Yıldıray OĞUR
Türkiye’de ve bölgede son zamanlarda olup biten her şeyle ilgili mühim bir tarih. Ve konunun Öğretmenler Günü’yle hiçbir ilgisi yok.
24 Kasım 2014, Batı’yla İran arasındaki nükleer müzakerelerin son günü. 23 Kasım 2013’te Cenevre’de varılan anlaşmadan sonra çıkan pürüzleri gidermek üzere müzakerelerde son tarih olarak bir yıl sonrasına gün verilmişti.
Bu yüzden 9-10 Kasım’da İran Dışişleri Bakanı Zarif'in, ABD Dışişleri Bakanı Kerry ve AB’nin Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton Umman'da bir araya geliyorlar.
Bölgede son bir yıldır olan biten her şeyin bu müzakereyle ilgisi var.
İran’da Hamaney, bu görüşmelerde ön almak ve yeni ittifaklara sarı ışık yakmak için geçen yıl ağustos ayında sandıktan şahin yeni bir Ahmedinejad’ın değil de ılımlı Ruhani’nin çıkmasına izin vermişti.
Bu PR faaliyeti işe de yaradı. Ruhani ile Obama arasındaki telefon diplomasisi, görüşmelerin seyrini değiştirdi.
İran’la yakınlaşmayla, ABD’nin Libya olayı ve Mısır darbesiyle Arap Baharı’na küsüp eski Ortadoğu siyasetine geri dönmesinin üst üste gelmesi şaşırtıcı olmasa gerek.
Bu yakınlaşmanın bir ön habercisi olarak aynı anda hem Hizbullah’a, hem Esad’a hem de Bush Ailesi’ne yakın Lübnanlı bir Şii iş adamının kurduğu Al Monitor sitesinin İran uzmanı olan Washington temsilcisi Barbara Slavin’in yazdığı gibi Obama yönetimi Ortadoğu’yu demokratikleştirme programından vazgeçip, terörle mücadele stratejisine döndü. İran’la düşmanlarının ortak olduğu stratejiye.
İran-ABD flörtünün bedelini ise son bir yılda Suriyeliler ödedi ve hâlâ ödüyor.
Obama’nın geçen yıl bu görüşmeler sürerken, 21 Ağustos’ta Suriye’nin kimyasal silah kullanıp kırmızı çizgilerini aşmasını görmezden gelmesinin arkasında da filizlenen bu aşk hikâyesi var.
Peki Obama’yı bu kadar motive eden ne?
“Amerikan askerlerinin botu bir daha Ortadoğu’ya değmeyecek”ten ibaret olan doktriniyle dış politikada ABD’ye tarihinin en pasif günlerini yaşatan, yerden yere vurulan Obama’nın, görevinin bitmesine iki yıl kala hanesine yazmak istediği tek gol İran’la ilişkileri düzeltmiş Başkan olarak tarihe geçmek çünkü.
Üç gün önce Obama’nın Ulusal Güvenlik danışmanlarından Ben Rhodes (tesadüfe bak ki aynı günlerde Netanyahu’dan Beyaz Saray’da chickenshit’li hakaretlerle bahsedildiğiyle ilgili çıkıveren haberlerde adı sık geçen danışman) ABD dış politikasının birinci önceliğinin İran’la anlaşmaya varmak olduğunu söylerken Obama yönetimi için bunun önemini “iç politikada Sağlık Reformu neyse, dış politikada da İran’la nükleer anlaşma odur” diye tarif etti.
İktidarının, yapmak istediği reformların devamını bu anlaşmaya borçlu olan Ruhani’nin geçen ay BM zirvesi için gittiği New York’ta eski dışişleri bakanları ve ulusal güvenlik danışmanlarından oluşan bir grupla bir araya geldiği biliniyor.
Yani boşuna Obama’nın has adamları, Beyaz Saray’ın müdavimi yazarlar, New York Times gibi Obama yandaşı gazeteler aylardır İran-ABD anlaşmasının zamanlamasının ne kadar harika olduğunu yazıp durmuyor.
