Vahap COŞKUN
Seçime bir gün kaldı. 31 Mart günü sandıklara gidip önümüzdeki beş yıl yerel yönetimleri kime teslim edeceğimize karar vereceğiz. Seçim yerel, ama partilerin dilleri genel; seçim meydanlarında söylenenlere bakıldığında seçimin yerel olduğuna inanmak için bin şahit ister. Zira hem iktidar hem de muhalefet, ahalinin yerel ihtiyaçlarına odaklanmak yerine genel fay hatlarını tetiklemek üzerinden ilerleyen bir kampanya yürütüyor.
İktidarın motifleri belli: Kazanımları koruyalım, ilerlediğimiz doğru hattan sapmayalım, memleketin bekasına bir halel getirmeyelim. Ve kuşkusuz “Hatıran yeter” deyip Erdoğan’a vefa gösterelim.
Muhalefetin argümanları da tanıdık: İktisadi yıkıma sebebiyet verenleri cezalandıralım. Halkımızı canından bezdiren bu pahalılığın, işsizliğin, enflasyonun mimarlarına mümkünse kırmızı, değilse en azından bir sarı kart gösterelim. Otoriterliğin derinleşmesine dur diyelim ve bu seçimlerin son seçimler olmasına müsaade etmeyelim.
Hülâsâ, her ne kadar resmen yerel bir seçim olsa da, taraflar 31 Mart’ı salt bir yerel seçim olarak değerlendirmiyor. Seçmene büyük anlatılarla gidiyorlar ve bu büyük anlatılar da doğal olarak yerelin sesini boğuyor, yerelin gereksinimlerini ve taleplerini bir garnitür derekesine indiriyor.
Lâkin sokaklarda, bu anlatıların büyüklüğüne mukabil bir heyecan ve alâka görülmüyor. Mayıs 2023 seçimleri öncesinde olduğu gibi bir hayat-memat meselesi havası sezilmiyor. Elbette bu heyecansızlık ve ilgisizlik, seçmenin tamamen sandığa yabancılaştığı, siyasetten umut kestiği ve sandıktan uzaklaştığı anlamına gelmiyor. Oranı bir miktar düşebilecek olsa da seçmen oyuna sahip çıkar ve onu kullanır.
Ancak seçmende, bir önceki seçimdekine benzer –işini gücünü erteletecek, seyahatlerinden vazgeçirtecek ve oy vermek için kendini zorlayacak denli– güçlü bir motivasyon da yok. Pazar günü seçmen gider oyunu verir, akşam biraz seçim yarışını takip eder, neticeler ağız tadına uygunsa bunun keyfini sürer; yok, arzusu hilâfına bir görüntü ortaya çıkmışsa morali bozulur. Ama ister kazansın ister kaybetsin, bir müddet sonra rutin hayatına döner.
Aşırı güç kullanımı
Partiler açısından bakılınca, her seçim gibi bu seçim de onlara bir muhasebe imkânı sunar. AK Parti için bu seçimlerde iki kerteriz noktası olduğu söylenebilir. Birincisi, Türkiye genelinde alacağı oy oranıdır. AK Parti’nin yerel seçimlerdeki oyu 2004’te yüzde 40, 2009’da yüzde 39, 2014’te yüzde 43 ve 2019’da yüzde 44’tü.
Yüzde 40 ve üzeri bir oy bu seçimlerde AK Parti’yi kurtarır. Fakat ittifaka rağmen, en düşük oy olan yüzde 39’un altına düşülmesi AK Parti için tehlike çanlarının çaldığını gösterir. Hele son genel seçimlerde alınan yüzde 36’dan ve psikolojik bir baraja dönüşen yüzde 35’ten az oy alınması halinde AK Parti’nin ciddi bir sorgulama sürecine girmesi kaçınılmaz olur.
İkincisi, büyükşehirlerde AK Parti’nin nasıl bir performans göstereceğidir. AK Parti zaten bir süredir büyükşehirlerde muhalefet karşısında zemin kaybediyor. 31 Mart, AK Parti’nin bu eğilimi tersine çevirip çeviremediğini göstermesi bakımından mühim bir gösterge olacak. 2019’dakine yakın veya AK Parti aleyhine daha karanlık bir tablo oluşursa, CHP elindeki büyükşehirleri korumakla kalmayıp bunlara birkaç tane daha eklerse, seçim sonrası bütün hesapların yeniden yapılması mecburiyeti doğar.
Tabii büyükşehirler denince herkesin aklı fikri, gözü kulağı İstanbul’a kayıyor. İki sebepten. Bir, İstanbul’daki sonuç Türkiye’nin yakın gelecekteki siyasi hayatına doğrudan tesir edecek. İki, İstanbul’un AK Parti ve Erdoğan’ın hikâyesinde özel bir yeri, sembolik bir kıymeti var.
