Zeki ALPTEKİN
Perspektif’te bir süre önce küreselleşme ve bu olgunun taşıyıcıları olan Küresel Üretim Zincirleri (GVC’ler) ile bunların gelişmekte olan ülkelerin ekonomik performansına olan etkileri vs. üzerine ampirik ağırlıklı bir araştırma dizisini kaleme almıştık. Bununla birebir alakalı olduğu için gelişme üzerine teorileri burada uzun boylu literatüre girmeden özetleyerek, bunları reel pratikle sınayarak, kıyaslayarak ve güncele ilişkin sonuçlar çıkararak konuyu sonuçlandırmak istiyoruz.
Ekonomik gelişmeye ilişkin görüşler, teoriler en az iktisat tarihi kadar eski; klasik ekonomi politiğe, 19’uncu yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. I. Endüstriyel Devrim ile birlikte oluşan İngiltere’nin üstünlüğü, özellikle Avrupa ve ABD’deki toplumların önüne iki türlü alternatif koydu: Ya bu ülkenin üstünlüğünü kabul edip ona ekonomik olarak tabi olacaklar ya da İngiltere’den bağımsız, kendi gücüyle sürdürülebilir bir gelişme yoluna girip aradaki farkı kapatmaya çalışacaklardı. Dolayısıyla soru, “korumacılık mı” yoksa “serbest ticaret mi” idi.
Bu bağlamda klasik teori, korumacılara, merkantilistlere karşı, var olan eşitsiz gelişme koşullarında dahi serbest ticaretin daha az gelişmiş ülkeler için de faydalı olacağını savundu. Bunun teorisini, A. Smith’e dayanarak “kıyaslamalı üstünlük” kuramı ile D. Ricardo yaptı. Buna göre, her ülkenin her şeyi değil, başkasının üretmediği ya da daha pahalıya ürettiği ama kendisinin ürettiği ya da daha ucuza üretebileceği ürünlerde uzmanlaşıp avantaj elde edebileceği, böylelikle oluşan işbölümünün serbest rekabet zemininde tüm ülkeler için faydalı olacağı ileri sürüldü.
Bu klasik gelişme teorisi, geçmişteki koşullarda karşıtlarını bulmakta gecikmedi. Özellikle Almanya’da Friedrich List, serbest ticaretin sadece ülkelerin eşit koşullara sahip olmaları durumunda herkes için istenen verimi getireceğini, var olan eşitsiz gelişme koşullarında bunun sadece İngiltere’nin üstün konumunu korumasına hizmet edeceği gerekçesi ile Ricardo’nun teorisine karşı durdu. O dönemde de Almanya, List’in “korumacı” (bir nevi merkantilist) tavsiyeleri doğrultusunda İngiltere ile göreceli ekonomik eşitlik sağlanana kadar gümrük duvarlarını bir müddet için yükseltti. Ancak bu tür tartışmalar 19’uncu yüzyılda endüstri ülkeleri ya da endüstrileşmeye aday (Batılı) ülkeler ile sınırlı kaldı.
Modernleşme Teorisi
I. Dünya Savaşı’ndan sonra, 20’nci yüzyılın ikinci yarısında 50-60’lı yıllar itibarıyla, eski sömürgeciliğin sona ermesi ile merkez-periferi ikilemi görünür hale gelmeye başladı. Dönemin “sistemler mücadelesi” zemininde, özellikle kapitalist sistem çevresinde yer alan gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerin neden gelişmiş Batılı ülkeler gibi olamadığı sorusu, gelişme teorileri çerçevesinde tartışmanın merkezine oturdu. Bu soruya genellikle gelişmiş ülke orjinli klasik kimi bilim insanlarının verdiği cevap ya da ürettikleri çözüm önerileri genel olarak “modernleşme teorisi” adı altında toplandı. Hâkim politik çevrelerde de kabul gören bu teori özetle, az gelişmişliğin ya da gelişememenin nedenlerinin ilgili ülkelerin (içsel olarak) toplumsal genetiğinde var olduğunu, gelenek ve görenekleri ile sıkı bağlantı içinde olduğunu vaaz ederek, bu ülkelerin gelişmelerinde, modernleşme süreçlerini başarı ile tamamladıkları için Batılı merkez ülkeleri model almalarını salık veriyor (du).
