Vahap COŞKUN
Sir Isaiah Berlin, 1909’da Riga’da (Letonya) Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğar, 1997’de Oxford’da (İngiltere) 20’nci yüzyılın önde gelen düşünce tarihçisi ve siyasi düşünürlerinden bir olarak ölür. Ölümünden 10 yıl kadar önce İranlı felsefeci Ramin Jahanbegloo, onunla bir söyleşi yapar. Söyleşinin ilgiyle karşılanması üzerine Jahanbegloo ve Berlin birkaç kez daha bir araya gelirler ve uzun uzun sohbetler ederler.
İkilinin ufuk açıcı sohbetleri daha sonra bir kitap olarak yayınlanır. Isaiah Berlin’le Konuşmalar* adını taşıyan kitap sayesinde biz hem Berlin’in hem hayatındaki duraklara uğrar hem de düşünceleri arasında dolaşırız. Jahanbegloo, merak ettiği konuları ve düşünürleri -biraz da kışkırtıcı bir üslupla- Berlin’e yöneltir. O da açık yüreklilikle kendini ifade eder.
Daha önce bu kitap üzerinde ayrıntılı bir şekilde durmuştum**; bu yazıda Jahanbegloo’nun Holokost, Yahudi kimliği ve Siyonizm’e dair sorularına Berlin’in verdiği cevaplara değineceğim.
10 yaşındayken ailesi İngiltere’ye taşınan Berlin, Oxford’da burslu okur. İkinci Dünya Savaşı’nı İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın bir çalışanı olarak Washington ve Moskova’da geçirir. Avrupa’nın ateş çemberinden geçtiği bir dönemde Amerika’nın başkenti, onun belleğinde “utanç verecek ölçüde konforlu” bir şehir olarak kalır.
Berlin, iktidara geldiği ilk andan itibaren Hitler’in Yahudilere cehennemi yaşatmaya niyetli olduğunu düşünmekle beraber olan bitenler hakkında ayrıntılı bir bilgiye sahip olmaz. Mesela 1944’ten önce sistematik yok etme -gaz odaları- hakkında hiçbir şey bilmediğini söyler. Elçilikteki aşırı rahat ve güvenli ortamının etkisiyle soykırımın dehşetini geç keşfeder, bu nedenle bir ömür boyu utanç duyar.
“Şerrin banalliğini yutmaya hazır değilim”
İki dedesi, amcası, halası ve üç kuzeni Riga’da Naziler tarafından katledilen Berlin, Yahudi soykırımı hakkında kalem oynatmaz. Jahanbegloo, ona bu facia hakkında ne düşündüğünü sorduğunda tepkisi “Böylesine büyük bir felaket hakkında ne denilebilir?” olur. Ona göre bu katliam, asimilasyonun umutsuz bir vaka olduğunu ispat ediyordu. Zira kendini yaşadığı ülkenin bir parçası olarak hissetmek, hatta o ülkenin kimliğini mensuplarından daha fazla üstüne geçirmek Yahudileri kurtaramamıştı.
Fransız Yahudileri ciddi biçimde Fransız olmuşlardı. Köklü bir Alman vatanseverlikleri olan Alman Yahudileri ise Almanlardan daha Almandılar. Ama Fransızlar ve Almanlar onları Fransız ve Alman olarak görmediler. Berlin, bu noktada, “Siyonizm’in kurucusu” Moses Hess’e atıf yapar; onun Alman Yahudilerine hoşlanmadıkları şeyler söylediğini belirtir.
“(Mess) şuna benzer bir şey söyledi: Hatırlayabildiğim kadarıyla aktarıyorum. ‘Almanlar neden sizi sevmiyor? Dininizi, yazılarınızı veya ekonomik davranışınızı sevmediklerinden değil. Gerçekten sevmedikleri şey, sizin burunlarınız, sizin kıvırcık saçlarınızdır, çünkü sizin Alman olduğunu iddia ettiğiniz bu şeylerin, Alman olmadığını düşünür onlar. Bunu siz değiştiremezsiniz.” (s. 125-126)
Hülasa, bir Yahudi asla tam bir Alman olarak kabul edilmez. Gönüllü olarak asimile olmayı son raddeye kadar vardırmalarına rağmen katliama tabi tutulmaktan kurtulamamalarının ardında bu yatar.
Hannah Arendt’in hem genel fikri duruşuna hem de soykırım hakkındaki düşüncelerine karşı soğuk bir tavır alır Berlin. 1941’de New York’ta “ateşli bir Siyonist” olarak tanır Arendt’i. 10 yıl sonra ikinci karşılaşmalarında Arendt’i bu kez İsrail karşıtı bir pozisyonda bulur. Berlin, onun ciddi felsefi veya tarihi hiçbir tez ortaya koymadığı iddiasındadır. Ona göre Arendt düşüncesi “tamamen rastgele bir araya getirilmiş metafizik bir yığındır.”