Erdoğan, bu nedenle, İstanbul’da aşırı bir güç kullanıyor. Bakanlıklar ve bakanlar, âdeta AK Parti’nin İstanbul adayı Kurum’un emrine amade kılınmış. İmamoğlu’nun Kurum’la değil, Erdoğan ve kabinesiyle mücadele ettiğine dair bir kanaat kamuoyunda yerleşmiş.
En güçlü iki kişiden biri
Doğrusu, ahlâkiliği bir yana, bu siyaseten ne kadar doğru bir stratejidir, tartışılır. Evet, AK Parti seçimlerden zaferle çıkarsa bir sorun olmaz. Çünkü herkesin gözünü diktiği bir yerde alınacak galibiyet bütün tuhaflıkların üstünü örter ve kısa bir süre sonra bu absürtlükler unutulur gider. Ama ya tersi olursa? Ya seçmen İmamoğlu derse?
O vakit bu seçim sadece İmamoğlu’nun Erdoğan’ı üçüncü kez yendiği bir seçim olmakla kalmaz; aynı zamanda post-Erdoğan dönemi için adı geçen isimlerin yıprandığı bir seçim olur. Meselâ seçimlerin güvenliğinden sorumlu İçişleri Bakanı’nın sokak sokak dolaşıp Kurum için oy istemesi daima karşısına çıkartılır. Yakıcı bir dış politika gündemiyle meşgul olması gereken Dışişleri Bakanı’nın bir gün İstanbul’da Kurum’un, diğer gün Ankara’da Altınok’un kampanyasının figüranı olarak kullanılmasından esefle bahsedilir.
Yani Kurum kaybederse, bu isimler de harcanmış olur. Kamuoyunda onlara dair müspet algı zedelenir. İmamoğlu ise, böyle bir senaryoda yalnızca İstanbul’u kazanmış olmaz. Bütün bakanlara tek başına karşı koyduğu ve hepsini alt etmeyi başardığı için galibiyetine daha büyük bir değer atfedilir. Bir başka ifadeyle, İmamoğlu mevcut şartlarda sandıktan çıkarsa, bu başarı onu 2028’e giderken bir taraftan muhalefetin tartışmasız lideri kılar, diğer taraftan da Türkiye siyasetinin en güçlü iki aktöründen biri haline getirir.
CHP sayesinde değil, CHP’ye rağmen
CHP’ye gelince; araştırmalar büyükşehirlerde durumunun iyi olduğuna dair sinyaller veriyor. Başlıca üç sebebe bağlanabilir bu durum. İlki, CHP’li belediyelerin yönetimini üstlendikleri şehirleri yönetme becerisi göstermeleridir. Halkın belediye başkanlarından memnuniyet düzeyi hep belli bir seviyede kaldı. CHP, SHP’nin 1989 başarısının ardından yerel yönetimlerde yaşadığı türden bir siyasi facia yaşamadı.
İkincisi, büyükşehirlerde AK Parti’ye olan desteğin giderek düşmesidir. Bu düşüşün birçok kaynağı var: İktidarın da kabul etmek zorunda kaldığı hayat pahalılığı, yolsuzluk-rüşvet iddialarının yaygınlığı, sivilliğin geri düşmesine mukabil devlet-partisi/bürokrat partisi kimliğinin baskınlaşması ve YRP fenomeni, bu kaynakların önde gelenleridir. Görünen o ki AK Parti bu düşüş kaynaklarını kurutabilecek bir siyasi maharet geliştiremedi.
Üçüncüsü de, büyükşehirlerde muhalif seçmenlerin AK Parti karşıtlıklarının devam etmesi ve hattâ daha bir bilenmesidir. Seçmenlerdeki karşıtlığın keskinliğinden ötürü, muhalif cephede partiler birbirlerinden ayrılsalar da bu ayrışma seçmende aynı düzeyde yaşanmıyor. Muhalif seçmen iktidara karşı birlikteliğini muhafaza etme iradesi gösteriyor, bu da onu en güçlü karşı adayı desteklemeye yöneltiyor.
Büyükşehirlerde CHP’li adayların kazanma olasılığını büyüten en önemli dinamiğin bu olduğu söylenebilir. İstanbul’da İmamoğlu, Ankara’da Yavaş, Adana’da Karalar ve Mersin’de Seçer, CHP dışındaki seçmenlerden de oy alabildikleri için bitiş çizgisine yakın durabiliyorlar.
Dolayısıyla 31 Mart’ta CHP, gerçekte sahip olduğundan daha fazla oy oranına ulaşabilir. Umarım CHP yönetimi, bunu kendi çizgisinin bir başarısı olarak sayma gafletine düşmez. Çünkü eğer büyükşehirlerde beklendiği gibi bir başarı elde edilirse bu, CHP sayesinde değil, çoğu yerde CHP’ye rağmen gerçekleşen bir başarı olur.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025