Halil BERKTAY
Birkaç yazıdır, Solun 60’lara kadar güçlü bir şekilde gelen değerlerinin, o tarihten sonra nasıl bir mikro-parçalanma ve itibar kaybına uğradığını anlatmaya çalışıyorum. En başta sosyalizmin kendisi; sonra anti-emperyalizm, kendi kaderini tâyin hakkı, Üçüncü Dünya... Sovyetlerin yeryüzündeki varlığının son 15-20 yılında hepsi dejenere oldu ve inandırıcılığını yitirdi.
Bunlar arasında, özellikle “haklı savaş”ın üç büyük gerekçesi olagelmişti : (a) İşçi sınıfı devrimi. (b) Anti-faşizm. (c) Sömürgelikten kurtuluş. Bu tarihsel zeminlerin hepsi silindi. Militanlığı zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmamasından kaynaklanan bir işçi sınıfı kalmadı. Sosyalizm pırıltısını yitirdi; SSCB, Çin veya diğer “halk demokrasileri” gibi olmak uğruna kimse devrim yapmayı, hattâ özlemeyi düşünemez oldu. Hitler ve Mussolini ezildi, dirilme şansları kalmadı. En küçükleri dâhil eski koloniler bağımsızlıklarına kavuştu (ve haydi, işte size istiklâl, kalkının bakalım, görelim ne yapacağınızı diye özetlenebilecek yeni bir meydan okumayla yüz yüze geldi).
1920’lerden 40’lara, politikada şiddetin kaçınılmaz, hattâ belki arzu edilir olduğu hissi anlaşılabilir nedenlerle yaygınlık kazanmış; bir yandan faşizm ve diğer yandan emperyalizm, bir düşünce sertleşmesini olağanlaştırmıştı. Tony Judt’ın yazdığı gibi, (Avrupa ve Türkiye için merkezî önem taşıyan) Fransız aydınları 50’lerde dahi bu sertlik içindeydi. Öncesiyle birlikte İkinci Dünya Savaşı’nın mirası olan bu hava en son 70’lere uzandı ve Vietnam Savaşı da bitince sönmeye yüz tuttu. İster gelişmiş, ister azgelişmiş; (yakın zamanda devrim veya darbelerle kurulmuş) bütün çağdaş “devrim sonrası” toplumların başarısızlığı karşısında, özellikle Batı Avrupa’da yeniden tanımlanan demokrasi büsbütün çekicilik kazandı ve sorunları bu demokrasi içinde çözme eğilimi alternatiflerine çok ağır bastı. Bu, siyasette ve teoride katılığın, “sert düşünce”nin sonunu getirdi.
Tarihteki bütün geçiş süreçlerinde olduğu gibi, bu da hemen algılanmadı kuşkusuz. Eski, yeninin içinde uç verirken, yeninin içinde eski yaşamını sürdürdü. Böyle dönemlerde nereye baktığın, neyi gördüğün önemlidir. Değişene mi dikkat çekeceksin, dört elle değişmeyene mi sarılacaksın ? Bunun da rahatlatıcı bir yanı vardır tabii. Gene öyle oldu. Bazı düşünürler proletaryanın ve sosyalist devrimin bittiğini daha 70’ler ve 80’lerde söylemeye başladılar. Çoğunluk onları istihfafla karşıladı, alay etti. Militan Solun önemli bir bölümü için “yeni” fikirler daima bir aldatmacaydı. Aslında hiçbiri yeni değildi; hepsi daha önce Kautsky, Martov, Bernstein gibi revizyonistlerce dile getirilmişti. Kapitalizm değişemez, Lenin’in emperyalizm çağı asla sona eremezdi.
Galiba şu bizim sosyalizm tartışmamız da, eğer buna tartışma denebilirse, biraz böyle bir şey. Zamanı çoktan geçmiş kabullerin tekrarı ve gene de reddi, gene de reddi, bir “çocukluk düşü” uğruna. 21 Şubat akşamı aHaber’in “Konuşulmayanlar” programına Süleyman Seyfi Öğün ve Ömer Laçiner’le birlikte katıldık. Onların söylediklerini dinlerken de aynı şeyler geçti kafamdan.
Her neyse. “Haklı savaş” açısından önemli olan şu ki, birincisi, tarihsel olarak bittiği (ve pratikte de artık bitirilmesi gerektiği) noktadan çok sonra, devam etti-rildi maalesef. Öyle büyük bir alan, taban, coğrafya, doğruluk, geçerlilik, kitlesellik kalmadığı halde, iradeci, sübjektivist zorlamalarla, model özentileriyle devam ettirildi ve kaçınılmaz sonucu, her şeyin parçalanması, karikatürleşmesi, giderek tepki çekmesi veya en azından kanıksanması, şu veya bu şekilde etkisi ve itibarının kalmaması oldu.
İkincisi, bu değişim silâhlı mücadelenin (taban ve coğrafya gibi) bazı koşullarını bir ölçüde karşıladığı düşünülen konjonktürleri de kapsıyor. Herhangi bir ülke ve dönemde “haklı savaş” asla tek başına varolmaz ve tek başına “haklı” da değildir. Sırf nesnel bir durumdan kaynaklanmaz “haklılık”; “şu kadar zulüm ve baskı var, öyleyse tabii haklı” diye bilimsel bir denklem de mevcut değildir. Çevresiyle, genel ortamla, basının ve uluslararası kamuoyunun tavrıyla, etrafındaki sempati halkalarıyla bir bütündür.
Bugün dünyanın hemen hiçbir köşesinde böyle elverişli bir atmosfer yok artık. Kendi partizanları dışında kimse, “haklı savaş” veya “haklı şiddet”i sevmiyor, okşamıyor, övmüyor, yüceltmiyor, romantize etmiyor. Gazeteler yazıp çizmiyor, çoğaltmıyor, çarpan etkisi yapmıyor; yanlarına röportaj yapmaya giden de Régis Debray’nin “Che”nin yanına gittiği gibi, ya da Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek’lerin 1980’lerde Bekaa vâdisine gittiği gibi, hayran olmaya hazır gitmiyor. Çünkü PKK’nın da ilk yıllarındaki büyüsü bozuldu. 35 küsur yıl oldu; büyük çoğunluğu bıktırdı; hele, barış beklenen koşullarda BDP’nin son seçimlere gözü kara gidiş tarzı ve sonra “devrimci halk savaşı”nın yeniden başlamasıyla, herkese illâllah dedirtti.
Bunlar, bütün bir teorik kurgunun tarihî geçerliliği bittiği, kullanım süresi aşıldığı için oluyor. Artık bu kavramlar dizisiyle yeni bir şey kurmak mümkün değil. Gemi batmış, direk ve seren parçaları satha yayılmış. Can havliyle bunlara tutunursan, eh, o ân için boğulmazsın belki. Ama enkazı birleştiremezsin de. Âcilen karaya çıkmak, ayağını sımsıkı yere basmak ve yeni bir tersane kurmak gerek.
Epistemolojik kopuş asıl şimdi. Marx’ın hayat süresinde, 1844 Elyazmaları’ndan Kapital’e geçişinde değil.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024