorlar.
Benim gözlediğim ama Türkiye’de mevcut rejime karşı muhalefet etmek isteyen ve Üçüncü bir Cumhuriyet arayışı içinde olabilecek potansiyele sahip çevrelerin, Paris ve Berlin ötesine geçen bir ufka sahip olmadıklarıdır.
Bu nedenle, bu merkezlerden (şimdi bunlara bir de Washington eklendi) Türkiye’ye yönelik eleştirilerden mutlu olmanın ötesine geçmeyen bir ufka sahibiz.
Sorun ülkemizdeki insan hakları ihlalleri ile bölgemizdeki egemenlik alanları ve iktidar savaşlarını birbiri ile bağlayan; bu iki farklı ve fakat irtibatlı konuyu, aynı perspektif içinden ele alan bir bakışa, bir vizyona sahip olunamamasıdır.
Üçüncü Cumhuriyet arayışı, ancak ve ancak bu iki farklı boyuta aynı yerden bakabilmekle mümkün olacaktır.
Bu biraz da bölge insanının makus talihine son vermek isteyen bölgesel bir bakışla sorunlara yaklaşmak demektir.
Şu veya bu etnik-din-ulus grubunun yaşam savaşına övgüler düzmenin yeterli olmadığı kavranmak zorunda.
Demek istediğim odur ki, Üçüncü Cumhuriyet, Orta Doğu’ya ilişkin sunulacak kapsamlı bir yaklaşımın parçası olarak ele alınırsa başarılı olacaktır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020
28.01.2020
21.01.2020