Yıldıray OĞUR
1928’de CHP Birinci Umum Müfettişi olarak Dersim’e gidip rapor yazan Dr. İbrahim Tali (Öngören), 2510 Sayılı İskân Kanunu’nun çıkmasından ardından Trakya için kurulan İkinci Umum Müfettişi olarak görevlendirildi. (İskan Kanunu’nda Dahiliye Vekaleti’ne “casuslukları sezilenlerin sınır boylarından uzaklaştırma” yetkisi veriliyordu)
İbrahim Tali, 6 Mayıs 1934’de başlayan ve 33 gün süren gezisini tamamlayıp raporunu CHP Genel Sekreteri Recep Peker’e sundu. Teklifler bölümünde şöyle diyordu:
“Trakya’nın başlıca ihraç mallarından olan peynircilik de, beş on seneden beri gayri Türk unsurlar elinde kalmış ve bunlar, hasis emellerle sütlerin yarı yağını aldıktan sonra peynir yaptıklarından, Edirne peyniri namıyla dış pazarlarda mühim mevki işgal eden peynirlerimiz, son senelerde mevkiini kaybedip, dış pazarlara gönderilemez olmuştu.”
“Yahudiler Trakya’yı Filistin’e eş yapma davasındadır. Trakya’nın bütün iktisadi kaynaklarına elini uzatmış olan bu unsurun Trakya Türkü’nün kanını daha fazla emmesine müsaade etmemek Trakya’nın inkişafı için en büyük ihtiyaçtır.”
“Trakya’da Türk hayatı, Türk iktisadiyatı, Türk emniyeti, Türk rejim ve inkilabı için muhakkak gizli bir tehlike halinde yaşayan ve bir ihtimal olarak da işçi kulüpleriyle memlekette komünizmin çekirdeğini kurmak isteyen (Yahudi) meselesini artık en köklü bir surette halletmek Türk Trakya’ya nefes vermek için kati bir zarurettir.”
Ne tesadüf ki gezisinin bitip raporunu sunmasından kısa bir süre sonra 21 Haziran 1934’te ilk olaylar Çanakkale ve Gelibolu’da başladı. Ardından Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne’ye sıçrayan olaylarda Bizans’tan beri Trakya’da yaşayan binlerce Yahudi’nin dükkanları, evleri yağmalandı, Yahudilere ekmek satılmadı ve binlerce Yahudi İstanbul’a göç etmeye başladı.
Olayları günlerce görmeyen gazeteler, İstanbul’a gelen Yahudi vatandaşların sayısı artık gözlerden kaçırılamayacak kadar olunca haberler yapmaya başladılar.
11 Temmuz 1934 günkü Cumhuriyet’in birinci sayfasında “Musevilerin hicreti” başlıklı habere göre “Edirne’den ayrılan Musevilerin İstanbul’a hicretinin sebebi bir cebir ve tazyik değil son iktisadi buhran yüzünden orada umdukları kazancı temin edememeleri”ydi
“Peki neden bir gecede hepsi bu karara varıp göç etmişlerdi” sorusuna cevap da ertesi günkü nüshada geldi. “Ortada hiçbir şey olmadığı halde geceyi müthiş bir korku içinde geçirerek sabah erkenden istasyona akın eden” Musevilerdi gelenler.
Uzunköprü’den Yahudilerin geliş sebebi ise daha basitti: “Uzunköprü’de Yahudiler geçen ayın yirmisinden itibaren Türklere boykot yapmışlardır. Bu vaziyet karşısında Türkler de icap eden tedbirleri almış vaziyetin sökmeyeceğini anlayan Yahudiler bize burada ekmek kalmadı diyerek Uzunköprü’yü terk etmişlerdir.” (12 Temmuz 1934/Cumhuriyet)
Gazetelere göre sınırlı yağma işlerine karışanlar da Çingenelerden başkası değildi.
Ankara ise olaylara daha ciddi yaklaştı. Teftiş için Trakya’ya giden İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın dönmesinin ardından Ankara’da Mustafa Kemal başkanlığında bir toplantı düzenlendi. Toplantının sonucunda yayınlanan tebliği 14 Temmuz 1934 günü Anadolu Ajansı abonelerine duyurdu. Olaylar ve alınan tedbirler hakkında ayrıntılara yer verilen tebliğde olayların arkasındaki sebepler sıralanırken “Türk ve Yahudiler” arasındaki geçimsizliğe neden olan düşünceler şöyle anlatılmıştı:
“Bu karşılıklı şikayetlerde beynelmilel semitizm ve antisemitizm edebiyatının bütün siyasi, iktisadi ve milli anasırı görülmekte olduktan başka Türkiye’ye ait bir hususiyet olarak Yahudilerin yabancı dil ve harsta kalmakta ısrar ettikleri ve içlerinde demilitarize mıntıkalarda memleketin emniyeti için zararlı ve casus adamlar bulunduğu hakkındaki zanlar mevcuttur. Diğer taraftan Yahudi münevverleri milli hars meselesinin imparatorluğa ait hatalar olduğunu haklı olarak söyledikten sonra Türk kültürü ile kaynaşma gösterdikleri arzunun.....”