Bu dönemde gelişme-gelişememe sorunlarının da keskinleşmesi zemininde modernleşme teorilerine eleştirel tepkiyle, önce Latin Amerika’da kimi alternatif gelişme teorileri ortaya çıktı. Buna göre, dünyanın kabaca gelişmiş ülkeler (merkez) ve gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkeler (periferi) olarak ikiye bölündüğü kapitalist koşullarda, ikinci kategoride yer alan ülkelerin, farklı ekonomik gelişme seviyelerinin temel olduğu uluslararası işbölümünde (yani kapitalizmin eşitsiz gelişmesi nedeniyle) “eşitsiz değişim”den dolayı gelişme şanslarının olmayacağı ileri sürüldü.
Bağımlılık Teorisi
Bağımlılık (dependence) teorisi olarak adlandıran, bir yanıyla W.I. Lenin ve R. Luxemburg’un emperyalizm teorilerinden de esinlenen, diğer yanıyla I. Wallerstein’ın “dünya sistemi” teorileri ile akraba olan bu düşünce, P. Baran gibi Marksist ekonomistlerin yanı sıra aralarında A. G. Frank, Samir Amin, Arturo Escobar ve D. Senghaas vb. bilim insanlarının da bulunduğu kişiler tarafından farklı şekillerde savunulageldi. Kime dayanırsa dayansın, söz konusu teorinin farklı versiyonlarının kökeni aslında K. Marks’a kadar uzanıyor. Gelişme üzerine Marks’ın bilimsel performansının farklı zamanlarında ortaya çıkan üç değişik yaklaşımı var:
- Tarihselci-felsefi yaklaşım (tarihsel materyalizm)
- Modernleşmeci yaklaşım (Manifesto’da dile getirildiği gibi üretici güçleri geliştiren kapitalizme biçilen devrimci rol: Marks’ın Hindistan ve Çin üzerine yazdığı makalelerde de kendini belli eden bu düşünceye göre sömürgeci ülkelerin sermaye tarafından dünya ekonomik sürecine bağlanması ile modernleşmesi ve toplumsal ilişkilerin görece eşitlenmesi söz konusudur.)
- Daha sonra Marks, Das Kapital’de “eşitsiz değişim” konusundaki tespitleri ile konuya ilişkin önceki pozisyonlarını revize ederek bağımlılık teorisine öncel olan ve kapitalist gelişmeyi bloke eden dış dinamikleri temel aldı. Burada Marks, kapitalist üretim tarzının sömürgeler açısından dezavantajlı bir uluslararası işbölümüne neden olabileceğini ileri sürerek “Makine işletmesinin merkezlerine uygun, yerkürenin bir bölümünü tercihen bir üretim alanı, diğer bir bölümünü tarımsal alan haline dönüştüren bir uluslararası işbölümü yaratılıyor”¹ tespitini yaptı. Burada vurgulanan -mesela Asya Tipi Üretim Tarzı gibi- gelişmeyi engelleyen içsel nedenler, iç dinamikler değil, (bağımlılık teorisyenlerin yaptığı gibi) dışsal nedenler, yani dış dinamiklerdir.
Bu bağlamda, Lenin, Hobson ve Luxemburg tarafından geliştirilen emperyalizm tahlilleri, ağırlıklı olarak gelişmiş ülkelere hammadde transferi, tekellerin oluşması, pazar sorunu etrafında ulus-devlet rekabetlerini ele alıyor, ama gelişmiş-az gelişmiş ülkeler diyalektiğini, aradaki bağımlılık ilişkilerini açıklamada yetersiz kalıyordu. Emperyalizmin ilk döneminde ağırlıklı olarak kredi şeklinde vuku bulan sermaye ihracının II. Dünya Savaşı’ndan sonra önceleri daha çok doğrudan yatırımlar haline gelmesi, eski sömürgeciliğin yıkılması vs. gibi yeni trendler P. Baran gibi Batılı Marksist iktisatçılar tarafından (az) gelişme konusunun yeniden ve etraflıca ele alınmasını beraberinde getirdi. P. Baran, Political Economy of Growth (1957) adlı eserinde emperyalizmin periferiye olan sistematik etkilerini ele aldı. Buradaki çıkış noktası, yabancı sermaye ve az gelişmiş ülkelerin burjuvazisi arasındaki sıkı ilişkilere dair Lenin’in gözlemleri idi. Baran’a göre az gelişmiş ülkelerdeki ekonomik gelişmeler, buradaki yerli işbirlikçi burjuvazinin ve yabancı sermayenin ilgili ülkelerin ekonomik gelişmesi ile alakadar olmadıklarından dolayı dumura uğratılıyordu:
“Az gelişmiş ülkelerin ekonomik gelişmesi, gelişmiş ülke devletlerinin hâkim çıkarlarına yüksek derecede zararlıdır. Gelişmiş kapitalist Batı için dünyadaki tüm geri kalmış bölgeler, sanayileşmiş ülkelere hammadde sağlayan, onların endüstrilerine yüksek kârlar ve yatırım imkânları sağlayan, vazgeçilmez arka bahçelerdir. Bu nedenle ABD’deki (ve diğer yerlerdeki) hâkim sınıflar, hammadde sağlayan ülkelerin endüstrileşmesine ve sömürge ve yarı sömürge ülkelerde bağımsız bir imalat sanayiinin oluşmasına şiddetle karşı dururlar.” ²
Bu nedenle Baran için, dünya ekonomisinde böylesi bağımlılık ilişkileri içinde bağımsız, kendi ayakları üzerinde durabilen bir gelişme mümkün değildir; az gelişme ve gelişme dünya çapındaki sermaye birikimi sürecinin bir sonucu, bir madalyonun iki ayrı yüzüdür. Baran’ın bu tespitleri, Marks’ın ilk belirlemelerin yanında bağımlılık teorisinin dayandığı önemli bir kaynak oldu.
