Vahap COŞKUN
Gerek söylemi ve gerek yenilenen yönetim kadrosundan ötürü ABD’nin Suriye’de kalıcı olacağına dair kanaatlerin yükseldiği bir dönemde Başkan Trump beklenmeyen bir açıklama yaptı ve ABD güçlerinin “çok yakında” Suriye’den çıkacağını söyledi. Trump’a göre, ABD’nin Suriye’de olmasını gerekli kılan vazifenin –yani IŞİD’in yenilmesinin- sonuna gelinmişti. Ayrıca ABD bu topraklara çok para akıtmıştı, artık buraları ile başkaları ilgilenmeye başlamalıydı.
Ohio’da seçmenlere karşı söylenen bu söz herkeste büyük bir şaşkınlık yarattı. Ama herhalde en fazla şoke olan ABD yönetiminin Trump dışındaki aktörleriydi. Dışişleri Sözcüsü Nauert’in “Suriye’den çıkma konusunda bir bilgimiz yok” demesi, yönetimin Trump’ın çıkışına ne kadar ne kadar hazırlıksız yakalandığının bir göstergesiydi.
Trump’ın beyanatına denk düşecek şekilde Fransa Cumhurbaşkanı Macron da Paris’te PYD heyetini kabul etti. Görüşmenin ardından Menbiç’e Fransa’nın yerleşeceğine dair haberler medyaya düştü. Gerçi bu haber daha sonra Fransa tarafından yarım ağızla da olsa yalanlandı. Ancak hızla akan bu gelişmeler Suriye’de denklemin yeniden değişiği ya da değişmeye yakın olduğuna yönelik yorumları artırdı.
ABD’siz bir Suriye
Cevap arayan üç temel sual var. İlki, eğer Trump dediğini yapar ver ABD’yi Suriye’den gerçekten çıkarırsa nelerin olacağıdır. ABD’nin olmadığı bir Suriye hangi neticelere gebedir? Böylesi bir gelişmenin başlıca dört sonucu olacağını düşünüyorum:
Bir, ABD’nin sınırlayıcı etkisinin sıfırlanması Esed’in, Rusya’nın ve İran’ın elini rahatlatır. Suriye üzerinde bu aktörler daha rahat hareket etme imkânı bulur, dolayısıyla Suriye’nin geleceğine dair onların sözleri daha fazla para eder.
İki, PYD/YPG’ye verilen desteğin kesilmesi ABD ile Türkiye arasındaki münasebetleri geren en önemli faktörü ortadan kaldırır. ABD’nin Suriye’den çıkması, Türkiye ile ABD’nin Suriye’de karşı karşıya gelme ihtimalini bertaraf eder, bu da ilişkilerdeki tansiyonu düşürür. ABD’nin yerine Fransa gibi bir Avrupalı güç ikame edilirse, o vakit ikame edilen güç ile Türkiye arasında hararet yükselir.
Üç, ABD’nin boşalttığı alan Fransa tarafından doldurulamaz. Macron, Putin gibi, ülkesini tekrar, belirleyici bir uluslararası kuvvete dönüştürmeyi amaçlıyor. Ancak bunu Suriye’de gerçekleştirebilmesi çok güç; zira sahada çok sayıda aktör var. Üç ülke (Rusya, İran ve Türkiye) hem orduları hem de vekil güçleriyle uzun bir zamandır Suriye’de boy gösteriyor. Fransa’nın sonradan gelip bu oyuna doğrudan dalması ve bu ülkelere kendi planını kabul ettirmesi mümkün gözükmüyor.
Dört, ABD’nin çekilmesi en çok PYD/YPG’nin belini büker. En büyük destekçisini kaybetmesi, PYD/YPG’nin Suriye’deki denklemindeki gücünü önemli miktarda kaybetmesine yol açar. Fransa gibi bir başka ülke PYD/YPG’nin hamiliğine soyunabilir. Ancak bu yeni hami ABD kadar caydırıcı bir güç üretemez; salt Menbiç ve Fırat’ın Doğusu gibi sınırlı bir alanda bile PYD/YPG’ye ABD’nin sağladığı korumayı sağlayamaz.
ABD, Suriye’den çıkar mı?
Elbette bütün bunlar, ABD’nin gerçekten Suriye’den çıkması halinde konuşulabilecek olasılıklar. O halde ikinci soruyu sormak gerekiyor: ABD, Suriye’den gerçekten çıkar mı?Sahada olup-bitenler böyle bir sonucu mümkün kılacak mahiyette midir? Yanıtı bulmak için üç noktaya dikkat edilmelidir:
Birincisi, Trump’ın kesin bir tarih vermekten imtina etmesi ve “çok yakında” gibi ucu açık bir ifade kullanmasıdır. Açık bir tarih değil de muğlak bir ifadeye başvurulmasının nedeni belli; çünkü Suriye’den çekilme hususunda ABD’de kristalize olmuş bir plan yok. Dolayısıyla Trump’ın çekilmeyi telaffuz etmesi, çekilmenin kısa bir sürede olacağı anlamına gelmez.
