Fehmi KORU
Şu sıralarda haline en fazla acıdığım kişilerin başında sağlık bakanı Fahrettin Koca geliyor.
Her gün kamuoyunun karşısına çıkıp son 24 saatte kaç kişinin daha sonunda ölümün de bulunduğu menhus hastalığa yakalandığını, kaç kişinin hastanelerde tedavi gördüğünü ve kaç kişinin hayatını kaybettiğini açıklama görevi onun çünkü.
Günlük açıklamalarının ardından kamuoyuna daha en baştan tespit edilmiş tedbirleri bir daha anlatmak zorunda kalması bile iflah kesici.
O bu görevi yerine getirirken, içinden insanlarımızla ilgili neler düşündüğünü doğrusu merak ediyorum.
Sonunda ölüm olduğunu bile bile sakınmak için birkaç temel şartı yerine getirmeye yanaşmayan milyonlar var.
Konunun uzmanları yerine kerameti kendinden menkul şarlatanlara kulak verenler de çıkabiliyor.
Üzülüyorum.
Her gün bir yerlerden korona virüsü yüzünden vefat haberleri geliyor.
Dün gece, Osmanlı yönetim sistemi ile ilgisini kitaplara döken, günümüzde ise ideal bir yerel yönetim yapısının nasıl olabileceği konusunda uygulamacılara yardımcı olan Prof. Bilal Eryılmaz’ın vefat ettiğini öğrendim.
Eski bir dostu daha en verimli çağında kaybetmiş olduk.
Yakından tanıdığım bazı isimlerin salgın yüzünden hastahanelerde yattığı haberleri huzurumu kaçırıyor.
Çok değerli insanlarımızı da yitiriyoruz.
Anlayamadığım şeyler
İnsanoğluna yakışan özverili olmaktır. Aklın yolundan ayrılmamak da insanoğlu için gerekli bir şarttır. Bu iki özellik, yan yana, hem kendi sağlığımızı korumamızı, hem de yakınlarımız ve çevremizden başlayarak başkalarını da tehlikeye düşürecek davranışlardan kaçınmamızı emrediyor.
Dün doğup büyüdüğüm İzmir’in belediye başkanı İstanbul’da ‘İzmir Zamanı’ adını verdikleri bir toplantı düzenlemişti. Davetliydim. “İzmir” dendiğinde burnumun direği sızlar. Yazılı daveti bir de sözlü ileten görevliye cevabım tereddütsüz “Katılırım” oldu.
Katılmadım.
Son kertede sadece kendi hayatımı değil temasta olduğum/olacağım insanları düşünerek katılmama kararı aldım. Mazeret bildirdim.
Virüse yakalanan tek bir kişinin, eğer faal biriyse, hastalığı binden fazla insana bulaştırma ihtimali var.
Peki, bu gerçek ortada iken ve salgın artık her ailede olmasa bile her ailenin yakınlarında etkisini göstermekteyken, bazılarımız nasıl oluyor da tedbiri elden bırakabiliyor?
Anlamakta güçlük çektiğim ilk konu budur.
Başka konular da var.
“Maske, mesafe ve temizlik” diye özetlenen asgari tedbirlere sözüm yok. Baştan itibaren uygulamaya ve çevremdekilere uygulatmaya çalışıyorum. Ancak anlaşılması hayli güç zamanlamayla ilgili tedbirleri tuhaf buluyorum.
Esnafı, iş güç sahiplerini, mutlaka çalışması gerekenleri düşünmek ve tedbir alınırken onları kollamak anlaşılır bir şey. Ancak o insanların hayatlarını onlara rağmen korumak da devletin görevi. Tedbir alırken kimilerini kaçınılmaz biçimde temaslarla baş başa bırakmak akıl karı değil.
En doğru yöntem, sağlık personeli ve temel ihtiyaçları karşılaması gerekenler dışında herkesi, her türlü temastan uzak tutmak, bunu sağlamak için de, bir süreliğine keskin bir sokağa çıkma yasağı uygulamaktır.
Bölük pörçük bir yasak yeterli değil, görüyoruz.
Keskin uygulanan yasaklar yüzünden mağdur duruma düşenler olacak elbette. Dükkanını, işyerini, kurumunu kapatmak zorunda kalan iş sahipleri, o yerlerde çalışan milyonlar olacak.
Devlet o insanlara yardım elini uzatmak zorunda.
Kredi değil, doğrudan yardım.
İşyerini kapatmış veya çalıştığı işyeri kapanmış olan kitleler bankadan kredi alsa, çalışmama durumu devam ettiği için, aldığı krediyi ve faizini zamanı geldiğinde nasıl ödeyebilecek?
Yardım elini kişilere uzatırken devlet, en fazla ihtiyacı olanlardan başlayarak bu görevini yerine getirmeli.
Bir çok devlet bunu tarif ettiğim biçimde yapıyor.
Sivil toplum nerede?
Her şeyi devletten beklemek de yanlış.
Gazetelerini okumaya çalıştığım yabancı ülkelerde, sivil toplum da, koronanın kolayca geçmeyeceği belli olduktan sonra hareketlendi. Sabit ve hareketli aş ocakları kimsenin aç kalmaması için geceli gündüzlü açık tutuluyor. Mecburen evde eğitim gören çocuklara, kaldıkları yere kadar gidilerek, süt ve yemek taşınıyor.
Dün bir yabancı gazetede, genç bir üniversite öğrencisinin, gün boyu evinde pişirdiği pizzalara malzeme sağlayanlar ve dağıtımına yardımcı olanlardan oluşan bir örgütü faaliyete geçirdiğini okudum. Her gün yüzlerce pizza böyle bir organizasyon olmasa aç kalabilecek kişilere ulaştırılıyor o sayede.
Kimi insan parasıyla kimi de zamanını ayırarak bu alanda çaba gösteriyor.
Bizde koronadan ölenler yanında yakında açlıktan ölenler haberlerini de işitir olabiliriz endişesindeyim.
Sağlık bakanı gayretli, ancak onun tek başına gayreti yeterli değil; ülkeyi yöneten kadronun bu konuda daha cevval olması şart. İşin siyasi boyutu da var. Donald Trump ABD’de seçimi korona salgınını hafife aldığı için de kaybetti.
“Tedbiri elden bırakmayın” demek yeterli değil; her gün artan kayıplara bakıp sonuç almaya yarayacak akılcı yöntemler bulmak şart.
ΩΩΩΩ
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025