Benzeri pozisyonlara dayanarak A. Gunder Frank, 60’lı yıllarda özellikle uluslararası ticaretin bağımlı ekonomilerin deformasyonu konusundaki rolünü vurgulayarak, bu gibi ülkelerin kapitalist dünya ekonomisi içinde kalarak gelişme imkânlarının olmadığını ileri sürdü. Benzer şekilde I. Wallerstein, 70’li yıllarda kapitalizmin merkez ülkeleri ve periferi arasındaki ‘eşitsiz değişmeyi’, yani (eşitsiz) alışverişi (ticareti) vurgulayarak, böylelikle oluşan aşırı sömürünün periferideki az gelişmişliğin ana nedeni olduğunu dile getirdi. (Burada ‘eşitsiz değişme’ ile kastedilen komplementer ticarettir, yani periferiden merkeze giden “ucuz” hammaddeye karşılık buralardan işlenmiş “pahalı” metaların değişimidir.)
Wallerstein’ın teorisine göre az gelişmiş bir ülke için çeşitlendirme temelli ihracata yönelik endüstrileşme, çıkış yolu olmayıp tek çözüm olarak eşitsiz değişimin getirdiği tuzaktan kurtulmak, yani mümkün olduğunca (kapitalist) dünya pazarından koparak ithalatı ikame etmek ve ücretleri yükseltmek yolu ile üretimi artırmaktı. Samir Amin de aynı minvalde düşüncelerini oluşturdu. Özetle periferilerdeki yetersiz-bağımlı gelişme, bağımlılık teorisyenleri için “kapitalist metropoller tarafından domine edilen toplumsal sistemin, ekonomik sistemin tarihsel olarak ortaya çıkan bir parçasıdır. Metropollerin, merkezlerin bu gelişmesi ve üçüncü dünya ülkelerinin az gelişmişliğinin tarihi, uluslararası sistem tarafından sağlanan tamamlayıcı süreçlerdir.”³
Hangi varyantı olursa olsun, bağımlılık teorilerinin ortaklaştığı temel nokta, kapitalist sistemin çevresinde konumlanmış az gelişmiş ülkelerin uluslararası işbölümündeki pozisyonunun, içsel nedenlerin, yani kapitalist ve pre-kapitalist ilişkilerin varlığı ve söz konusu toplumlarda bu temelde vuku bulan sınıf çatışmaları ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan üretici güçlerin gelişmesi seviyesinin bir sonucu olması değil; tam tersine, bu içsel ilişkilerin az gelişmiş ülkelerin Batılı merkez tarafından hâkim olunan uluslararası işbölümüne eklemlenmesinden, bu ülkelerin kapitalizmin gelişmiş merkez ülkelerine ekonomik olarak bağımlı olmasından, yani dışsal nedenlerden ileri geldiğidir.
