Yıldıray OĞUR
“Bir kadınla bir erkek deniz kenarında yürüyüşe çıkmışlar.
Kadın: Denize bak! Bugün her zamankinden…?
Erkek: Evet her zamankinden daha ma… Yani ŞEY?
Kadın: Gökyüzünün rengi de ŞEY?
Erkek: Evet, evet ŞEPŞEY…”
7 Ekim 1982’de Cumhuriyet karikatüristi Behiç Ak’ın karikatüründe böyle diline doladığı mavi, 7 Kasım 1982 tarihinde 82 Anayasası’nın oylanacağı Türkiye’nin ikinci referandumunda ‘hayır’ pusulasının rengiydi. ‘Evet’in rengi ise 61 referandumunda olduğu gibi yine beyazdı. 21 yıl arayla yapılan bu iki referandum arasındaki benzerlikler bununla da sınırlı değildi.
Her şey 27 Mayısçıların 61 anayasasından şikâyet eden 12 Eylül darbecilerinin kendi anayasalarını yapmaya karar vermesiyle başladı. Kapatılan Meclis’in yerine açılan Danışma Meclisi’nden anayasayı hazırlamak üzere 15 kişilik bir komisyon seçildi. “Türk milleti dünyanın en çok anayasa tecrübesi olan milletidir” diyen Meclis Başkanı Sadi Irmak’ı haklı çıkarırcasına 54 kişinin aday olduğu komisyonun başkanlığına en çok oyu alan Anayasa Profesörü Orhan Aldıkaçtı getirildi
23 Kasım 1981’de çalışmaya başlayan komisyon 236 gün sonra taslağını tamamlayıp Danışma Meclisi’ne sundu. Taslak gazetelere de yansıyınca 1961 Anayasası’na kıyasla daha açık bir tartışma ortamı ortaya çıktı.
Türk-İş sendikal haklardan, Gazeteciler Cemiyeti basın özgürlüklerinden, Barolar Birliği hukuk devleti açısından taslağı eleştirdi. Cumhuriyet, Milliyet gibi gazetelerde taslak aleyhinde yazı ve haberler çıkmaya başladı. Hatta Milliyet taslakla ilgili bir telefon hattı kurup vatandaşlardan da düşüncelerini gazeteye bildirmelerini istedi. Taslağa en net destek ise TÜSİAD’dan geldi.
Esas hararetli tartışmalar Danışma Meclis’inde yaşandı. Tartışmaları izlemek üzere Kenan Evren ve kuvvet komutanlarının Meclis’e geldiği sırada kürsüde eski Adalet Bakanı danışma meclisi üyesi İsmail Arar vardı. Arar, sert sözlerle taslakta Cumhurbaşkanı’nın geniş yetkileri olmasını eleştiriyordu:
“Tüm sistem içinde sorumlu olan Başbakan ve sorumsuz olan Cumhurbaşkanıdır. Urfa’nın Viranşehir ilçesinin bilmem ne bucağında bucak müdürü olmak dururken kalkıp da başbakan olmak isteyen cesur kişiyi bulup şimdiden mübarek ellerinden öpmek istiyorum…”
Müstakbel Cumhurbaşkanı Evren, konuşma boyunca sürekli not aldı. İsmail Arar hararetli konuşmasını bitirip yerine geçerken kalp spazmı geçirdi. İlk müdahaleyi Meclis doktorları yaptı.
Danışma Meclisi’nde 53 gün süren hararetli tartışmalara rağmen sadece “özgürlük” kelimesinin “hürriyet” ile değiştirilmesi gibi değişikliklere uğrayan taslak Kamer Genç’in de aralarında olduğu yedi üyenin karşı oyuna rağmen 120 oyla kabul edilerek esas makası elinde tutan Millî Güvenlik Konseyi’ne gönderildi.
Anayasa taslağı Millî Güvenlik Konseyi’nden ise iki sürprizle çıktı: Referandumda anayasa ile birlikte Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığı da onaylanacak, eski siyasilere 10 yıl siyaset yasağı getirilecekti.
Aynı akşam Devlet Başkanı Kenan Evren, TRT’ye çıktı ve “Ben bu anayasaya kefilim” diyerek halkı ‘evet’ oyu vermeye çağırdı:
“12 Eylül öncesinin olayları yeniden yaşanmak istenmiyorsa, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmesi arzu edilmiyorsa ve netice olarak devletçe güçlü, milletçe mutlu olmak isteniliyorsa yarınlara umutla bakmak ve emin olmak ihtiyacı duyuluyorsa Anayasa’ya evet denilmelidir...”
Ama Evren’in üslubu, kampanyanın devamında bu kadar yumuşak olmayacaktı.