Musevi cemaati o arzuyu göstermek için Vatandaş Türkçe Konuş kampanyalarına katıldı.
Ama dünyada Yahudi olmanın zorlaştığı yıllar daha yeni başlıyordu.
Savaş patlamıştı. Naziler Avrupa’da ilerlemekte, çeşitli ülkelerde iktidara gelmekteydiler. Romanya da onlardan biriydi.
Eski bir gemiye tıka basa binen 103’ü çocuk 769 Romanyalı Yahudi’yi taşıyan Struma gemisi Filistin’e gitmek için İngiltere’den vize alamamış, İstanbul açıklarında da arızalanmıştı. 9 hafta boyunca İstanbul’da bekleyen motoru çalışmayan gemiyi, Türkiye hükümeti, 23 Şubat 1942’de Şile açıklarına çektirdi. Sürüklenen gemi, Nazilere yardım taşıyan bir gemi zanneden bir Rus denizaltısı tarafından vurularak batırıldı.
Savaşta tarafsızlığını korumak isteyen Ankara’nın gemidekilerin karaya çıkmasına neden izin vermediğini Başbakan Refik Saydam şöyle açıklamıştı: “Türkiye başkaları tarafından arzu edilmeyen insanlar için vatan hizmeti göremez.”
Facia haberi, dünya Yahudilerini yasa sokmuştu. 11 Mart 1942 günü Anadolu Ajansı Kudüs’ten Ağlama Duvarı’nda Struma Faciası için düzenlenen bir matemin haberini geçti. Haberi geçen muhabirin adı Rosette Coryell’di. Ya da kızlık adıyla Roza Avidor. İstanbullu bir Musevi olan, Paris’te eğitim görmüş bir Anadolu Ajansı muhabiri olan Rosette’nin haberi ertesi gün pek çok gazetede yer aldı.
20 Nisan 1942 günü TBMM’de o sıralarda bağımsız bir şirket statüsünde olan Anadolu Ajansı’na 50 bin lira yardım yapılması görüşülmekteydi.
Kürsüye, Mustafa Kemal’in Ankara’da kurduğu Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi’nin yazı işleri müdürlüğünü yaptıktan sonra, 1927’den beri Çanakkale vekili olarak Meclis’te bulunan tecrübeli bir gazeteci-siyasetçi olan Ziya Gevher Etili çıktı. Bu yardıma itirazı vardı:
“…Anadolu Ajansı memleketin en temiz unsurlarından teşekkül etmiştir. Bu kadar millî olan bir teşekkül söylemek istemiyorum, maalesef son zamanlarda beynelmilel bir uzuv olmağa başlamıştır. Çünkü arkadaşlar, burada çalışanların yüzde hemen yarısını ırkımın haricinde görüyorum. Birtakım yabancı unsurlar hattâ Yahudi, Rum kalmıyor da İspanyol, Portekiz belki Cenubi Amerika'dan da birçok insanlar böyle garip garip şahsiyetler türemiştir…. Benim Memleketim, benim Partim, benim Meclisim, benim Devletim böyle insanları kabul etmez.
Matbuat umum müdürlüğü Başvekâlete bağlıdır, ajans bir şirket halinde kalamaz, oraya ilhak edilmelidir. Muhterem Başvekilim bu ajans işini temizleyecektir, orada temiz insanlar göreceğiz. Arkadaşlar, size garip bir şey daha arzedeyim, isim söylemeye hacet yok. Ne kadar Yahudi ismi varsa, Hayımdan tut da Salamonuna kadar, orada. Oraya başmuharrir, tercüman olurlar…Merak eder sorarsınız, bunları kim yazmış, altına bakarsınız mütercimi Yahudilerden biridir. Demek ki arkadaşlar burada anormal bir şey var. Bunun önüne geçmek lâzımdır! Bu, vatan işi, propaganda işidir, benim propağandamdır. Size bir şey daha arzedeyim, Struma vapuru hâdisesini hep bilirsiniz. Bir Yahudi vapuru geldi, yalancıktan bozuldu, aylarca İstanbul'da kaldı. Bu devlet o adamları aylarca besledi. Ben kendi çocuğumdan 300 gram ekmeği esirgerken bu nankörlerin iaşesini Devlet temin etti. Bu vapura erzak verdi. Böyle oldu değil mi arkadaşlar? Devletin başına belâ oldu. Gittiler, belâlarını da kendileri buldular. Arkadaşlar, Siyonistler bunları bu Devlet aleyhinde, bu lütufkârlıkları silâh olarak kullandılar ve bu, Anadolu Ajansı vasıtasıyla gazetelerimize geçti. İşte Anadolu Ajansının telgrafı, okuyayım mı? (Oku dinleyelim sesleri, biliyoruz sesleri). 12 Mart tarihli Ulus gazetesinde Kudüs'ten gelen telgraf. Ağlama duvarı altında yahudilerin yaptığı matem merasiminden bahsediyor. Tabii mütercimi ve sairesi Yahudi olursa böyle neşriyat yapılır. Demek ki arkadaşlar biz kendi elimizle o Yahudileri yetiştiriyoruz. Devlet bu nankörleri besledi...Yakışır mı arkadaşlar bu hal? Benim böyle senelerce en yakından tanıdığım, en kutsi cidal arkadaşım olarak tanıdığım bu kıymetli arkadaşlar üçüncü plâna insinler. Soysuzlar onların yerini alsınlar. Bunlar birtakım Lavantenlerdir. Bu milletin çocukları bunların hepsini 20 defa okutacak kadar lisan bilir. Politik sahada daha iyi, onların 40 mislini yaparlar… Bunun için bu 50 bin lira fazladır. Bir dakika bile verilmesi caiz değildir. Bu parayı bütçeden çıkardığımız gün bu adamlar tasfiye edilir, bu para millete kalır. Onun için bağrım yanık olarak ve büyük bir saffeti kalble söylüyorum. Başvekilimiz bu Anadolu Ajansı’nı kendi ellerine alsın ve ıslah etsin. Bu lûtfunu burada dinlemek istiyorum (Alkışlar).”