(Obama’yla Ahmet Hakan-Kılıçdaroğlu mesafesindeki Ferid Zekariya’nın “IŞİD’le mücadelede mutlaka İran da olmalı” yazısı, http://www.washingtonpost.com/opinions/fareed-zakaria-the-fight-against-the-islamic-state-must-include-iran/2014/09/25/e6757500-44e0-11e4-9a15-137aa0153527_story.html. Bizim 'one minute’den ve Hakan Fidan’a hedef aldığı meşhur yazısından hatırladığımız Obama’nın sesi David Ignatius’un İran’ın elinin ne kadar güçlü olduğunu anlatan makalesi http://www.washingtonpost.com/opinions/david-ignatius-ali-shamkhani-is-a-rising-figure-in-iranian-nuclear-talks/2014/10/30/b6ea1238-606e-11e4-9f3a-7e28799e0549_story.html)
Reuters’ın koyduğu adla IŞİD’e karşı “müttefik olmayan müttefik” İran’la ABD. O yüzden ABD uçakları havadan vururken, Kudüs Ordusu’nun Komutanı Kasım Süleymani de Irak’ta her hafta başka bir cepheden dünyaya poz veriyor.
Peki, İran’la anlaşma Obama yönetimi için bu kadar mühimken, 24 Kasım yaklaşmışken, IŞİD’e karşı müttefik olmayan müttefiklik ortadayken Beyaz Saray Esad için nasıl kötü düşünsün?
İşte tam da bu yüzden IŞİD meselesinde Obama yönetiminin birinci önceliği Esad’ın gitmesi değil. Bu yüzden Türkiye ile ABD arasında gerilim sürüyor. Ve son olarak işte tam da bu yüzden geçen hafta ABD yönetimi birbirine girdi.
Bizdeki “ABD Erdoğan’a kızdı, eyvah battık, hemen Obama’nın her dediğini yapmalıyız” lobisinin aklının ermeyeceği türden, ABD tarihinde de benzeri az görünen bir çatlak bu.
Çatlağın bir tarafında Pentagon, Dışişleri Bakanlığı ve CIA var, diğer tarafında ise Obama ve Beyaz Saray’daki danışmanları.
Savaşın zemini de medya. Ne büyük sürpriz ki Obama ve Beyaz Saray cephesinin en yandaş ve ateşli sesi de New York Times. Karşı cephenin sözcüsü ise Washington Post.
(New York Times’la Obama’nın aşkı eski. MSNBC.com editörlerinde Richard Wolffe The Message kitabında 2011’de Obama’nın gazetenin yayın politikasından rahatsız olup editörler kurulunu Beyaz Saray'da kapalı bir toplantıda ağırladığını yazmıştı. Huffington Post da Suriye'de kimyasal silah kullanımının ardından üzerinden müdahale baskısı artan Obama’nın New York Times editörlerini bir kez daha Beyaz Saray’da ağırladığını, ardından New York Times’in nasıl müdahalenin zararları yayınına geçtiğini yazmıştı. http://www.huffingtonpost.com/2013/09/18/new-york-times-obama-syria_n_3949419.html?utm_hp_ref=tw)
New York Times’ın, Savunma Bakanı Chuck Hagel’in Obama’nın gönlündeki Dışişleri Bakanı, Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice’a “Beşar Esad’la ilgili niyetimiz belirsiz olduğu için Suriye politikamızın büyük tehlikede olmasından endişe duyuyorum” yazan bir not gönderdiğini yazmasıyla ortam ısındı. Hagel daha önce de medyaya “IŞİD’e yönelik saldırıların Esad’a yaradığını kabul etmeliyiz” demişti zaten.