Referandum sandığına kısa bir süre kala Evren yurt gezilerine başladı. Aslında kampanyayı 12 Eylül’den önce Dev-Yol’cuların bir komün tecrübesi olan Fatsa’dan başlatmak istedi ama güvenlik nedeniyle ilk olarak Trabzon’da halkın karşısına çıktı. Millî Güvenlik Konseyi’nden anayasa taslağına eklenen Demirel, Ecevit, Erbakan ve Türkeş’in de aralarında olduğu eski siyasetçilere 10 yıl siyaset yasağını “Millet bari 10 yıl rahat etsin istedik” diye savundu. Anayasaya niye ihtiyaç duyduklarını ise şöyle açıkladı: “Aşağılık kompleksine kapılmadan, yabancı hayranlığı içinde kopyacılık yapmadan geleneklerimize uygun bir Anayasaya hazırladık. Türkiye’nin kendine göre özellikleri var. Bizim Anayasamız elbette bize göre olacaktır. Anayasanın açık noktalarından biri iktidardaki bir partinin elinin kolunun bağlı olmasıydı. Devletin yetkileri yeterli gelmiyordu. Devlet aciz duruma düşüyordu, çareyi sıkıyönetim ilanında buluyordu...”
Mitingde Evren’in hedefinde ise henüz ortada olmayan “hayırcılar” vardı. Birkaç hafta önceki bayramda atılan kartpostalların altına “Anayasaya hayır deyin” yazanlar olduğunu hatırlattı ve hayırcıları ağır sözlerle eleştirdi:
“Bayram tebrikinin altına ‘Anayasaya hayır deyin’ diye yazanlar bunlardır. Şehirlerde kapı altlarından bildiri atanlar, Ermeni ASALA örgütüyle iş birliği yapanlar, komünist radyolardan talimat alanlar işte bunlardır...”
Evren Trabzon’dan Rize’ye geçti. Buradaki mitinge “Anayasa konusuna girmeyeceğim çaydan bahsedeceğim” diye başlayan Evren yine kendini tutamadı:
“Size anayasa konusunda sadece şunu söyleyeceğim. Biz bu anayasayı Türk halkına ne gerekiyorsa onu karşılayacak bir anayasa olarak hazırladık. Şimdi sizlere soruyorum: Bana güveniyor musunuz? (Kalabalık: Güveniyoruz) Konsey üyesi arkadaşlara güveniyor musunuz (Güveniyoruz). O hâlde ben kefil oluyorum bu anayasaya evet dersiniz…”
Aslında ortada bir hatır kampanyası yoktu ama Millî Takım amigosu Birol’un kitleleri coşturmak için dolaştırıldığı, insanların ellerine “Yeni anayasayla gençlik gerçek benliğine kavuşacaktır” türü pankartların tutuşturulduğu, öğrencilere, resmî görevlilere getirilen katılım zorunluluğuna rağmen ‘evet’ mitinglerinin sönüklüğü Evren’i endişelendirmekteydi.
Bu hayalî hayırcılar ilk kez 28 Ekim’de gazetelerde boy gösterdiler. İstanbul’da ‘hayır’ kampanyası yapan aralarında solcu TKP, Devrimci Halkın Birliği ve İslamcı Genç Akıncılar Birliği üyesi olduğu söylenen 60 kişi ‘suç aletleri’ olan bildirilerle birlikte ele geçirilmişti.
Operasyonla ilgili açıklama yapan İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı şöyle diyordu:
“Anayasa ile ilgili olarak sürdürülen çalışmalar esnasında her türlü fikrin yasalar çerçevesinde serbestçe tartışılabildiği bir ortamda dış mihrakların kuklası, demokrasi ve özgürlük düşmanı yurdu parçalamaktan başka bir düşüncesi olmayan aşırı sol ve bölücü örgüt artıkları ile din ve inanç sömürücüsü şeriatçı kesim mensuplarının anayasaya hayır denmesi yolunda bir kampanya başlattıkları ve bu maksatla hazırladıkları kartpostal broşür ve mektupları çeşitli adreslere gönderdikleri veya dağıtmaya çalıştıkları tespit edilmiştir. Hazırlanan anayasa muvacehesinde menfur emekleri için 12 Eylül öncesi ortamını bulamayacaklarını anlayan bu anarşi ve terör odaklarından toplam 50 kişi sağduyu sahibi ve vatansever halkımızın da yardımları ile alınan tedbir ve tertibat sonucu suç unsurlarıyla birlikte yakalanmışlardır...”
Referandum yaklaştıkça darbecilerin hayır çıkma korkusu yükseliyordu. Buna “hayır”ın rengi olan “mavi” korkusu da eklenmişti. O günlerde USA Today’in mizanpajını örnek alıp renklerini, kırmızıdan maviye çeviren Yeni Asır’ın sahibi Dinç Bilgin’i “nereden çıktı bu şimdi” diye uyarmıştı Evren.
Mavi paranoyasının şahikası ise Evren’in yurt gezileri için gittiği İzmir ve İzmit’te söyledikleriydi: “Bakın edepsizleri görüyor musunuz? Atatürk’ü de buna alet etmek istiyorlar. Atatürk’ün gözleri mavidir ve mavi gözlerle bakmaktadır. Ama ellerinden gelse onu parçalarlar. Gök mavi ama bir işe yaramıyor, eğer beyaz bulut gelirse yağmur yağıyor bereket geliyor... Birileri Atatürk’ün gözünün denizin, gökyüzünün renginin mavi olduğunu söylüyor. Sağduyu sahibi vatandaşlar buna pabuç bırakmaz. Gök maviymiş, deniz maviymiş. Bunlar çocukça girişimlerdir. Kimse kanmaz...”
