A.Turan ALKAN
Hayli zamandan beri futbol hakkında yazmıyorum; bu durum, futbol edebiyatımız için mühim bir kayıp değil elbette. Taraftarlığın, insanda hakkaniyet ve adalet duygusunu mahveden bir cinnet psikolojisine dönüşmesi bu kararda etkili oldu
Şimdi aynı cinnet halini siyaset düzleminde de yaşıyoruz. Bizans’ı içinden çürüten maviler ve yeşiller çekişmesi, siyasi fikir farklılıklarına da bulaştı.
Bu yazı futbol hakkında değil ama, futboldan daha değerli ve kalıcı bir şeye dair: Drogba!
*
Top ona doğru yuvarlandığında, sırf “Şimdi ne yapacak, bizi nasıl şaşırtacak?” diye seyrettiğimiz oyuncular vardı, hâlâ var; bunlar işini sanat derecesine çıkarmayı başarabilmiş nâdir kişilerdi. Topu, vücutlarının bir parçasıymış gibi hemen kontrolü altına alabilen, topla hızlanıp adam geçebilen ve topu ayaklarından çıkardıklarında hâlâ ona egemenmiş gibi hüner gösteren futbolcular tanıdık. İsim vermek gerekmez. Onların çoğu, -tuhaftır- ancak bir futbol sahasında ve topla beraber iken bir mânâ ifade edebilen sporculardı genellikle. Topla birlikte şiir gibi hareket edebiliyorlardı ama meselâ, bir meslek ciddiyeti içinde antrenman yaptıklarını zannetmiyorum. Çoğu, daha iyisini yapabilecekleri bir zamanda ve altyapı eksikliğinden kaynaklanan sakatlıklarla mesleklerinden ayrılmak zorunda kaldılar. Futbol dışındaki hayatları düzensizdi. Oyun esnasında devamlılıkları yoktu. Bunlardan bazıları, takım yöneticileri tarafından yeterince tahammül gösterildikten sonra diğer oyuncuların iş ahlâkını zedelemesin, kötü örnek olmasın diye yok bahasına takımdan uzaklaştırılıp mesleklerini kötü bir finalle sonlandırdılar.
Saha içinde bazen iyi futbolcu, hatta sanat derecesinde iyi ve mükemmel futbolcu olabiliyorlardı ama “iyi insan” olmak gibi bir hedefleri yoktu; galiba işin kötüsü böyle bir kavramdan haberleri de olmamıştı.
İyi futbolcu olmak için iyi insan olmak şart mıdır; bu soruya cevabım futbol adamlarının hoşuna gitmeyebilir fakat özellikle son yıllarda bende böyle bir değer yargısı gelişti.
Meslek ahlâkı denilen şeyin, sadece bir futbolcu için değil, bir kundura tamircisi, bir seyyar satıcı, bir banka memuru veya üst yönetici veya bir siyaset adamı için de -olmazsa olmaz- türünden bir kavram olduğunu fark etmeye başladım. Meslek ahlâkı, sadece meslek icrâ edilirken hatırlanıp uygulanan kurallar değildir, her insanda mevcut olması gereken ahlâkın işe yansımış hâlidir. Nâçiz görüşüme göre, meslek ahlâkına harfiyyen riayet eden fakat hayatın diğer safhalarında kurala aldırış etmeyen biri “İyi” olamaz.
Doğru veya yanlış; bence böyle.
*
Drogba’da ilk dikkatimi çeken husus meslek ahlâkı oldu. Beyninin ve vücudunun bütün verimini, işini iyi yapmak için seferber edebiliyordu. Kendisine doğru hızla gelen topla daha ilk andan itibaren neyi nasıl yapabileceğini kestirip rakiplerinden önce başarıyla uygulaması, Drogba’da mesleğinin ne idüğü hakkında zihin gücü ve emekle tasarlanmış bir ön hazırlık bulunduğunu hissettirdi daima.