Sömürgeciliğin bir mirası olarak, az gelişmiş ülkelerin gelişmiş ülkelere bağımlılığından dolayı ortaya çıkan bu statükodan çıkış, yani bağımsız ve “engelsiz” gelişme için klasik “burjuva” ekonomistleri öncelikle tüketim ürünleri endüstrisinin inşası hedefli “ithal ikameci” bir politika önerirken, Latin Amerika’daki kimi Marksist teorisyenler ülkelerin önce “milli burjuvazi” öncülüğünde geliştirilecek bir kapitalizmden sonra sosyalizme geçerek tümüyle bağımsızlığa kavuşmayı çözüm olarak görüyorlardı. Benzer şekilde ülkemizde çözüm (yerine göre BAAS tipi bir geçişle) “sol” tarafından dönemin Sovyetler Birliği’ne dayanarak “kapitalist olmayan yoldan” bağımsızlığa, sosyalizme ulaşmak olarak görüldü.4
Modernleşme ya da bağımlılık teorilerinin dayandığı ortak zemin, geçmişten gelen az gelişmişliğin “eşitsiz gelişme” nedeniyle daha da pekişmesidir. Teorinin iç dinamiklere önem veren birinci versiyonu, çözüm olarak gelişmiş ülkelere bakıp onları taklit ederek gelişmeyi önerirken; gelişme sorununda dış dinamikleri daha fazla önemseyen ikinci versiyonu ise, dünya sürecinden şu ya da bu şekilde kopup bağımsız gelişmeyi salık veriyordu. Bu hali ile bu tür klasik gelişme teorilerinin -ve bunların yeni versiyonlarının- en büyük eksikliği, II. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan ekonomik refah, uluslararası ilişkilerde Bretton Woods para sisteminin çökmesi ve bunun ardı sıra ortaya çıkan (uluslararası) borçlanma sorunu, 1973 krizinden sonra oluşan durgunluk ve buralardan itibaren “Uzakdoğu Kaplanları” ile gözle görülür olmaya başlayan “gelişmekte olan ülkeler” kategorisi vb. olguları dikkate almamaları, teorilerinde bu gerçeği atlamaları, özetle gelişmelere dar ideolojik gözlükler arkasından bakmaları oldu. Bu körlük onları yeni gelişmeler arkasında yatan gerçekleri, bunların ilgili bölgelerdeki üretici güçlerin ekonomik gelişimlerine olan etkilerini görmelerini engelledi.
Küreselleşme Süreci
90’lı yıllar itibarıyla uluslararasılaşmanın yeni bir aşaması olarak, somut olarak görünür olmaya başlayan küreselleşme sürecinin başlangıcı aslında 70’li yıllardan da gerilere gidiyor. Çünkü buralara gelmek de öyle gökten zembille inmek şeklinde olmuş olamaz: Bu anlamda yeni olanın eski içinde oluşmasının başlangıcı II. Dünya Savaşı’ndan sonra 50’li yıllara kadar uzanıyor. Bu sürecin temelinde ise sermayenin bir ‘survivor’ (hayatta kalma) refleksi olarak kendini yeniden (genişleterek) yaratma olgusu, bu bağlamda önceleri neşet ettiği yerlerde, Batı’da, üretici güçleri geliştirme olgusu yatıyor. Yani (klasik Marksist) teorinin “kapitalizmin bir müddet sonra üretici güçlerin gelişmesine engel olduğu” iddiasıyla devrim zorunluluğuna gerekçe yaptığı olgunun göreceleşmesidir bütün olay. Burada yeni olan diğer bir şey, sermayenin bu eğiliminin, şartlar oluştuğunda ekonomik olarak daha az gelişmiş bölgelere akarak oralarda kendini tekrar realize etmesi, daha doğru bir deyimle realize etmek zorunda kalmasıdır. Gelişmekte olan ülkeleri ekonomik açıdan gelişmiş merkez ülkelere yaklaştıran diyalektik, rasyonel bir biçimde başka türlü açıklanamaz. Sürecin (bilim insanları tarafından da) görülmeyen tarafı bizce işte bu filizlenme dönemi oldu. Çünkü bilinçlere çıkarılacak maddi gelişme, o dönemlerde henüz o derece olgunlaşmamıştı.
Çalışmamızın, özellikle önceki ampirik araştırma ağırlıklı bölümlerinde gördüğümüz ve buradan çıkardığımız sonuçlar, hayatın her iki teoriyi de deyim yerinde ise “yerle bir ettiğini”, emperyalizm teorilerinin pratikte iflas ettiğini gösteriyor. Bu durum, her iki kontra pozisyonun içinden yeni teori versiyonlarının doğmasını beraberinde getirdi. Günümüz itibarıyla modernleşme teorisi “neoliberal” ve “kurumsalcılık” olarak ikiye bölünürken, eleştirel gelişme teorisi başlığı altında bağımlılık teorisinin yanında -deyim yerinde ise- onun mutasyona uğramış aktüel versiyonu olarak “dünya sistemi teorisi” (I. Wallerstein) ortaya çıktı. Tüm bunları aşağıdaki tablodaki gibi özetlemek mümkün:
Teori özetle bu. Şimdi tekrar pratiğin gösterdiklerine dönelim:
Tek başına bir Çin deneyimi ve ondan önce “Uzakdoğu Kaplanları”nın tecrübeleri, gelişmenin, bunun daha önceleri vuku bulduğu bölgeleri neredeyse birebir taklit etme yoluyla olmayacağını, 60’lı yılların korumacı ithal ikameci politikalarının tek başına çözüm olamayacağını gösterdi. Çin’deki gelişmenin başlangıcı (daha sonra kapitalist işletme sisteminin yerleşmesine rağmen) kapitalizme özgü kurum ve kuralların olmadığı şartlarda start aldı.