“Bu hanımefendinin fikirlerine pek saygı duymadığımı kabul ediyorum. Birçok önemli kişi, onun çalışmalarını takdir eder. Ben etmem.” (s. 92)
Berlin, Arendt’in Nazi soykırımına ilişkin olarak ileri sürdüğü “kötülüğün sıradanlığı” görüşünü reddeder. Ona göre, Naziler hiç de Arendt’in düşündüğü gibi banal, sıradan insanlar değillerdi. Eichman, yaptığı şeye içtenlikle bağlıydı; bunun, varlığının özünde olduğunu kabul etmişti. Dolayısıyla “onun şerrin banalliği fikrini yutmaya hazır değilim. Bunun yanlış olduğunu düşünüyorum.” (s. 94).

“Filistinlilerle uzlaşmaya varılmalıdır”
Berlin, kendisini “kesinlikle” Siyonist olarak görür. Annesi ve babası Siyonist değildir; o ise, Yahudilerin her yerde azınlık olduğunu erken yaşta fark ettiği için, Siyonizm’e herhangi bir telkin ya da zorlama olmadan tamamen doğal bir biçimde kaydığını belirtir.
“Bana öyle geliyordu ki, dünyada, bir dereceye kadar, toplumsal açıdan rahatsızlık hissetmeyen hiçbir Yahudi yoktu. Yahudiler iyi muamele gördüklerinde, hatta gerçekten entegre edildiklerinde ve her yerde arkadaşları olduğunda bile kendilerini rahat hissetmezler. Her zaman biraz toplumsal rahatsızlık duygusu kalır. Yahudilerin, kendilerini tamamen güvende hissedebilecekleri, ‘Başkalarına nasıl görünüyorum? Benim hakkımda ne düşünüyorlar?’ diye sormadıkları bir ülke olduğunu sanmıyorum.” (s. 95)
Siyonizm onun gözünde; Yahudilerin tedirginliğe zorlanmayacakları, yerli kültürle bütünleşme ve ona katkılarını vurgulama ihtiyacı hissetmeyecekleri, gözetim altında olmadan hayatlarını yürütebilecekleri bir yerin olması gerektiğini savunan bir düşünceye denk düşer. Yunanlıların Yunanistan’a, Almanların Almanya’ya sahip olması gibi, Yahudiler de Filistin’de, Kudüs’te bir anavatana sahip olmalılar ki, o anavatana kök salabilsinler.
Ezcümle Berlin’e göre Siyonizm, Yahudilerin kendilerini azınlık görmekten kaynaklanan rahatsızlıklarına son verecek ve onların diğer milletler gibi bir millet olarak yaşayacakları şartların meydana getirilmesini anlatır. Siyonizm’in gayesi, bu meyanda, bir normalleşmenin sağlanmasıdır.
Peki, bu tasavvur içinde Filistinliler nereye düşer? Onlarla nasıl bir ilişki kurulmalı, onlara nasıl davranılmalıdır? Berlin, çıkışın uzlaşmada olduğu kanısındadır.
“(Filistinlilerle) uzlaşmaya varılmalıdır, üstelik bu konuda kararlı adımlar atılmalıdır. Bize karşı çıkan insanları anlamak, Herder’in bize öğrettiği şeydir.” (s. 97)
“Milliyetçilik her şey için bir tehlikedir”
Ancak Siyonizm zaman içinde olumsuz bir değişime uğrar. Medeni bir kökeni olan bu düşünce, giderek milliyetçi bir karakter kazanır. Siyonizm’i başlatan; Yahudilerin bir topluluk olarak, zulüm ve ayrımcılık korkusu olmadan özgürce gelişebilecekleri bir alana sahip olma isteğiydi. Fakat “bugün Siyonizm maalesef milliyetçi bir safha geliştirdi.” (s. 112) Milliyetçilik ise günümüz dünyasına bir tehdit oluşturur.
“Milliyetçilik her şey için bir tehlikedir; basitçe şu anlama gelir: Biz kendimize, hiç kimsenin bizim kadar iyi olmadığını, belli şeyleri yapmaya sırf Alman veya Fransız olduğumuz için hakkımız olduğunu söyleriz. Bir kez millet gibi, yanılmaz gayri şahsi bir otoriteye (bu, parti veya sınıf veya Kilise’yi de kapsar) başvurulduğu takdirde, bu yol sonra baskıya kapı aralar.” (s. 111)
Milliyetçi Siyonizm; kimseyi anlamak ve kimseyle uzlaşmak gibi bir dert taşımıyor, doğruluğundan zerre şüphe duymuyor ve düşman gördüğüne her kötülüğü yapma hakkını kendinde buluyor.
İşte dünya tam bir aydır, bu milliyetçi Siyonizm’in ne kadar büyük bir felakete yol açtığını tecrübe ediyor.
* Isaiah Berlin; Isaiah Berlin’le Konuşmalar. Söyleşi: Ramin Jahanbegloo. Çeviri: Zeynel Kılınç. Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2009.
** https://www.independentturkish.com/node/73901/türkiyeden-sesler/berlin-ile-konuşmalar-1-zalim-bir-yetenek
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları


























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025