Ardından kürsüye CHP’li başvekil Dr. Refik Saydam çıkar.
“Arkadaşlar; Anadolu Ajansı ıslaha muhtaç olabilir, içerisinde şu veya bu şekilde bazı insanlar bulunabilir. Bunların kâffesi ıslah olunur. Kudüs'ten gelen telgraf üzerinde beyanatta bulundular. Heyeti umumiyesiyle okumuş olsalardı göreceklerdi ki, telgraf tamamen bizim lehimizde ve kabul etmiyenlerin aleyhlerindedir...Esasen bunların batması faciası üzerinde, Hükümetin neşretmiş olduğu komünike hepinizin hatırındadır. Biz bu hususta elimizden gelen her şeyi yaptık. Maddi, mânevi en ufak mesuliyetimiz yoktur. Türkiye, başkalan tarafından arzu edilmeyen insanlara melce, olamaz. Türkiye başkaları tarafından arzu edilmeyen insanlar için vatan hizmeti göremez. Bizim tuttuğumuz yol budur. Kendilerini bu sebepten İstanbul'da alıkoyamadık. Çok yazık ki bir kazaya kurban gittiler. Şunu da arzedeyim, bu bizim noktai hareketimizi gösteren bir misaldir. Bunu tashih etmek isterim.”
Oylama sonunda Anadolu Ajansı’na 50 bin liralık ek ödeme kabul edildi.
Ama rejime en yakın gazetecilerden biri olan Ziya Gevher Etili’nin konuşması kısa sürede sonuç verdi. Önce Anadolu Ajansı Başbakanlığa bağlandı.
4 Mayıs 1942 günü ise Başbakan Refik Saydam’ın yayınladığı bir genelgeyle aralarında Rosette Coryell’in de olduğu hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Musevi ve “dönme” 26 ajans çalışanının işine son verildi.
Karar, Başbakanlık Basın Dairesi Genel Müdürü Selim Sarper’in Almanya karşıtı Anadolu Ajansı müdürü Muvaffak Menemencioğlu’na bir uyarısıydı da. Aynı zamanda Almanya’ya çakılmış bir selam.
Johannes Glasneck’in Alman Faşizminin Türkiye’deki Propaganda Faaliyetleri kitabında yer verdiği 1942 yılında Ankara’daki Alman Büyükelçiliği’nden Berlin’deki Nazi iktidarına geçilen telgraflarda Türkiye medyasından ve özellikle Anadolu Ajansı’nın Almanya karşıtı haberlerinden şikayet edilmekteydi.
Glasneck'in kitabına göre, 26 Musevi ajans çalışanının işten çıkarılması haberi için telgraflarda şöyle denmişti: “Düşmanı destekleyen Yahudi elementlerin Anadolu Ajansı’ndan temizlenip, ajans haberlerinin istenilen yöne çekilebileceği umulmaktadır.”
Rosette Coryell, işten çıkarıldıktan sonra New York gidip doktora yaptı, sonra Paris’e gidip dünyaca ünlü savaş fotoğrafçısı Robert Capa ile çalıştı.
Başbakan Doktor Refik Saydam, kısa bir süre sonra Milli Şef İnönü ile anlaşmazlığa düştü, 7 Temmuz 1942’de de besin zehirlenmesi sonucu öldü.
Ziya Gevher Etili, 1943 yılına kadar CHP vekilliği yaptı. 1946’da Anadolu Ajansı İstanbul Müdürlüğüne, 1948’de ise Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü’ne atandı.
2015 yılında Anadolu Ajansı abonelerine şöyle bir haber geçti:
Büyük Edirne Sinagogu'nun açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: Ülkemiz Yahudiler için huzur limanı olmuştur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025