Bunlarla birlikte klasik “uluslararası işbölümü” üzerine teoriler göreceli hale geldi, geliyor; üretici güçlerin gelişmesinin önündeki engellerin bizzat kapitalizm tarafından temizlenmesi ve “eşitsiz gelişme yasasının” aşınması ile artık geçerliliğini yitiriyor. Uluslararası işbölümü yeniden şekilleniyor.
20’nci yüzyılın az gelişmiş ülkeler-gelişmiş ülkeler (tek taraflı bağımlılık) diyalektiğinde belirleyici olan “komplementer işbölümünün” yerini, 21’inci yüzyılın bölgeler arası entegrasyon temelinde (çok taraflı bağımlılık) “intra-endüstriyel işbölümü” alıyor. GVC’lerin ortaya çıkardığı bir gerçek olarak metalarda “uluslararası katma değerlerin” payı, artık belirleyici olma trendleri gösteriyor. Eskinin gelişmiş ülke endüstrilerinin “ek uzantısı” olma konumundaki az gelişmiş ülkelerin yanında, bizzat gelişmenin ve inovasyonun kaynağı olarak gelişmekte olan ülkeler kategorisi ortaya çıkıyor. Bu durum, ülkelerin ve bölgeler arasındaki (ekonomik) farklılıkların yerine göre kapanmaya, teknolojik eşitsizliklerin aşınmaya başlamasının dayandığı zemini oluşturuyor. Bu olguya ilişkin pratikten verilecek bir dizi (istatistiksel) örnek var, ama biz konuyu aşağıdaki sembolik tablo ile bağlayalım.
Başlangıçta, inovasyon gücü açısından ABD ile Çin arasındaki fark, Birleşik Devletler lehine yaklaşık 14 puanla oldukça konforlu görünürken, bunun giderek küçülerek son olarak (2022) 6,5 puana indiği görülüyor. Her iki ülke arasındaki fark, yaratılan GSYİH açısından da giderek kapanma eğiliminde. Uzmanlar, Çin’in yakın gelecekte ABD’yi dünyanın en büyük ekonomisi olma konusunda da geçeceğini belirtiyorlar. Ülke, ABD’yi (enflasyondan arındırılmış) satın alma gücü konusunda şimdiden geçmiş durumda.
Bu bölümün başında bağımlılık teorilerinin dayandığı zemini açıklamak konusunda Marks’ın birtakım tespitlerinden örnek vermiş, gelişme konusunda onun üç değişik eğiliminden söz etmiştik. Bunlarda biri, daha doğrusu Marks’ın ilk yıllarda bu konuda aldığı pozisyon modernleşmeci-ilerlemeci yaklaşım idi. Buna göre, kapitalizmin yeryüzünde hızlıca yayılması ile sermaye tarafından dünya ölçüsünde üretim ve yaşam koşullarının “eşitleneceğini”, burjuvazi ve kapitalin hızla “kendi suretinde bir dünya” yaratacağı tahmininde bulunuyordu.5 Kabul, bugünün dünyasının değişik ülkelerini, değişik şartları, bölgesel (ekonomik) farklılıkları, göreceli “eşitsizlikleri” içinde barındırıyor; her şey her açıdan Marks’ın tespit ettiği gibi birebir aynı, “eşitlenmiş” değil! Ama eğilimsel olarak, günümüze ilişkin (farklılıkları da hesaba katarak) böylesi bir gelişmeden söz etmek mümkün değil mi? Görünüşe göre… En azından şimdilik!…
__
¹K. Marx, Das Kapital, MEW 23, s. 475
²Baran, Paul A.: Politische Ökonomie des wirtschaftlichen Wachstums, Neuwied/Berlin 1971, s. 66
³D. Senghaas, Peripherer Kapitalismus. Analysen über Abhängigkeit und Unterentwicklung, S. 18
4Ülkemizde 60’lı yıllarda popüler olan Milli Demokratik Devrim (MDD) anlayışını da söz konusu bağımlılık teorileri bağlamında görebiliriz. Daha yakın bilgiler için bkz.: M. R. Aktolga, Hatıralar, s. 42’den itibaren.
5K. Marks, MEW 4. Band, s. 466
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2025
4.02.2025
22.12.2024
1.07.2024
12.05.2024
15.04.2024
3.02.2024
24.11.2023
6.08.2023
11.07.2023