İzmir mitingi sırasında açılan üzerinde SOS yazılı pankart ise bir anda meydanı karıştırmıştı. Pankart “sus” olarak okunduğunu söyleyen görevlilerce hemen indirildi. Kısa bir süre sonra pankartın arkasında “Kurtar bizi” yazdığı anlaşıldı. Evren ertesi günkü mitinglerinde kendisine yönelik tehditlerden bahsetti. Manşetlerde aynı sözler vardı: “Bir can borcumuz var.”
Referanduma doğru tartışmalı bir karar da Yüksek Seçim Kurulu’ndan geldi. YSK, referandumda oy kullanmayan ve 1 ay içinde geçerli mazeret bildirmeyenlerin beş yıl seçme ve seçilme hakkından yoksun kalacağını açıkladı.
Referandumdan bir gün önce İstanbul Taksim’de büyük bir kalabalığın önünde anayasayı savunan Evren, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin artırılmasına yönelik eleştirilere cevap verdi, referandumla birlikte kendisinin cumhurbaşkanlığının oylanmasını eleştirilenlere “Halkın oyuyla Cumhurbaşkanı’nın seçilmesinden niye rahatsız oluyorsunuz” diye sordu ve kalabalığı uyardı: “Akıllı bildiğiniz insanların telkinine kapılarak oy kullanmayın, kendi aklınız ve vicdanınıza göre oy kullanın.”
Evren referandumdan bir gün önce son kez TRT’den halka seslendi: “12 Eylül öncesine dönmek istemiyorsak, beyaz oy verip Anayasayı kabul edeceğiz.”
Referandum günü Hürriyet gazetesi “Evet, söz milletin” manşetiyle çıktı. Zaten kampanya boyunca TRT günlerce ‘hayır’ diyenler aleyhinde yayınlar yapmıştı. ASALA yurt dışında Türk diplomatlara yönelik suikastlarına devam etmişti. Gazeteler kampanya boyunca sadece Kenan Evren’in mitinglerinden bahsetmişti. Buna karşılık ‘hayır’ kampanyası ise ancak Viyana’daki Galatasaray-Avusturya Wien maçında sahaya atlayan bir Dev-Sol militanının açtığı pankart ve yine Dev-Sol üyelerinin Amsterdam’daki Türk Büyükelçiliği’ni basmasıyla haber olabildi.
7 Kasım günü sandık başına giden 19 milyon seçmeni (seçime katılım oranı yüzde 91’di) ise bir sürpriz beklemekteydi. Askerî rejimin mavi paranoyası kuvveden fiile geçmişti: Oy pusulalarının içine konulacağı şeffaf zarfın dışından içerideki oyun mavi olup olmadığı görülebiliyordu.
Sandıktan anayasaya yüzde 91 oranında ‘evet’ çıkmasında ve ‘hayır’ların sadece yüzde 8.63’te kalmasında tüm bu ‘evet’ lehine şartların etkili olduğuna şüphe yok. (Hiçbir şehrin ‘hayır’ diyemediği referandumda sandıktan en çok mavi pusula sırasıyla Diyarbakır, Tunceli, Elazığ, Muş, Mardin, Bingöl ve Siirt’ten çıktı.)
Evetlerin bu kadar yüksek çıkmasının sebeplerinden biri halkın 12 Eylül öncesi politik şiddetten gerçekten de korkmuş olmasıydı. Ama evet aynı zamanda hayıra göre daha pragmatikti. Anayasa onaylanırsa seçimli demokrasiye dönülecekti. Evren de bu yüzden son miting ve televizyon konuşmalarında ısrarla ordunun kışlalarına dönmeye hazır olduğu mesajını vermişti. Nitekim anayasaya yüzde 91 evet veren halk, bir yıl sonraki seçimlerde Kenan Evren’in işaret ettiği Milliyetçi Demokrasi Partisi’ni değil, ANAP’ı tek başına iktidar yaptı.
7 Kasım günkü referanduma oy vermek için eşi ve kızıyla sandığa giden anayasanın banisi Orhan Aldıkaçtı, kaydı çıkmayınca az kalsın kendi yaptığı anayasaya oy verememişti. Onun yaptığı anayasayla ilgili en doğru tespiti ise “Hayır” kampanyasının en önde gelen ismi olan eski CHP’li bakan Deniz Baykal yapmıştı: “Bu anayasanın betonarme hesapları yanlıştır. Öngörülen denge bu sıkleti çekmez. Statik denge millî irade dışına taşmıştır.”
Statik dengeyi düzeltmek için 5 yıl sonra halkın önüne bir kere daha referandum sandığı gelecekti…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025