Ayaklarıyla değil, zihin gücüyle oynuyordu âdeta. Sahadaki herkesten o noktada ayrılıyordu. Bunu fark ettiğim andan itibaren, takım arkadaşları için mükemmel bir futbol ve mantık öğretmeni olabileceğini düşünmüştüm. En azından yöneticileri, antrenmanlardan önce veya sonra, takım arkadaşlarına “futbol düşüncesi” konusunda seminer vermesini isteyebilirlerdi. Böyle bir şeyin gerçekleştiğini duymadım.
Kaptan değildi, sahada daha fazlasıydı; sahadaki 21 futbolcunun hayranlık ve ibretle seyrettiği bir sanatkâr gibiydi. Ona sıkça faul yapanların, bir keresinde bile olsun ona hınç beslediğini sanmam; eminim ki, “Bunu yapmak zorundaydım, affet” diye düşünüyorlardı içlerinden; çoğu meslektaşı faulden sonra onun gönlünü almaktan kaçınmadılar çünkü Drogba hep öyle yapıyordu.
Sinirlenmiyor, sinirlendirmiyor, hakemi seyirciye şikayet etme ucuzluğuna düşmüyor, sahte düşüşlerle rakibini ve hakemi aşağılamıyor, varlığıyla sahada biriken elektriği etkisiz hale getiren bir barış elçisi gibi davranıyordu.
Hayranlık, evet; güzel futbol oynayarak başkalarının hayranlığını kolayca kazanabilirsiniz fakat saygı; herkesten saygı görmek için başka türlü şeyler de yapmalı, farklı meziyetlere sahip olmalısınız.
*
Soma mağdurları için yüklü bir bağışta bulunduğu haberi duyulunca söylediği şu sözlere dikkat ederseniz, saygının nasıl zor kazanıldığını anlayacaksınız; şöyle diyor:
-Ben aynı zamanda Birleşmiş Milletler elçisiyim (UNDP-BM Kalkınma Programı iyiniyet elçisi) ve Soma’daki insanlara yardım etmek için elimden geleni yapacağım ama bunun için benim adımın kullanılmasını istemiyorum. Böyle konularda reklam yapacak bir insan değilim. Oradaki insanlara yardım ettiğimde, adımın kullanılmasını istemiyorum. Böyle bir reklama ihtiyacım yok!
Ve bir küçük ayrıntı daha: Afrika halkına eğitim verilmesinde maddi katkılarda bulunmak amacıyla 2007’de kendi adına bir vakıf kurduğunu ilave edelim.
Chelsea seyircisi onu, bütün zamanların en iyi oyuncusu seçerken futbolundan başka değerleri de göz önünde tuttuğu belli. Türkiye’den ayrılacağı yolundaki haberlere futbol severlerin yaptığı yorumlardaki bazı nitelemelerin altını çizmek isterim. Şöyle diyorlar: “Düzgün star, Düzgün adam, Formasına değer katan adam, Karaoğlan, Türkiye’ye gelenler içinde en yardımsever, Efendi ve başarılı, Kalbimizdesin, Süper star, Kalbi güzel insan, Adam gibi adam, Özel insan, Temiz kalpli adam, Saygıdeğer, kaliteli insan, Anıtını dikmek lâzım...”
“Bütün Türkiye’nin saygısını kazandığım için çok şanslıyım” cümlesinin üstüne, “Hayatta en büyük amacım, iyi bir insan olmak” diyebilen kaç yabancı -ve yerli- futbolcu gelip geçti sahalardan?
*
Yolun açık olsun “iyi adam”; meslektaşlarını bilmem fakat mesleğini ciddiye alışın ve hayatının tamamında bir bütünlük teşkil etmeye verdiğin önem ile benim kalbimi kazandın. Sen sadece futbolun değil, “iş ahlâkı”nla gökkubbemizde güzel bir sadâ bıraktın.
Bir saygı çelengi de benden olsun sana...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016