Daily Beast sitesinde çıkan Pentagon kaynaklı “Asker Beyaz Saray’ın dar kadrocu IŞİD savaşı yönetiminden nefret ediyor” başlıklı haberde ise, Pentagon Beyaz Saray’daki bu dar kadronun IŞİD savaşı yönetimi için “manik ve saplantılı” dedi. http://www.thedailybeast.com/articles/2014/10/31/military-upset-with-white-house-micromanagement-of-isis-war.html?via=mobile&source=twitter
Bunlara cevap, New York Times’ın Beyaz Saray kulislerine dayandırılan en az Erdoğan kadar sert Hagel ve Kerry’ye çakan analiziyle geldi. Analizde Kerry’nin, Obama’yla senkronize olmayan açıklamaları ve yurt dışı gezileri “Yer Çekimi” filmindeki Sandra Bullock’un uzayda başıboş dolaşmalarına bile benzetildi. http://www.nytimes.com/2014/10/30/world/middleeast/mounting-crises-raise-questions-on-capacity-of-obamas-team.html?_r=0
Washington Post’un Dışişleri, Pentagon kokan cevabi başyazısında ise Obama’nın Suriye IŞİD politikası yerden yere vurulurken, tanıdık argümanlar kullanıldı: “Suriyeli muhalifler ABD’nin neden Kobani’yi vurup, varil bombaları atılan Halep’e bir şey yapmadığını soruyor?”
New York Times’ın Suriye’de muhaliflerin eğit-donatla silahlandırılması önerisi masadayken, CIA’nin eski eğit-donat tecrübelerine ve Irak’taki başarısızlıklarına çakan haberleri de muhakkak bu tartışmanın bir parçasıydı. Bu yüzden topa eski CIA Başkanı ve Savunma Bakanı Panetta da girip Obama’nın çatışmadan korktuğunu, IŞİD’e karşı Suriye’de yolunu kaybettiğini söyledi.
Beyaz Saray-Pentagon tartışması sözcülerinin açıklamalarına kadar yansıdı. Beyaz Saray Sözcüsü Hagel’in sözleri için "Suriye planımız işliyor. Önceliğimiz IŞİD" derken, cevap Pentagon sözcüsünden geldi: "Her plan gibi bu da adım adım tartışılır. Bakan Hagel de bundan bahsediyordu zaten”
Ama burada bitmedi. Son olarak Obama Pentagon’u, Hagel’i devreden çıkarıp IŞİD karşıtı koalisyonun başına emekli general John Allen’i getirdi. General Dempsey’i ve Hagel'ı by-pass edip doğrudan Obama'ya rapor veren Allen’e, Bağdat'ta helikopter isteyince "Talebinizi Kerry'ye iletin" diyerek Pentagon kazan bile kaldırdı.
(Tartışmanın devamını, taratışmanın buraya kadar olan kısmında da çok yararlandığım Türkiye’nin en değerli dış politika editörlerinden biri olan Yusuf Özhan’ın timelineindan okuyabilirsiniz. https://twitter.com/Yusuf_Ozhan )
Türkiye’nin Suriye, Kobani, IŞİD politikasını, Obama’ya ve New York Times’a bakıp doğru ya da yanlış bulanların kafasını epey karıştıracak tartışmalar bunlar. Aynı tartışmanın Almanya-Fransa versiyonu da var. Almanya’nın Fransa’yı ekonomik olarak sıkıştırması, Fransa’nın Türkiye’yle birlikte poz vermesi de boşuna değil. Yani bir tane Batı yok. Ve ABD’nin, içinde Beyaz Saray ve Obama’nın olmadığı kanadı neredeyse Türkiye’yle Suriye ve IŞİD konusunda hemfikir.
Erdoğan dün “ABD’de kim ne diyor belli değil” derken de bunları kastediyor olmalı. Tabii “bir üst akıl var” derken Obama-İran arasında oluşmaya başlayan üst akılı kastedip kastetmediğini bilmiyoruz.
Biden’ın topu böylesine bir tazyik altındayken kendi kucağından Türkiye’nin kucağına atmaya çalıştığı açıklamaları, Kandil’e, HDP’ye gelen atarız bütün köprüleri özgüveni, ardından o özgüvenle Kobani eylemlerinin patlak vermesi, tabii ardından ABD’nin PYD’ye silah atması ve Amerikan basınında aylardır süren Türkiye-Erdoğan-IŞİD haberleri….
24 Kasım 2014. Sadece Öğretmenler Günü değil, hâlâ anlamadınız mı?
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025