Kemal CAN
♦24 Haziran sonrası siyasi hareketlilik nasıl bir yönde ilerliyor?
Mitingler, ziyaretler, vaatler, afişler, reklamlar falan derken, seçimler tabanda, seçmen bazında büyük bir hareketlilik yaratır. Siyasetin birinci kademe aktörleri seçmenler başrole oturur. Bütün siyasiler kendisini geçici olarak pek önemli hisseden seçmenleri muhatap alarak konuşur. Seçim biter, “mesajı aldık” diyen partiler, siyasiler kendi profesyonel alanlarına, seçmen de evine döner. Hatta bunun klişe tepkisi de, “bizi seçimden seçime hatırlıyorsunuz” şeklinde olur.
Peki, bu tek taraflı, edilgen ilişkinin tek sorumlusu, siyaset esnafı veya profesyonel siyasetçiler mi? Siyasetle ilişkisinin bu düzeyde tutulmasına rıza gösteren seçmenlerin de bir katkısı yok mu? Memnun kalınmayan sonuç dolayısıyla, şampiyon olamamış takım taraftarı gibi “başkan istifa” sesleri arasında “becerebilecek olan gelsin” sınırında bir taleple yetinen, aldığı hizmetten memnun kalmamamış tüketici gibi davranan partili seçmenlerin bu işleyişte katkısı az değil.
♦Partilerde hareketliliğin içeriye dönmüş olması ne kadar doğru?
Seçim sonuçlarına göre yeni pozisyon alarak durum sağlamlaştırma çabaları anlaşılır şeyler. Her seçimden sonra ortaya çıkan sonuçlar, siyasi yapıların içinde de pek çok risk ve imkân oluşturuyor ve bunların zaman kaybedilmeden değerlendirilmesi için hareketlilik hızla içeriye dönüyor. Şimdi de, iktidar partilerinde daha derinde, muhalefet partilerinde ise biraz fazla uluorta bir hareketlilik göze çarpıyor. Aslında olmaması garip görülecek bir durum muhasebesinin ve buna göre vaziyet almanın şaşırtıcı bir tarafı yok.
Garip ve rahatsız edici olan, bu durum muhasebesi ve yeni pozisyon alma gayretlerinin hem imkânlardaki fırsatçı acelecilik açısından, hem risklerden kaçınmak için yapılan panik hamleler açısından fazla yüzeysel olması. Veya alınan sonuç, yapılmak istenen şey, memleketin ihtiyacı, tabanın beklentisi gibi önceliklerle fazla ilgili gibi durmaması. Partilerin içindeki hareketlilik, herkesin ortak meselelerinden çok, sadece kendileriyle aşırı ilgili olanlar üzerinden ve fazla şahsileşerek yürüyor.
♦Seçim sonrası iç hareketlilik hangi partilerde öne çıkıyor?
Tartışmasız ve beklendiği gibi en hareketli parti CHP. Sonuçları bir kongreye varıp varmayacağı belirsiz canlı tartışma, partinin iç sınırlarını hayli aşmış vaziyette. İktidar medyası ve sosyal medyasının özel bir önemle yaklaştığı bu hareketlilik, hâlâ geleceğe dönük değil, geçmişe dönük hesaplaşmalar üzerinden bir gündem kuruyor. Ancak etkin aktörler kadar, taban reaksiyonları da fazla sağlıklı, tutarlı ve ilerletici görünmüyor.
İktidar blokunda özellikle de AKP’de seçim sonrası ve yerel seçim öncesi önemli iç hareketlilikler yaşanacak ama muhtemelen bunları kamuoyu pek hissetmeyecek. Buna karşılık, Millet İttifakı’nın hayli erken biçimde bitişinin ilanıyla muhalefet cephesi partilerinin ve özellikle de İYİ Parti’nin epey çalkalanma yaşayacağı anlaşılıyor. İktidarın seçim döneminde çok yatırım yapmasına rağmen sağlayamadığı muhalefet dağınıklığı, seçimden sonra kendiliğinden işlemeye başladı.
♦Yerel seçim öncesi konjonktür nasıl bir hareketlilik vaat ediyor?
Yerel seçimlerde seçmen eğilimleri kazanma şansı yüksek aday ve seçenekler etrafında yoğunlaştığı ve yine öyle olacağı için, AKP ve CHP’nin merkezde olduğu bir hareketlilik ortaya çıkacak. Hem referandum, hem de 24 Haziran öncesinde oluşan muhalefet blokunun yeniden toplanması zor olacak şekilde dağılması dengeyi iktidar lehine bozuyor. Ancak, özellikle Cumhur İttifakı’nın yerel seçime aktarılıp aktarılmaması ve nasıl aktarılacağı dengeyi değiştirebilir.
Aldığı sonuçların koruyucu olmaya yetmediği İYİ Parti’nin yerel seçime doğru en çok zorlanacak parti olması muhtemel. Hem içteki çatlamalar, hem Bahçeli’nin de kurcalamaya devam edeceği anlaşılan kopma olasılıkları gündemde kalacağı gibi, kaçınılmaz olan oy kaybını en azda tutmak da kolay olmayacak. Bölgedeki kayyımlı belediyeleri geri alma hedefinin HDP’yi yeniden canlandırması mümkün. Ancak, diğer şehirlerdeki etkili oy potansiyeli için yön soruları ortada duruyor.
♦Taban inisiyatifleri siyasi hareketliliği etkileyebilir mi? Yerel siyaset, tabandan tavana doğru etkilerin daha kolay örgütlenebildiği, sonuç alabildiği bir zemin. Seçmenlerin, siyasi partilerin önerileriyle (dayatmalarıyla) yetinmeyip alternatif çözümlere onları zorlayabildikleri pratiklerin yerel siyasette daha çok şansı var. Dolayısıyla, yıllardır önemli bir direnç gösteren muhalefet seçmeninin yalnız bırakılmışlığına, çaresizliğine hayıflanmayı erken kesip yerel siyasette inisiyatif alması mümkün.
Çok haklı nedenlerle seçimlere karşı oluşan güvensizliğin, siyaset alanını terk etmek ve zaten yerleşikleştirilmek istenen teslimiyete gerekçe yapılmaması gerek. “Uyanmak” her şeyin bittiğine inanmak değil, yaşananın farkına vararak değiştirmeye enerji aktarmak demek. Ancak, bir zamanlar pasif siyasetin sembolü olan “olabilir mi böyle bir şey” sözünün artık büyük kalabalıklar tarafından dillendirildiği izleniyor. Hem fiziki, hem manevi anlamda “dağılmanın” heveslisi azalmıyor, artıyor.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025