Fehmi KORU
Bu yazıya oturmadan önce Google’u kullanarak ‘adalet’ konusu üzerinde sarf edilmiş özlü sözler arayışına girdim. Bizden bir hukuk bürosunun internet sitesi yardımıma yetişti. Başta Kur’an-ı Kerim ve Müslüman şahsiyetlere ait olmak üzere dünyanın dört bir köşesinden 100’ün üzerinde özdeyişi bir araya getirmiş o site.
Sözlerin her birine göz atarken gözlerimin buğulandığını hissettim.
Ona benzer bir göz buğulanmasını dün gecenin bir vakti Hulu platformunda izlediğim bir Amerikan dizisinde de yaşamıştım.
Dizinin adı ‘For the People’ (Halk için)…
Şimdilerde bizde de örneklerine TV kanallarında rastlanıyor, Amerika’da her eve giren ana akım kanallarda yayınlanan dizilerden zaten alışkınım; halkın güven duyması gereken kurumlara bakışında olumsuzluklar yaşandığı dönemlerde TV dizilerinin yardımına başvurulur…
Ana kahramanlarının polis olduğu diziler o kurumun tartışmalı hal aldığı dönemlerde artar sözgelimi…
Gözümü buğulandıran dizi ülkenin en kalabalık kenti olan New York’ta bir mahkemede geçiyor.
Rıza Sarraf’ın da yargılandığı New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde…
Hukuk fakültesini yeni bitirmiş, sonrasında girdikleri baro sınavlarından dereceyle çıkmış genç insanlardan bir bölümü savcılık yapmak diğer bölümü de suçluları savunmak üzere yemin edip mahkeme bünyesinde işe başlıyor.
İlk bölümde bu ayrışarak göreve başlama gününde yaşananları izliyoruz.
Mahkemede uzun yıllardır görev yapmakta olan deneyimli siyahi bir yargıç dizinin birkaç bölüm sonrasında karşımıza çıkıyor.
Başsavcı iddia makamı olarak genç bir savcıyı görevlendiriyor; sanığı savunmak görevi de yine bir başka genç avukata düşüyor.
Sanık üç-beş dolar için içerisinde ne olduğunu bilmediği bir paketi taşıyan bir kuryedir. Polisler kuryeyi durdurduklarında gencin üzerindeki pakette 57 gram uyuşturucu madde bulmuşlardır.
Federal yasalara göre 50 gram üstündeki uyuşturucu sanıklar için en az 10 yıl ağır ceza almayı gerektirmektedir.
Yargıç 7 gram farkla o sınır içine giren kuryeye yasanın öngördüğü cezayı vermeyi vicdanına kabul ettirememektedir.
Ne yapabilecektir?
Eli kolu yasanın hırçın diliyle bağlanmıştır.
Savcı istese yargıcın daha hafif bir ceza vermesini sağlayabilecektir, ancak genç savcı yasanın lafzına sadık kalınmasından yanadır.
Ceza vermek yerine emekliye ayrılmayı bile düşünür yargıç.
Dizinin o bölümü boyunca yasayla eli kolu bağlı bir yargıcın vicdanı ile boğuşmasına tanık oluruz.
Genç sanık cezalandırılacak olursa 10 yıl demir parmaklıklar gerisinde kalacaktır.
Sanığın yeni doğmuş bir çocuğu olduğu da bilinmektedir.
Yargıcın hislerini paylaştığı mahkemenin deneyimli mübaşiri kadın, kendisine emekliliği asla düşünmemesini söyler. Yargıcın adaleti yerine getirmede nasıl hassas davrandığını her gün gördüğü davalar sırasında yaşayarak gözlemlemektedir çünkü. Ayrılması adalet kurumu için büyük bir kayıp olacaktır.
Karar duruşmasını gerilimli bir atmosferde izleriz.
Duruşmada 10 yıl ceza verme kararını sanıktan sistem adına özür dileyerek açıklar yargıç.
O ana kadar sergilenen adamın çırpınışlarına ek olarak kararını açıklamadan önce yaptığı özürle biten uzun konuşmayı dinlerken gözlerim resmen buğulandı.
Hukuk fakültelerinde mezuniyet öncesinde son sınıf öğrencilerine Amerikan dizisinin o bölümünü topluca izlettirmek iyi olur diye düşündüm.
İnternetten ulaştığım hukuk bürosu sitesinde yer alan özlü sözlerden birkaçını sunayım:
Kur’an-ı Kerim’den: “Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan, kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.”
Şu söz Dreyfus davasına sanıktan yana müdahil olmuş gazeteci-yazar Emile Zola’dan: “Bir kişiye karşı yapılmış haksızlık, bütün insanlığa karşı yapılmış haksızlık demektir.”
Latin atasözü: “Dünya yıkılsa da bırak adalet yerini bulsun.”
William Penn: “Geciken adalet adaletsizliktir.”
Ve bir de hadis: “Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır.”
Her gün karşılarına sanık kimliğiyle çıkan-çıkarılan insanlar hakkında kararlar veriyor yargıçlar. Bizde de her ülkede de…
O kararlar vicdanda tartılarak, karşılarına getirilen sanıkların da kendileri gibi birer insan olduğu, bir gün bile haksız yere özgürlüklerinden mahrum edilmelerinin omuzlarına muazzam bir sorumluluk yüklediği akılda tutularak mı veriliyor?
Öyle veriliyor ise neden ‘kurumlara güven’ anketlerinde adalet kurumu bizde en altlarda yer alıyor?
Amerikan dizisini Osman Kavala’nın duruşmasının yapıldığı ve bir yargıcın aleyhte oyuna karşılık tutukluluğuna devam edilmesi kararının alındığı günün gecesi izlemiş olmam tamamen bir tesadüf.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025