İkincisi, yeni atamalarla şekillenen yönetim katındaki ekibin izleyeceği düşünülen siyaset, Suriye’den çıkmaya değil Suriye’ye yerleşmeye işaret ediyor. Odak noktasına İran’ı yerleştiren bir siyasetin, İran ve Rusya’yı Suriye’de daha kudretli kılacak bir adım atması akıl kârı olmasa gerektir. Eğer ABD öngörüldüğü gibi Ortadoğu’da ana hatları İsrail’in güvenliğini tahkim etmek ve İran’ı baskılamak olan bir çizgi üzerinde ilerleyecekse, bunu ancak Suriye’de kalıcı olmakla başarabilir.
Üçüncüsü, sahada -Trump’ın söylediklerinin aksine- bir hareketlilik var. ABD, Menbiç’e takviye yaptı. Menbiç ve Fırat Kalkanı bölgesini ayıran cephe hattında devriye gezmeye başladı. Ayrıca sadece Menbiç’teki değil Suriye’nin diğer bölgelerindeki askeri üslerini de tahkim etti. Tüm bu hareketlilik hiç de kısa vadede Suriye’yi terk edecek bir ABD resmine gönderme yapmıyor.
Keza ABD’de savunma ve dış ilişkilere yön verecek derecede etkili mahfillerin de Suriye’den çıkma fikrine pek de sıcak bakmadıkları biliniyor. Bu çevreler Obama yönetiminin Ortadoğu politikasını iki taraflı eleştiriye tabi tutuyorlar. Bir taraftan, Obama’nın Irak’tan erken çıkmasının yanlış olduğunu ifade ediyorlar. Diğer taraftan da Suriye rejiminin ABD tarafından ilan edilen kırmızı çizgileri (kimyasal silah kullanımı) alenen ihlal etmesine rağmen Obama’nın gerekli ve yeterli cevabı vermemesinden şikâyet ediyorlar. Bu yanlış kararlarla ABD’nin Ortadoğu’daki nüfuzunun azaldığını, buna mukabil meydanı boş bulan Rusya ve İran’ın bölgedeki gücünün azamiye çıktığını savunuyorlar.
Sivil ve askeri aktörler, Obama’nın düştüğü yanlışa Trump’ın düşmemesi gerektiğini belirtiyor ve bu bağlamda Suriye’den çıkmanın ABD’nin menfaatine olmadığı kanaatini taşıyorlar. Kabinenin ağır topu Mattis’in Suriye’de kalma yanlısı olduğu biliniyor. Geçen yıl Özel Temsilci McGurk’un Suriye’den çıkma önerisine en sert muhalefet Mattis’ten gelmişti. Trump’ın malum açıklamasından sonra Pentagon Sözcüsü de “Pentagon’un IŞİD’in yenilmesi stratejisi değişmedi” diyerek Başkan’dan farklı bir yerde durduklarını gösterdi.
“Verin parasını kalalım”
Bütün bu verilerden şöyle bir sonuca ulaşılabilir: ABD’nin Suriye’den derhal çıkması beklenmemeli; böyle bir beklenti gerçekçi değil. Ben de ABD’nin yakın zamanda Suriye’den çekileceğini düşünmüyorum. Bu analiz üçüncü bir sorunun cevaplanmasını gerektiriyor: Peki, öyleyse Trump’ın bu açıklamayı neden yaptı?
Bana göre Trump’ın iki gayeye matuftu. Birincisi iç politikayla ilgilidir. Her ne kadar büyük bir sürpriz olarak karşılansa da Suriye’den çıkmak fikri Trump’ın kafasında her zaman vardı. Seçim kampanyasında Trump, ABD askerin gerekli gereksiz coğrafyalara gönderilmesine karşı olduğunu ve başkan seçildiği takdirde askerleri geri çekeceğini belirtiyordu.
Trump, özetle, “Her yere asker gönderiyor, buralara servet yatırıyor, ama herhangi bir kazanım elde etmiyoruz. O halde oralarda ne işimiz var? Böyle boşa harcama yapmak yerine parayı ülkenin alt yapısını yenilmek için kullansak çok daha güçlü oluruz” diyordu.
Başkanlık seçimleri bu söylemin halk nezdinde hatırı sayılır bir alıcısının olduğunu gösterdi. Dolayısıyla Trump’ın karşısında seçmenleri bulunca, seçimlerdeki bu vaadine sarılması anlaşılabilir.
İkincisi ise, dış politikaya ve bilhassa bölgedeki müttefiklerine yöneliktir. Trump, başta Suudi Arabistan olmak üzere Ortadoğu’daki müttefiklerinden Suriye’de yaptığı harcamanın karşılanmasını istiyor.
Bir başka deyimle Trump, Suriye’de bulunmalarının maliyetini petrol zengini ülkelerinin boynuna yıkmayı amaçlıyor. Ve bunu açıkça da dillendiriyor. Suudi Arabistan’ın verecekleri kararla çok ilgili olduğunu ve kendisinin de onlara “Eğer bizim Suriye’de kalmamızı istiyorsanız, parasını ödemeniz gerekecek” dediğini söylüyor. Hülasa Trump meseleye bir işadamı mantığıyla yaklaşıyor ve bir yere bir koyduğunda karşılığını hemen almak istiyor.
Eğer muhataplarına bunu yaptırabilirse ABD hem Suriye’de kalacak hem de bunun bedelini başkalarına ödetecek. Yani ABD her halükarda kazanacak.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025